Yavuz Bahadıroğlu mahlasıyla bilinen tarihçi ve yazar Niyazi Birinci vefat etti.
Birinci'nin vefatını dün gece saatlerinde oğlu Mücahit Birinci sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla bildirdi.
Paylaşımın ardından Birinci'nin dostları ve sevenleri, sosyal medya hesaplarından üzüntülerini dile getirdi.
Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Bahadıroğlu için bugün Eyüpsultan Camii’nde cenaze töreni düzenlendi.
Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
Erdoğan, burada Birinci'nin çocukları Mücahit Birinci ve Abdurrahman Şeref Birinci'ye taziyelerini iletti. Birinci'nin eşi Fatma ve kızı Ayşenur Birinci Taktak cenaze merasimini cami avlusundaki belediyeye ait engelli ve yaşlılar için tahsis edilen araçta takip etti.
Cenaze namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Birinci için helallik isteyip dua etti.
Törende bir konuşma yapan Erdoğan, "Gerçekten bir tarihçi, bir fikir, bir düşünce insanı olarak hakikaten Yavuz Bahadıroğlu, kalemiyle bu işin tam bir fedaisiydi ve hiçbir zaman da kaleminden herhangi bir sapma olmadı. Kalemini bu noktada tam sıratı müstakim üzere yaşadı ve yaşattı. Bugün de az önce Diyanet İşleri Başkanımızın da ifade ettiği gibi Hakk'a uğurluyoruz. Rabb'im yar, yardımcımız olsun inşallah. Bizim de geleceğimiz ve gideceğimiz yer yine burası. Ben ailesine ve tüm dava arkadaşlarına, dava arkadaşlarımıza sabırlar diliyorum. İnşallah imanla, Kur'an'la bu yolculuğu hepimize nasip etsin." ifadelerini kullandı.
Cenaze namazının ardından Birinci'nin naaşı, Eyüp Sultan Camisi'ndeki hazireye defnedildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Bahadıroğlu'nun vefatı dolayısıyla taziye mesajı yayımladı.
Oktay, sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında, "Yavuz Bahadıroğlu mahlasıyla kaleme aldığı yazı ve kitapları ile pek çok kuşağa tarih bilinci aşılayıp okumayı sevdiren gazeteci-yazar ve tarihçi Niyazi Birinci'ye Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da sosyal medya hesabından konuya ilişkin bir paylaşım paytı.
Altun "Eserleri ve çalışmalarıyla tarih bilincinin gelişmesine önemli katkılar sunan kıymetli büyüğümüz tarihçi-yazar Yavuz Bahadıroğlu’nun vefat haberini büyük bir teessürle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun." dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da taziye mesajını Twitter hesabından paylaştı.
Soylu paylaşımını, "Güleryüzü ve engin birikimiyle gönüllerde ve bu kubbede hoş bir sadâ bırakarak terk-i diyar eyleyen Yavuz Bahadıroğlu (Niyazi Birinci) Ağabeye Allah'tan rahmet diliyorum.
Rabbim, mekanını cennet eylesin, başımız sağ olsun..." ifadeleriyle yaptı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de bir paylaşım yaparak, "Gençlik yıllarımızın önemli mütefekkirlerinden, eserleriyle gençliğin ufkunu açan değerli dava adamı Yavuz Bahadıroğlu'nun vefatını üzülerek öğrendim.Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar dilerim. Başımız sağolsun." dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da taziye mesajını sosyal medya hesabından yayınlayanlar arasındaydı. Koca, "Yazdığı eserlerle gençlere tarihi sevdiren ve iz bırakan bir düşünce adamını daha ebediyete uğurladık. Niyazi Birinci’ye (Yavuz Bahadıroğlu) Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum." ifadeleriyle başsağlığı diledi.
Yavuz Bahadıroğlu mahlasıyla bilinen yazar Niyazi Birinci, dün tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Vefatının ardından edebiyat, kültür-sanat ve siyaset camiasından çok sayıda isim Birinci'nin vefatından dolayı üzüntü duyduklarını dile getirerek taziye mesajı yayınladı.
Niyazi Birinci için Eyüpsultan Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Birinci'nin naaşı Eyüpsultan Mezarlığı'na defnedildi.
Gençlere tarihi sevdirmeye çalıştığı kitaplarında Yavuz Bahadıroğlu ismini kullanan Birinci, gemi kaptanı bir babanın oğlu olarak 1945'te Rize'nin Pazar Hisarlı köyünde dünyaya geldi.
