TÜRKİYE
Avcı'dan bomba gibi açıklamalar!
-
?Hanefi Avcı, katıldığı canlı yayında "17 - 25 Aralık aceleye edilmeseydi Hükümet devrilmişti. O dönemdeki Başbakan ve ailesi ile bakan, bürokratlar ve çocukları tutuklanmıştı. Ülke kaosa girmiş, gerilemişti" dedi ve çözüm süreci ile ilgili MİT'teki tehlikeye dikkat çekti.
Hanefi Avcı, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında "17 - 25 Aralık aceleye gelmeseydi; Hükümet devrilmişti. Dönemin Başbakanı ve ailesi ile bakan ve bürokratlar ile çocukları tutuklanmıştı. Ülke kaosa girmiş, gerilemişti" dedi.
"MESELE 'CEMAAT-HÜKÜMET' KADAR BASİT DEĞİL"
Meselenin, 'cemaat ile Hükümet arasında' bir olay olmadığına dikkat çeken Avcı, "Aslında cemaat ile bütün devlet, cemaat ile tüm millet arasında bir mesele var. Cemaat düne kadar Hükümet'in yanındaydı; bu sorun yine vardı, hem de bütün şiddetiyle vardı. 2007'den başlayan dinlemeler, belgeleri mevcut. Cemaat sadece birkaç kişiyi değil; toplumun bütün kilit noktalarını dinliyor. Böylece tüm toplumu düşündüğü şekilde yönetmeyi, yönlendirmeyi amaçladı. Mesele 'Hükümet, cemaat meselesi' kadar basit bir dövüş, kavga, kısır döngü değil" ifadelerini kullandı.
"HİLKAT GARİBESİ ÖRGÜTÜN DÜNYADA BENZERİ YOK"
'Hilkat garibesi bu örgütün, dünyada benzeri, örneği yok' diyen Avcı, "Bir takım kurum, kuruluş ve örgütler vardır. Bunların kimisi siyasi oluşumlardır; partiler, dernekler, sendikalar vb. Kimileri ticari faaliyet gösteren ekonomik kuruluşlardır, kimileri de sosyal örgütlerdir. Ama bizim karşımızdaki cemaate bakıyorsunuz; basın organı var, ekonomik şirketleri var, eğitim ve sosyal yapı var. Bütün bunların üzerinde de sistemi yöneten bir cemaat var. Ticari, ekonomik, siyasi ve sosyal faaliyet değil. Ne olduğu belli değil. Hiçbir sistemi kabul etmeyen bir hilkat garibesi gibi bir şey... Sanki hukuk dışı, kayıt dışı bir şey... Böyle bir şirket olabilir mi? Bir taraftan siyasi faaliyet gösterecek, bir yandan medya ile uğraşacak, diğer taraftan devlet içine sızarak yargıyı yönetecek vs... Siyasi, ekonomik, sosyal faaliyet değil; o zaman nedir bu? Hukuk düzeninin kabul etmediği bir şey var karşımızda... Biz bu anormal varlığı, uzun süre içinde kaldığımız için normalleştirmişiz. Nedir cemaat; Hükümet'i rakip görecek, siyasi partilere tuzak kuracak, orduya kumpas hazırlayacak, yargıyı alt üst edecek, emniyeti emniyetsizleştirecek, kendi sistemine aykırı gördüğü devlet memurlarını görevden alacak; böyle kuralsız bir cemaat olabilir mi? Dini yapı olarak kalkıp da siyasi sınırlara müdahale edemez, ekonomik faaliyet içinde bulunamazsınız. Bu illegal bir yapıdır, hukuk düzeni de bu tür oluşumları kabul etmez, edemez. Bu yapı, her yere giren, her renge giren; hiçbir sistemi kabul etmeyen, denetimsiz bir yapıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"CEMAAT, HÜKÜMET'İ ÇOK AŞAN ŞEYLER YAPIP HÜKÜMET'İN ÜZERİNE BIRAKTI"
'Hükümet desteklemese, bunlar olmazdı' iddiasının doğru olmadığını da vurgulayan Avcı, "Cemaat, Hükümet muhalefetine rağmen bile birçok şey yaptı. Hükümet bu konuda çok masum kalır. Cemaat, Hükümet'i çok aşan şeyler yaparak, Hükümet'in kucağına bıraktı. Bugün bile hiç geri atmaksızın faaliyetlerine devam ediyor." diye konuştu.
