GÜNCEL
Avrupa'nın Türk korkusu!..
*Tarihçi Erhan Afyoncu, Avrupa'nın Türk korkusunu yazdı..
İşte o yazı!..
İstanbul’un Türkler tarafından fethi ve daha sonra Kanunî devrinde Almanya içlerine kadar ilerlenmesi, Avrupa’da büyük bir korkuya sebep olduğu gibi “Yenilmez Türk imajını” da oluşturmuştu.
Yıldırım Bâyezid'in 1394'ten itibaren İstanbul'u kuşatma altına alması üzerine, Batı Avrupalı Hıristiyanlar gözlerini bu tarafa çevirdiler. Nitekim ilk defa 1396'da Batı Avrupa'dan katılımların olduğu Niğbolu Haçlı seferi düzenlendi. Daha sonra İstanbul'un 1453'teki fethi Avrupa'da büyük bir yankı yaptı. İtalya'dan Sırbistan'a herkes sıranın kendilerine geldiğine inanıyor ve korkuyordu. Yeni bir haçlı seferi düzenlenerek İstanbul geri alınmak istendiyse de Avrupa'nın iç siyaseti buna izin vermedi.
İstanbul'un fethinden sonra Osmanlılar'ın durdurulamaması yüzünden Avrupa'daki birçok ülkede "acaba bu yıl Türkler ülkemize gelirler mi?" diye düşünülüyordu. Nitekim Makyavelli'nin bir eserinde, kitabın kahramanı "Türkler gelecek yıl İtalya'ya gelirler mi?" diye soruyordu.
YENİLMEZ TÜRK
Kanunî'den itibaren Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa için gerçek bir tehlike oldu. 1522'de Rodos'un fethedilmesi Batı ve Orta Avrupa'daki devletlerin gözlerini tekrar Türkler'e çevirmelerine sebep oldu. Rodos'un Osmanlı hâkimiyetine geçmesi ile ilgili 1522-1523 yıllarında 80 kitap ve broşür yayınlandı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki Fransuva-Şarlken çekişmesinden dolayı yönünü iyice Avrupa'ya dönmesi ve Mohaç Muharebesi ile Macaristan'ı fethi üzerine herkes Türkler'le ilgilenmeye başladı. Bu konuda ardı ardına kitaplar basıldı. Kanunî'nin 1529'daki Birinci Viyana Kuşatması ile tehlikenin nefesini iyice enselerinde hisseden Avrupalılar'ın, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ilgisi daha da arttı. Ardı ardına kazanılan başarılardan dolayı "Yenilmez Türk" imajı ortaya çıktı.
Türkler'in yenilmez olduğu anlayışı ile ilgili çok ilginç bir örnek anlatılır; XVII. yüzyılda Türkiye'ye gelen bir Alman seyyahı, bir Türk gemisiyle İskenderiye'ye gitmekteyken 4 Venedik kalyonu ile karşılaşınca gemideki Türkler'in telaşlanıp, korkmalarına inanamaz ve "Türkler gibi dünyanın en cesur insanları, 4 Venedik gemisinden korkuyorlar. Demek ki onlar da bizim gibi insanlarmış" der.
Bir Avrupa resminde Şeyhülislam şeytanın hocası olarak gösteriliyor.
KIYAMETİN HABERCİSİ
XVI. yüzyılda özellikle İtalya, Almanya ve Avusturya'da Türkler'le ilgili imaj, bitip tükenmek bilmeyen savaşlar ve Osmanlılar'ın durdurulamaz ilerleyişinin verdiği dehşetle oluştu. Türk ilerleyişinin bir türlü durdurulamaması ve savaşlarda ardı ardına başarısız olunması Avrupa'da "Türkler'in yenilmez" olduğu anlayışını doğurdu. Din adamları Türkler'in, işlenen günahlar sebebiyle Allah tarafından gönderilmiş bir ceza, Tanrı'nın gazabı veya Tanrı'nın laneti olduğunu söylüyorlardı. Osmanlılar, Tanrı'nın kırbacıydı. Bu yüzden Avrupa'da "Türkler'e karşı savaşmak Tanrı'yla savaşmaktır" diyenler çıkmıştı. Avrupalılar üzerinde öyle bir yılgınlık havası doğmuştu ki, bu dünyanın Türkler'in, ahiretin ise Hıristiyanlar'ın olduğu söyleniyordu. Türk korkusu tam bir kâbusa dönüşmüştü. Osmanlılar'ın ilerlemesi yaklaşan kıyametin habercisiydi.
Rodos kuşatması.