Ortaokul ikinci sınıfa Mehmet Akif Ersoy'un el yazısı tıpkıbasımını okumak için 15 günde Osmanlıca okumayı öğrendi. Babasının getirdiği kitaplarla tarihi okumalarına başlayan Birinci, yazmaya ortaokulda okul müdürünün emriyle çıkarmaya başladığı duvar gazetesiyle başladı.
Birinci, verdiği bir röportajda bu ilk deneyimini, "Gazeteciliğe ortaokul sıralarında, okul müdürünün emriyle çıkarmaya başladığım duvar gazetesiyle başladım. İlk köşe yazımı da o gazete için yazdım. Ne yazık ki, ilk yazımı yazdığım ilk gazetemin ömrü yalnızca on beş dakika kadar oldu. Yazdığım ilk köşe yazısında, içindeki çelişkiler sebebiyle tarih kitabını eleştirmem okul müdürünün hoşuna gitmemiş, bu yüzden gazete duvardan indirilmişti. Bu yüzden ceza almadım, ama sıkı bir tembihten geçirildim.
Müdür Bey'e göre, önce okullarım bitmeli, büyümeliydim. Ancak bir yerlere geldikten sonra böyle eleştiriler yapabilirdim.Okullar arka arkaya bitti. Büyüdüm, gazetecilikten emekli oldum. Yüz civarında da kitap yazdım. Ama hala bildiklerimi, düşündüklerimi söylemeye bırakmıyorlar, 'Başın derde girer' diyorlar." ifadeleriyle anlattı.
Ortaokulu bitirdiği 1960'tan sonra gemicilik, balıkçılık ve çay eksperliği gibi işler yapan Birinci, gazeteciliğe 1971'de İstanbul'da muhabirlikle başladı.
Çeşitli gazete, dergi ve şirketlerde yönetici olarak çalışan Birinci, Yeni Asya ve Yeni Nesil gazetelerinde röportaj, fıkra, araştırma ve inceleme yazıları yazdı.
Tarihi romanlar kaleme almaya başlayan usta yazarın ilk olarak 1972'de "Sunguroğlu" romanı gazetede tefrika edildi. İlgi gören bu eserin ardından "Buhara Yanıyor" ve "Elveda Buhara" romanlarını gençlerin beğenisine sundu.
Birinci, Yavuz Bahadıroğlu ismiyle yazdığı bu dönemi şöyle anlattı:
"İlk kitabım 'Sunguroğlu'nu 1972 yılında yazdım. Sunguroğlu, henüz gazetede yayınlanma aşamasında iken büyük bir ilgi gördü. Ardından Buhara Yanıyor ve Elveda Buhara isimli kitaplarım yayınlandı. Bu ikisi gerçekten kırılması zor satış rekorları kırdı.
Bir yandan da Niyazi Birinci imzasıyla çocuklara yönelik eserler üretiyor ve bir günlük gazetede Şeref Baysal ve Veysel Akpınar imzalarıyla iki köşe yazısı birden yazıyordum. Romanlarıma 'tarihi roman' dediler, ama ben onları hiçbir zaman öyle görmedim. Bence yazdıklarım tarihi roman değil, bendeniz tarihin romanını yazıyorum. Yani tarihi olguyu romanlaştırıyorum."
Tarihi romanlara ilgisi yirmili yaşlarda başlayan Birinci, bu yöndeki çalışmalara ağırlık vermesini şu ifadelerle dile getirdi:
"Müthiş bir tarihin içinden geldiğimiz halde kudretli romanlarımızın olmayışı beni tedirgin etmeye başladı. 'Tarihi roman' adına yazılanlar tarihi arka plan olarak kullanıyor, hatta tahrif ediyorlardı. Dahası, 'insan'sız romanlardı. Silik bir sürü kukla, yatak odaları arasında mekik dokuyordu. Osmanlı ceddimin yaşam biçimine girdikçe, onları kadını, erkeği, çocuğu ve en önemlisi devlet yapısıyla tanıdıkça fark ettim ki yazılanlar gerçek dışı, iftira.