"SUÇLADIKLARI İDDİALAR KENDİLERİNİ VURDU"
Paralel Yapı ile ilgili ibretlik bir ayrıntıya da dikkat çeken Avcı; "Geçmişte mazur olan cemaat, bir gün mağrurlaştı ve kötülük yapmaya başladı. Düne kadar önüne geleni ölçüsüzce suçlayan, herkese casus diyen, ülkeyi yıkacak, devleti devirecek gibi ağır ithamlarda bulunan yapı, bütün iddia ettikleri ile kendisi suçlandı. Bu çok ibretlik bir olaydır. 2010 ve 2011'deki bütün iddiaları dönüp kendilerini vurdu. Kendi yaşattıklarını, kendileri yaşadılar" ifadelerini kullandı.
"17-25 ARALIK YALANDIR, TOPLUMU ALDATMAKTIR"
'Cemaatin hiçbir zaman yolsuzluğu önlemek ve bu yönde görev almak gibi bir hedefi olmadı' diyen eski emniyet müdürü, "Burada Hükümet ile bir hesaplaşma, Hükümet'i devirmeye yönelik bir girişim var. Amaçları yolsuzluğu ortaya çıkarmak değildir; bu çok açık... Bu ülkede yolsuzluk her dönem oldu. Geçmişte de olmuştur, gelecekte de olabilir" dedi.
"17-25 ARALIK ACELEYE GELDİ, TUTMADI"
17-25 Aralık darbe teşebbüslerinin aceleye geldiğini ileri süren Avcı, "Cemaatin emniyetteki mensuplarının yer değiştirilmesi, tayin kararlarının verilmesi iddiası ortaya atılınca, paralel memurlar panikleyip 'Bizi görevden alacaklar' diye rapor ediyor ve böylece operasyonlar tam hazırlanılmadan öne çekiliyor. Aslında kimsenin kimseyi değiştirme niyeti yok, öyle bir operasyon da yok; fakat emniyet içindeki bu dedikodularla, gece dosyalar hemen savcılığa taşınıyor ve düğmeye basılıyor. Aslında 17 ve 25 Aralık operasyonları daha geniş dönemlerle yapılacaktı.
"EFKAN ÂLÂ, OPERASYONLARI ÇEVİRDİ"
Gerçekten planlandığı gibi olsa, ikisi birden belirli bir zaman aralığında başlamış olsa, daha ileride yapılmış olsaydı Hükümet'in devrilmemesi, dik durması zor görünüyor. İkisi aynı anda başlayınca; Hükümet aleyhine tahribatı daha güçlü olamadı. 'Kader mi' diyelim; 17 Aralık bir dosya, 'memur suçları' ve normal usûle tabii, diğeri, 27 Aralık dosyası, özel bir dosya, terörle suçlar dairesine tabii... 17 Aralık'la ilgili hakim ve savcıları cemaat ayarlamış, istedikleri kararları aldırdılar. Fakat diğer davada, 25 Aralık'ta 4 bakanın suçlandığı dosyada karar alacak hakimler, cemaatten değil ve istedikleri de olmadı. O suçlamalara baktığınızda hakikaten Hükümet ayakta kalamazdı... İçişleri Bakanı Efkan Âlâ'nın tavrıyla işler ters döndü" açıklamalarında bulundu.
"ÇÖZÜM'DE TEHLİKE, MİT'TEKİ CEMAAT"
Hanefi Avcı, MİT tırları ile ilgili de konuşurken; MİT'in alt kademesinde ve teknik yapıdaki yerlerinde çok sayıda cemaat mensubu var. Bunlar uzun zamandır MİT'i ele geçirmeye çalışıyorlar. Hükümet'in barış politikası, Çözüm Süreci'ni de bunlar etkiliyor. Çünkü emniyetteki istihbarat, cemaat elinde... Yani MİT'in alt kademesine hakim olan cemaat, üst yönetimde söz hakkı yok. Burada da MİT'i ele geçirme çabası var. Aslında Güneydoğu'da cemaat, Hükümet'i etkisizleştirip kendi politikalarını uygulamak istiyordu. Dikkat ederseniz; MİT'in her türlü uygulamasını suç olarak lanse ediyorlar" dedi.