GÜNCEL
Cammu Keşmir'de katliam döngüsü
* Hindistan’ın kontrolü altında bulunan Cammu Keşmir bölgesinde sivil halka yönelik öldürme, şiddet ve gözaltı olaylarının son zamanlarda arttığı gözleniyor.
* Bölgenin önde gelen kanaat önderlerinden Mirvaiz Ömer Faruk hala gözaltında tutuluyor.
* Geçen iki ay içinde gelişen olaylar ve rejim tarafından sivillerin öldürülmesi eylemleri, gerilimi gitgide tırmandırmaya başladı...
8 Temmuz'da Cemaat-i İslamiye'ye mensup Hizbu'l-Mücahidin örgütünün üst düzey komutanlarından Burhan Vani'nin Hindistan güçleri tarafından pusuya düşürülerek öldürülmesi, olayların kıvılcımını oluşturdu. Hindistan timleri tarafından suikast sonucu öldürülen Vani, toplumun her kesimi tarafından sevilen ve takdir toplayan bir kişiydi. İyi eğitimli, tanınmış ve toplumda saygınlığı olan bir öğretmenin oğlu olan Vani, herkesin derdiyle ilgilenen bir kanaat önderiydi. Sosyal medyayı çok iyi kullanan birisi olmasından dolayı Hizbu'l-Mücahidin örgütünün medya işlerinden sorumluydu. Hindistan'ın bölgede gerçekleştirmiş olduğu insan hakları ihlallerini anında dünya medyasına duyuruyordu.
"VANİ, PUSUYA DÜŞÜRÜLDÜ"
Hindistan Vani'yi engellemek için seferber oldu ama başaramadı. Sonunda Vani, Hindistan'ın bölgedeki özel operasyon ekibi tarafından pusuya düşürülerek öldürüldü.
"CENAZEYE KATILIM, YARIM MİLYONU AŞTI"
Vani'nin öldürülmesi Cammu Keşmir'de yaşayan Müslüman halk nezdinde üzüntüyle karşılandı. Hindu güçlerine karşı şiddete başvurmayan halk, cenaze için büyük kitleler halinde başkent Srinagar'a geldi. Cenazeye katılımın yarım milyonu aştığı belirtildi. Cenaze korteji boyunca halk, rejim ve güvenlik güçleri aleyhine slogan atarak pankartlar taşıdı. Güvenlik güçlerinin kalabalıktan korktuğu ve kendilerine yönelik saldırı ihtimali üzerine takviye kuvvet istediği belirtildi. Cenaze kortejine izin vermeyen Hindistan güçlerine karşı sözlü olarak itiraz eden halkın talepleri kabul edilmedi.
SİVİL HALKIN ÜZERİNE ATEŞ AÇILDI
Vani'nin ailesi, arkadaşları ve sevenleri cenazeyi barışçıl bir şekilde mezarlığa götürüp İslami usullere göre defnedeceklerini bildirdiğinde arbede çıktı. Hindu askerleri halkın dağılmasını istedi, ancak bu istek yerine getirilmeyince sivil halkın üzerine ağır silahlarla ateş açıldı. Açılan ateş sonucunda 34 sivil Müslüman öldürü, yüzlerce kişi yaralandı.
"VANİ'NİN CENAZESİ O GÜN DEFNEDİLEMEDİ"
Vani'nin naaşı o gün (10 Temmuz) defnedilemedi. Gece yarısı bir kısım akraba ve arkadaşı Hindu askerlerini atlatarak mezarlığa gitti ve Vani'nin naaşını gizlice gömebildiler, ancak geride yüzlerce yaralı ve 34 kişinin daha naaşı bulunuyordu. Bu kişilerin her biri toprağa gömülecekti ve her birinin akrabaları ve sevenleri de cenaze merasimine katılacaktı. İşte bu, Hindu rejiminin başını ağrıtan en önemli sorun oldu.
Acı üstüne acı yaşayan Müslümanlar, naaşları defnetmek için rejim güçlerinden randevu talep etti. Ancak Hindu yöneticiler naaşların gömülmesi yerine yakılmasını isteyince, Müslüman liderler ve halk bunun asla kabul edilemeyeceğini dile getirdiler. Sorun çıkmadan, barışçıl yollarla, sadece ölülerinin defnedilmesine izin verilmesinde ısrarcı oldular. Bu isteği kabul etmeyen Srinagar'daki Hindu güvenlik yetkilisinin Müslüman topluluğu tehdit ettiği bildirildi.
"SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI KALDIRILDI"
Bölgede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Keşmirli Müslümanlar cenazelerini gömmek için kararlı olduklarını ve başka çarelerinin olmadığını her ne kadar Hindu güçlerinin komutanına anlattıysalar da olumlu netice alınamadı. Rejiminin yasaklamasına rağmen halk, inancı gereği cenazeleri gömmek için kortej oluşturdu.