TÜRK KORKUSU
Avrupalı aydınlar yazdıkları eserlerde Türk korkusunu azaltmak için uğraştılar. Aydınlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu nasıl yıkmak gerektiğine dair eserler yazdılar. Erasmus bu konuda "Osmanlı İmparatorluğu'nun büyüklüğü insanları korkutmamalıdır. Roma ve Büyük İskender'in imparatorlukları da çok büyüktü ve yenilmez oldukları sanılırdı. Hâlbuki bugün yoklar. Yıkılıp gittiler" demektedir.
Makyavelli, İtalyan Tiyatrosu'nun Adamotu (Mandragola) isimli komedyasında Türkler'e öcü ve doğaüstü varlıklar olarak bakılmasını eleştirip, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerçekçi ve akılcı metotlarla yenilmesi gereken bir düşman olduğunu belirtir.
Türkler Avrupa'da bale, tiyatro, opera eserlerine, halk şarkılarına, şiirlere, hikâyelere de konu olmuşlardır. Bunun sebeplerinden biri, Osmanlı tehlikesine karşı halkı canlı tutmak ve Hıristiyanlığa karşı olan tehdidi bertaraf edebilmek için siyasi bir kalkan yaratmak iken, diğeri Türkler'in gündemden hiç düşmeyen ve merak uyandıran bir konu olmasından dolayıdır.
Osmanlılar yaydıkları korku yanında bazı Hıristiyanlar içinse "ümit" anlamı taşıyorlardı. Vergi yükünden ezilen veya dini anlayışını tam olarak yaşayamayan bazı Hıristiyanlar ise krallık ve prenslik idaresi altında olmaktansa Türk idaresinde yaşamayı tercih ediyorlardı.
Türkler hakkında binlerce kitap
1526-1532 arasında Mohaç Muharebesi, Birinci Viyana Kuşatması ve Kanunî'nin 1532'deki Alman seferi üzerine 259 kitap ve broşür türü yayın yapıldı. Kanunî'nin 1541'deki Budin seferi 134 yayına sebep oldu. 1565'teki başarısız kalan Malta kuşatması ve Kanunî'nin son seferi olan Sigetvar ile ilgili olarak da Avrupa'da 148 kitap ve broşür yayınlandı. Avrupalılar'ın Kıbrıs'ın Türkler tarafından fethi üzerine ilk defa bir araya gelerek İnebahtı Deniz Savaşı'nda Osmanlı donanmasını yok etmelerinin yankısı ise çok büyük oldu. İnebahtı savaşı ve daha sonra gelişen hadiseler üzerine 1570-1572 arasında 360 eser basıldı.
Türkler hakkında basılmış bir kitap.
Romanyalı tarihçi Carl Göllner'in araştırmaları neticesinde vardığı sonuç, XVI. yüzyılda Türkler'le ilgili Avrupa'da 2463 kitap, broşür ve el ilânı basıldığıdır. Bu ilgi sadece belirli ülkelere mahsus değildi, Avrupa'nın hemen hemen her şehrinde Türkler'le ilgili yayın yapılıyordu. Frankfurt'tan Paris'e, Londra'dan Lyon'a, Roma'dan Prag'a, Venedik'ten Viyana'ya her yerde bu tür kitaplar basılmıştı. Osmanlılar'la ilgili en çok yayın Augsburg'da yapılmıştı. Bu şehirdeki 29 matbaada basılan kitap ve broşür sayısı 134'tü.
Bartholomaeus Georgievic'in Türkler hakkında yazdığı kitap.
Almanca, Latince, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca başta olmak üzere hemen hemen her Avrupa dilinde Osmanlılar üzerine basılmış eserlere rastlanmaktadır. 2.463 yayının 1.000 kadarı Almanca, 455'i ise Latince'dir.
Büyük Türk
Avrupalılar, Osmanlılar'a "Türk", Osmanlı İmparatorluğu'na "Türk İmparatorluğu", Osmanlı ülkesine "Türkiye" Osmanlı hükümdarına da Gran Turco, yani "Büyük Türk" dediler. Avrupalı Hıristiyanlar'ın kafasında Türk = Müslüman = Doğu aynı manayı ifade ederdi.
Türk ismi Avrupalılar için şeytan, dinsiz ve barbar manasına gelmekteydi. Avrupalılar bu düşüncelerini kitaptan resme her şeye yansıttılar. Türk askerlerinin şeytana benzetildiği veya Şeyhülislâm şeytanın kafasını okşarken gösterilen resimlere rastlanılır. Türkler Avrupa'da "Korkunç Türk", "Müthiş Türk", "dinsiz Türk", "hain Türk", "çağımızda Avrupa'nın karabasanı" gibi sıfatlarla da nitelendirildiler.
Kanunî Sultan Süleyman.