TÜRKİYE
Başbakan Yıldırım: HDP'lilere yapılan hukuk içerisinde bir işlem
Başbakan Yıldırım, ifade vermeye gitmeyen HDP'lilere operasyon konusunda, "Yapılan işlem hukuk içerisinde bir işlemdir. Hukukun üstünlüğünü tanımamışlardır." dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Dünya Denizcilik Günü dolayısıyla Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen etkinliğin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Başbakan Yıldırım, ifade vermeye gitmeyen HDP'lilere operasyon konusundaki bir soru üzerine, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Hukukun önünde hiç kimsenin geçiş üstünlüğü yok. Bütün vatandaşlarımız hukuk önünde eşittir. Yapılan işlem hukuk içerisine bir işlemdir. Yani daha önce mahkemeler dokunulmazlıkları kaldırılan toplam 154 milletvekili hakkında çağrı yapmışlar. Bunlardan HDP milletvekilleri dışında tamamı gitmiş ifade vermiş ve yasal süreç devam etmektedir. HDP milletvekillerinden sadece bir tanesi gitmiş, 54 tanesi bu çağrıya uymamıştır. Yani hukukun üstünlüğünü tanımamışlardır. Dolayısıyla yapılan işlem mahkemelerin yaptığı çağrıyı yerine getirmemesi üzerine gerçekleşen bir işlemdir. Gözaltı işlemi bu şekilde gerçekleşmiştir."
"Terörle siyaseti, milli iradeyi birbirine karıştırmamak lazım"
Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP'li milletvekillerinin gözaltıları konusunda "Seçimle gelenlerin gidiş yolu seçimle olur" değerlendirmesine ilişkin bir soruyu, şöyle yanıtladı:
"Seçimle gelen tabii seçimle gider, onda hiç kimsenin itirazı olamaz. Seçimle gelip, terörle iç içe girenler elbetteki bunun hesabını vermelidir. Orada işi birbirine karıştırmamamız lazım. Eğer kastettiği bugünkü savcılığın yaptığı tasarrufsa, işlemse Sayın Kılıçdaroğlu iki şeyi birbirine karıştırıyor. Terörle siyaseti, milli iradeyi birbirine karıştırmamak lazım. Seçimle geldiniz, vatandaşlara hizmet ettiniz, vatandaşın hayatını kolaylaştırdınız, bir dahaki seçimde ya devam edersiniz ya da göreviniz sona erer. Buradaki olay farklıdır. Buradaki iş tamamen yargısal bir faaliyettir. Seçilmiş olmasına rağmen terörle birlikte hareket eden, terörü teşvik eden ve terörü cesaretlendiren, lojistik destek verenler ve bu tutumları nedeniyle de dokunulmazlıkları Anayasa değişikliği sona erdirilen milletvekilleri hakkında hukuki bir işlemdir. Bu konunun net olarak ortaya konulması lazım. Vatandaşın kafasını karıştırmaya hacet yok."
KCK'nın eylem çağrısı konusundaki soru üzerine, bu tür çağrıların sürekli yapıldığını dile getiren Yıldırım, "Onlar bu çağrıyı yapmaktan önce bugün Diyarbakır'da masum insanların ve vatandaşın güvenliğini korumaya çalışan polislerin üzerine tonlarca bombayı patlatan kendi yandaşlarına, elemanlarına bu çağrıyı yapsınlar, ondan sonra görelim." dedi.
Yıldırım, bölge halkı ve milletin bu çağrılara kulak asmadığını belirterek, "Terörle gideceğimiz hiçbir yer yok. Türkiye, terörle olan mücadelesini amansız bir şekilde sürdürecek. Kaçtıkları yere kadar kovalayacak ve bütün vatandaşlarımız, 780 bin kilometrekare vatan toprağımızın her köşesinde rahatça seyahat edebilecek iş güç sahibi olabilecek, can ve mal güvenliğini yüzde 100 temin edilinceye kadar güvenlik güçlerimize yönelik her türlü silahlı mücadele sona erinceye kadar terörle ilgili operasyonlarımız hız kesmeden kırsalda, şehirde var gücüyle devam edecek." diye konuştu.
'Siyaset, suç işlemenin bir kalkanı olamaz'
Başbakan Binali Yıldırım, "Siyaset, suç işlemenin bir kalkanı olamaz. Eğer siz siyaseti suç işlemek için kendinize bir güvence olarak görürseniz büyük yanlış içinde olursunuz. Türkiye, bir hukuk devleti, eğer Sayın Bahçeli, Sayın Baykal, Sayın Kılıçdaroğlu ve milletvekillerinin birçoğu gidip ifade veriyorsa HDP'dekiler de gidip ifadelerini verecek, bu kadar basit. Bundan kaçındığınız zaman doğacak sonuçtan da şikayet etmemeniz gerekir. Hukukun üstünlüğü esastır, üstünlerin hukuku geçersizdir." değerlendirmesinde bulundu.