Önce üzülüp hüzünlendiğimi, ardından kızıp köpürdüğümü, en sonunda bağırıp çağırdığımı, nihayet durulup bir karar verdiğimi hatırlıyorum: 'Tarihi romanlaştıracağım!' Romanın etkisini biliyordum. Tarih bilincinin ancak hikayeleştirilmiş tarihle sağlanacağına inanıyordum. Onu yapmaya çalıştım. Ceddim beni peşine takıp götürdü, anlayacağınız. Bazen rüyalarıma girip beni yönettiler. Bazen çalışma odamda doluşup daha hızlı yazmaya teşvik ettiler beni. Hayat boyu acele edişimin sebebi hem bu, hem de yazmak istediklerimi yazamadan göçme telaşıdır. Yine yazamadıklarım yazdıklarımdan daima fazla olacaktır. Bunu biliyorum. Bu yüzden hala acele ediyorum."
Köprübaşı adlı eseriyle 1979'da Türkiye Milli Kültür Vakfı'ndan Roman Teşvik Ödülü, 1982'de ise Türkiye Yazarlar Birliği'nden çocuk edebiyatı dalında Yılın Yazarı Ödülü'nü aldı.
Birinci, Can Kardeş dergisi genel yayın yönetmeni olduğu 1989'dan itibaren çocuklarla sıkı bir bağ kurdu, hikayelerini de Niyazi Birinci ismiyle yazdı.
Çocuklara ve gençlere yönelik eserler yazan usta yazar, Veysel Akpınar, Şeref Baysal, Bahadır Alp ve Nurcan Sevinç gibi farklı mahlaslar kullandı.
Roman, çocuk kitabı, hikaye, araştırma, oyun, senaryo ve çok sayıda fikri eserin arasında bulunduğu yüzlerce çalışmaya imza atan tecrübeli yazar, ayrıca yurt içinde ve yurt dışında binlerce konferans verdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan 2 kitabı yayınlanan, çeşitli kurum ve kuruluşlardan ödüller alan Birinci, vefatına kadar Moral FM ve TVNET'te program yapmaya ve Derin Tarih dergisi ile Yeni Akit gazetesinde köşe yazıları kaleme almaya devam etti.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli dönemlerini ele alan 30'u aşkın romanı bulunan Birinci, evli ve üç çocuk babasıydı.
Yavuz Bahadıroğlu mahlasıyla tanınan Niyazi Birinci, Moral FM'de program yaptığı dönemde yayına bağlanan küçük bir çocuğun yardım talebini de geri çevirmedi.
2002 krizinin ardından babası işsiz kalan bir çocuk, Birinci'den babası için yardım istedi.
Niyazi Birinci, bu talebi geri çevirmedi.
Aileye önce yardım buldu ardından da o küçük çocuğun işe girip çalışmasını sağladı.
Tarihi romanları çok sayıda baskı yapan ve özellikle gençler tarafından ilgiyle okunan usta yazarın eserlerinden bazıları şöyle:
Roman: "Buhara Yanıyor", "Elveda Buhara", "Kırım Kan Ağlıyor", "Şehzade Selim", "Şirpençe", "Mısır'a Doğru", "Yolbaşı", "Sel", "Boşlukta Yürümek", "Köprübaşı", "Keşmekeş", "Dördüncü Murad", "Merhaba Söğüt", "Cem Sultan", "Sahipsiz Saltanat", "Birinci Murad", "Yıldırım Beyazıt", "Yolbaşı", "Osman Gazi", "Çelebi Mehmet", "Orhan Gazi", "Fatih", "Kanuni Sultan Süleyman", "Sunguroğlu", "Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı", "Yavuz Sultan Selim", "Selahaddin Eyyubi", "Turgut Alp", "Çakabey", "Endülüs'e Elveda", "Sen Beni Sev", "Geceyarısı Mektupları", "Kelepçe", "Gülü Arayan Adam"
Hikaye: "Üçüncü Basamak", "Ustura Zoruna", "Zirvedeki Ses"
Deneme ve Araştırma: "Batı ve Biz", "Osmanlı Padişahları Ansiklopedisi", "Dünyamızda Neler Oluyor", "Canım Peygamberim", "Yürek Seferi", "Hayata Dilekçe"
Oyun: "Piyesler"
Çocuk Kitabı: "Çocuk Masalları", "Canavar Robot", "Dev Hayvanlar", "Karıncalar Savaşı", "Çocuğun Ramazanı", "Baskın", "Kaybolan Elçiler", "Ucuz Hikayeler", "Varvara", "Bizim Can"