Lübnan'ın başkenti Beyrut’ta büyük can kaybı ve hasara yol açan patlamanın ardından dikkatler bir kez daha uzun süredir ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan ülkeye çevrildi. 

Birçok açıdan diğer Orta Doğu ülkelerinden farklılaşan Lübnan son yıllarda hem siyasi hem de ekonomik bir krizle karşı karşıya. Geçen yıl Ekim ayında başlayan hükümet karşıtı gösteriler Başbakan Saad Hariri’yi koltuğundan etmiş, patlamadan bir gün önce ise yeni hükümetin dışişleri bakanı istifa etmişti.

Hizbullah’ın Suriye iç savaşına dahil olması, İsrail’le sınırda yaşanan gerilimler de Lübnanlıları ilgilendiren diğer sorunlar.

Bütün bunlar yaşanırken ülke ekonomisinin can damarlarından olan Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos’ta binlerce ton amonyum nitratın bulunduğu bir depoda dehşet verici bir patlama yaşandı. Orta Doğu’nun en işlek limanlarından birini harabeye çeviren patlama zaten krizde olan ülke ekonomisine ağır bir darbe daha indirdi. Ülkede milyarlarca dolarlık hasarın yanı sıra 300 bin kişi evsiz kaldı. Söz konusu patlamanın ardından olaya ilişkin farklı iddialar gündeme gelmeye devam ediyor.

Beyrut Limanı’nda yaşanan patlamanın ardındaki nedenler neler? Dehşet verici bir yıkıma yol açan patlama zaten kırılgan olan ülke siyasetinde ne gibi değişikliklere yol açar? Patlamanın sorumlusu kim? Beyrut’taki patlama Lübnan’ın kaderini nasıl etkiler? Anadolu Ajansı (AA) konunun uzmanlarıyla görüşerek bu sorulara yanıt aradı.