"Güvenlik açısından zaman zaman bu tip tedbirlere başvurulabilir"
Sabah saatlerinden itibaren sosyal medya sitelerine erişimdeki yavaşlama konusundaki bir soruyu da Yıldırım, "Güvenlik açısından zaman zaman bu tip tedbirlere başvurulabilir, bunlar geçici tedbirlerdir, tehlike bertaraf edildikten sonra her şey normale döner." şeklinde yanıtladı.
Yıldırım, bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü ifade ederek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın burada programları var, bizim de programımız var, bu vesileyle... Planlanan bir görüşme değil, sadece burada olduğu için uğradım, kendisine selam verdim. Bu gelişmeler hakkında da bilgi arz ettim." dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ: Gözaltına alınan milletvekilleri hukuku tanımamışlardır
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gerçekleştirdiği ziyarette yaptığı konuşmada, aralarında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu bazı milletvekillerinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.
HDP'den 15 milletvekili hakkında gözaltı kararı verildiğini ifade eden Bozdağ, söz konusu kararlar eleştirilerek kıyametler kopartıldığını söyledi.
Türkiye'nin hukuk devleti, kanun önünde de herkesin eşit olduğunu dile getiren Bozdağ, herkese uygulanan hukukun, dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekillerine de ayrımsız uygulandığına dikkati çekti.
Milletvekillerinin, parti genel başkanlarının ifade vermelerinin, "hukuk devletine, yargı süreçlerine saygı" olduğunu ifade eden Bozdağ, bunun da kanuna, nizama ve Anayasa'ya uymak anlamına geldiğini kaydetti.
HDP Eş Genel Başkanlarının ve milletvekillerinin ifade vermeye gitmediklerini, "Biz gitmeyeceğiz, ifade vermeyeceğiz." şeklinde açıklamalar yaptıklarını hatırlatan Bozdağ, "Yargı görevi yapan savcının, yargılama görevinde bulunan bir mahkemenin bunların zorla getirilmesini emreden yasa hükümlerine uymaktan başka çıkar yolu var mı? Ya yasayı uygulamayacak, işi zamana yayacak, kanunu görmezden gelecek ya da yasaya uyacak, yasayı doğru bir şekilde uygulayacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Talimat değişmiş demek ki"
"Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar çerçevesinde alınan gözaltı kararlarının tamamı yasanın amir hükmüne uyma zorunluluğunun doğal sonucudur. Yasa uygulanıyor, yasaya uyuluyor." diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bir hukuk devletiysek yasaya yargının uymasını ve yasayı uygulamasını yadırgamak yerine bu yasanın amir hükümlerine uymayan ve uymamaya davet edenleri eleştirmeliyiz. Herkes, 'Neden gözaltılar yapılıyor' yerine 'Neden yargının size yöneltilen yasal davetine icabet etmediniz de Türkiye'ye bu fotoğrafı yaşattınız' sorusunu sormalı. Çok net söylüyorum, uluslararası kamuoyunda 'Türkiye'de şöyle şöyle olaylar oluyor' denilsin diye, terör örgütünün propagandasına lojistik destek sağlamak için yargının davetine icabet edilmemiştir. Daha önce, 7 Haziran seçimlerinden sonra 'Dokunulmazlıkları kaldıralım' diye imza atan, çağrı yapan Eş Genel Başkan, şimdi yeni durumda ne yapıyor, başka bir şey söylüyor, 'Biz gitmeyeceğiz, bizi kimse alamaz ya da gelin alın.' Neden, çok açık, talimat değişmiş demek ki."
Yargının yaptığının, Anayasa ve yasanının amir hükmüne uymak ve söz konusu hükmü uygulamak olduğunun altını çizen Bozdağ, yargının bağımsız olduğunu belirtti.
Herkesin yargı sürecine saygı duyması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, hukukun doğru işlenmesine yardımcı olunmasını istedi.
"Eleştirilmesi gereken yargı değil, davete uymayanlardır"
Gözaltına alınan milletvekillerinin, hukukun işlemesine yardımcı olmadığını, hukuku tanımadığını, hukuka saygı duymadığını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti:
"Böyle bir durumda da kanun, hukukun gereklerinin nasıl yerine getirileceğini açıkça yazmaktadır. Kanunun yazdığı biçimde hukukun gerekleri yerine getirilmektedir. Bu da tamamen yargının yaptığı bir tasarruf. Buradan Türkiye'yi eleştirmek için hazır kıta bekleyen, bütün kanallarıyla, temsilcileriyle Türkiye'ye çullanan herkese de söylüyorum; Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsızdır. Türk yargısının aldığı kararlara, eğer hukuk devletine, hukukun evrensel ilkelerine inanıyorsanız herkes gibi siz de saygı duymak zorundasınız. Bir bakın, yanlışlık varsa o zaman deyin ki 'Yanlışlık var.' Davetiye gidiyor, çağırıyor, gelmiyor, o zaman ne çare kalıyor, zorla getirme çaresi kalıyor. 'Bugünkü uygulamayı yapma dışında yargının eline bir seçenek bıraktılar da buna rağmen zorla getirme kararı alındı' denirse o zaman ben hak veririm. Ama yok öyle bir şey."
Bozdağ, Türk yargısının, yasaların uygulanmasının engellenmesi veya imkansız hale getirilmesi için çalışma yapıldığında, yargıya hangi kural emrediliyorsa o kuralı uyguladığını belirtti.