YENİ BİR KATLİAM DAHA
Vani'nin cenazesini takip eden haftalar boyunca ülke Müslümanlara yönelik katliamlara ve nefret olaylarına sahne olmaya devam etti. Halk mezarlıklara gidip birinci cenazede öldürülen 34 kişinin naaşlarını defnetmek isterken, Hindu askerler mezarlıkların bulunduğu yol üzerine pusu kurarak, halkı ikaz etmeden yaylım ateşine tuttu. Yeni bir katliam daha yaşandı. Bu katliamda da 40 kişi öldü ve çıkan arbedede her iki taraftan çok sayıda kişi yaralandı.
Vani'nin cenazesinde olduğu gibi, 34 Müslümanın naaşının toprağa verilemeden bir başka trajediyle karşılaşılması, halk arasında şaşkınlığa neden oldu. Bir hafta içinde Keşmir 74 kişinin ölümüne ve binlerce kişinin yaralanmasına sahne oldu. Öldürülenlerin birçoğu ya evlerinin önüne ya da yakınındaki boş bir alana gömüldü. Hindu ordusunun Srinagar'da gerçekleştirdiği katliamların durdurulması için, Cammu Keşmir genelinde, 26 Ağustos günü barışçıl bir “Özgürlük Yürüyüşü” çağrısı yapıldı. Bu çağrı, bölgenin önde gelen alimlerinden, kanaat önderi, Cammu Keşmir Muttahidi Meclisi Ulema (JKMMU) lideri Mirvaiz Ömer Faruk tarafından duyuruldu.
BARIŞÇIL GÖSTERİ ÇAĞRISI YAPAN MÜSLÜMANLAR GÖZALTINA ALINDI
Bölge için barışçıl gösteri çağrısı yapan Mirvaiz, Hindu güçleri tarafından evine düzenlenen baskınla gözaltına alınarak önce başkent Srinagar'daki Nigeen karakoluna, daha sonra ise bilinmeyen bir yere götürüldü. Hâlâ Hindu güçlerinin elinde bulunan Mirvaiz'in infaz edilmesinden endişe ediliyor. Mirvaiz ile birlikte Muhammed Yasin Malik, Seyit Ali Geylani, Zafer Ekber Butt, Muhtar Ahmed Vaza, Masarrat Alam Butt, Bilal Sıddıki ve Muhammed Ahmed Şah gibi bölgenin kanaat önderleri de gözaltına alındı. Hepsinin akıbetinden şüphe ediliyor. Çünkü Hindistan'ın şimdiye kadar binlerce Müslümanı faili meçhul cinayetlerle katlettiği ifade ediliyor. Ayni zamanda Srinagar Cami İmamı olan Mirvaiz, öldürülen Vani gibi, halk tarafından çok sevilen bir kanaat önderi. Yıllardan beri dünya kamuoyuna sesini duyurmaya ve Keşmir'de yaşanan katliamları duyurmaya çalışıyor.
BAŞBAKAN GÖRMEZDEN GELİYOR
Yönetimde bulunan aşırı Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) lideri, başbakan Narendra Modi'nin Cammu Keşmir bölgesinde yaşanan öldürme ve insan hakları ihlallerine yönelik soruşturma başlatmadığı ve olayları “ayrılıkçı teröristlerin isyanı” olarak duyurduğu bildirildi. Keşmir'deki sivil toplum kuruluşları, Hindistan'ın bölgede katliam yaptığını, öldürme olaylarının arkasında Modi hükümetinin olduğunu, Başbakan'ın ve olaylarda parmağı olan yetkililerin Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanması gerektiğini dile getiriyorlar.
TARİHSEL ARKAPLAN
Pakistan ve Hindistan 1947 yılında İngiltere'den bağımsızlıklarını alırken Pakistan'ın Cammu Keşmir ve şimdiki Bangladeş'i de içine alan topraklarla ayrılması kararlaştırılmıştı. Ancak Cammu Keşmir'in o zamanki Mihracesi Singh bölgeyi Hindistan devletine para karşılığında satınca, her iki kesim de bölge üzerine hak iddia etmeye başladı.
Pakistan ile Hindistan arasında Keşmir yüzünden 3 kez savaş çıktı. Savaşlar nedeniyle Keşmir üçe bölündü. Verimli toprakların büyük parçası Hindistan tarafında kaldı. Buraya Makbuza Keşmir deniliyor ve nüfusu 7 milyon. Pakistan tarafında kalan Azad Keşmir'in nüfusu ise 3 milyon. Bunların yanında küçük bir bölge de Çin'in kontrolü altında. Aksai Çin diye isimlendirilen bu yerde ise bir buçuk milyon kişi yaşıyor. Dünya genelinde yaklaşık 15 milyon Keşmirlinin yaşadığı ve bunların yüzde 90'ının Müslüman, geri kalanların ise Hindu, Budist ve diğer yerel dinlere mensup olduğu biliniyor.