Türk yargısının Anayasa ve yasaların gereklerini yerine getirdiğini vurgulayan Bozdağ, "Eleştirilmesi gereken yargı değil, eleştirilmesi gereken, 'Biz hukuka saygılıyız, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa'ya saygılıyız' deyip de Anayasa'yı ve hukuk devletini fiilen çiğneyip davete uymayanlardır." dedi.
'Türkiye'nin iç işlerine hiçbir ülke karışamaz'
Bekir Bozdağ, Türkiye'nin kendini koruma, müdafaa etme vatandaşının huzuruna, güvenliğine, barışına, yaşam hakkına tehdit oluşturan terör örgütlerini yok etme hakkına sahip olduğunu, bunu da hem iç hukuka hem de uluslararası hukuka uygun şekilde yerine getireceğini söyledi.
Türkiye'den hukuka uymasını bekleyenlerin kendi ülkelerinde de hukuka uygun davranmaları gerektiğini vurgulayan Bozdağ, uluslararası toplumun Türkiye'ye yeterince destek vermediğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'daki Türklere hitap etmesinin mahkeme kararıyla engellendiğini hatırlatan Bozdağ, "Ama aynı Almanya, terör örgütü PKK'nın Kandil'deki elebaşının, video konferans suretiyle terör örgütü mensuplarına hitabına izin verdi." diye konuştu.
Almanya'da 2011'de başlayan NSU davasında hala bir mesafe alınamadığını kaydeden Bozdağ, davanın ilk duruşmasını Türk Büyükelçilik yetkililerinin izlemesine dahi izin verilmediğini dile getirdi. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Soruyorlar Almanya'nın Hükümet Sözcüsüne bu davayla ilgili diyor ki 'Alman Hükümetinin süren davalarla ilgili görüş belirtmesini ben uygun görmüyorum' diyor. Ama Türkiye'de süren davaların neredeyse hepsiyle ilgili görüş belirtme hakkını hem Sayın Merkel hem Hükümet Sözcüsü hem Adalet Bakanı hem de diğer Alman yetkililer kendinde görüyor. Türkiye'nin bağımsız, egemen bir devlet olduğunu, Türk yargısının da Alman yargısı kadar bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğunu onlar görmek, anlamak zorundadır. Siz Türkiye'nin iç işlerine karışamazsınız. Alman Adalet Bakanının da haddine değildir, Merkel'in de haddine değildir, başka bakanların da haddine değildir. Hiçbir ülkenin de haddine düşmemiştir. Türkiye'nin iç işlerine karışmak, Türkiye'nin yargısına müdahale etmek onların işi değildir."
Türk yargısının bağımsız ve tarafsız olduğunu belirten Bakan Bozdağ, Almanya'da PKK terör örgütüyle ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda netice alınan dosyanın neredeyse bulunmadığını söyledi.
"Morgda 2 yıl beklettiler"
Bozdağ, Avrupa ülkelerinin özgürlük anlayışına ilişkin "Sadece Fransız vatandaşlarına özgürler, yabancı olduğunuz zaman size bir şey yok. Sadece Almanlar için hukuk devleti var, özgürlük var, eğer Almanya'da bir Türkseniz sizin hiçbir hakkınız yok. Görünüşte kağıt üzerinde hakkınız var." değerlendirmesini yaptı.
Belçika'da Afyonkarahisarlı bir vatandaşın cenazesinin morgda "delil ihtiyacı olur" düşüncesiyle yaklaşık 2 yıl bekletildiğini, bu bekletmenin parasının da aileden alındığını anlatan Bozdağ: "Türkiye'yi insan hakları ve hukuk devleti prensipleri çerçevesinde başkalarıyla mukayese edenler, önce dönüp kendilerine bakacaklar. Türkiye, bundan sonraki süreçte başka ülkelerdeki hak ihlallerini, ihlali yapanların yüzüne söylemeye devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Ne Alman Başbakan Angela Merkel'in ne de Avrupa’nın komiserlerinin, Türkiye'ye ders verme hakkına sahip olmadığına dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye'yi yansız, bağımsız, objektif değerlendirdikleri zaman biz her türlü eleştiriye açığız ama terör örgütlerinin lojistiği ile terör örgütlerinin yazdığı raporların altına sadece imza koyarak, Türkiye'yi onların iddiasıyla yanlı, taraflı bir şekilde suçladıkları zaman o raporların bizim gözümüzde zerre kadar saygınlığı yoktur. Objektif tarafsız, net olanlara biz bakıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye demokratik bir hukuk devletidir"
Bozdağ, Türkiye'nin hakkını, hukukunu sonuna kadar koruyacaklarını ifade ederek, hem Türkiye hem de Türk halkının da sesinin bundan sonra da gür çıkmaya devam edeceğini bildirdi.
Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğuna işaret eden Bozdağ, "Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılmaktadır. Hakimlerimiz görevlerinde bağımsızdır, Anayasa gereğince. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili talimat veremez, emir veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Herkes yargıyla verilen kararlara da uymakla mükelleftir." dedi.