TÜRKİYE
Ankara saldırısı "PYD-PKK bağlantılı olarak ortaya konulmuştur"
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, "Bakanlar Kurulu toplantısında iç ve dış güvenlik konularında İçişleri Bakanlığımız, MİT Müsteşarlığımız, Genelkurmay Başkanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız, konularla ilgili sunum yaptılar ve hem Türkiye'nin içerisinde terör ve terörizmle mücadele kapsamındaki gelişmeler hem Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler ele alındı. Böylece kararlılık içerisinde terörle mücadelenin sürdürülmesi, terörle mücadele sürdürülürken birlik, huzur ve demokrasi eylem planından da hiç taviz verilmeden bu süreçte yapılması gereken bütün restorasyon çalışmalarının da yapılması bir kere daha müzakere edildi ve bu konudaki kararlılık teyit edildi" ifadelerini kullandı.
Ankara'daki terör saldırısı
Kurtulmuş, Ankara'daki terör saldırısı ile ilgili olarak, "Emniyet bakımından olayın işleyişi, serüveni, aradaki ilişkiler itibarıyla aşağı yukarı olayın bütün yönleriyle safahatı ortadadır" diyerek, "Ancak ölen canlı bombanın gerçek kimliği ise yapılan DNA testlerinden sonra netleşir netleşmez bunu da kamuoyuyla paylaşırız. İsmi başka bir isim olabilir. İsminin başka bir isim olması, meselenin gerçeğini değiştirmez" şeklinde konuştu.
"PYD-PKK bağlantılı olarak ortaya konulmuştur"
Kurtulmuş, "Ankara'daki terör saldırısını gerçekleştiren kişi PYD bölgesinden Türkiye'ye giriş yapmış, kendisinin ibraz ettiği kimlikle bu şekilde Türkiye'de kayıt altına alınmış ve bu kimliğe bağlı olan kişinin iş birliği içinde olduğu bir zincir içerisinde de eylem PYD-PKK bağlantılı olarak ortaya konulmuştur. Eğer böylesine bir saptırma da söz konusu ise bu, eylemin bir kere daha ne kadar art niyetli olduğunu ortaya koyar. Ne kadar hesaplı, kitaplı olduğunu ortaya koyar" dedi.
"Terörle mücadelede son derece başarılı bir ülke olarak Ankara'da gerekli tedbirlerimizi alacağız" açıklamasında bulunan Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunun içerisinde korunması öncelikli olan binalar, şahıslar tabii ki var. Ama bütün bunların hepsi teferruattır. Teröre karşı önlemlerin görünür olması, olmaması hepsi teknik meseledir. Aslolan mesele, devletin kurum ve kuruluşları bütün bu tedbirleri alırken vatandaşlarımızın tamamının bu konuda duyarlı olmasıdır. Duyarlılık önce bu konuda milli birliği sağlamamızı gerektiriyor, ikincisi ola ki teröre karşı alınan tedbirlerin bir kısmı vatandaşlarımız bakımından da ilave tedbirler ve ilave sorumluluklar gerektirir. El birliği içerisinde terör örgütlerinin hiçbir şekilde bundan sonra eylem yapmasına imkan sağlamayacak, onların zeminlerini daraltacak her türlü tedbiri alacağız."
Kurtulmuş, "Türkiye, Ankara saldırısı da gösterdi ki çok ciddi bir şekilde terör saldırısıyla karşı karşıyadır. Planlı, art niyetli, arkasında birçok desteklerin olduğu, bu desteklerin sadece eleman desteği değil sadece silah, mühimmat desteği değil öyle görünüyor ki istihbarat desteklerinin de olduğu son derece kapsamlı terör dalgasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır" şeklinde konuştu.
Çevreye karşı en ufak zarar verilmemesi için her türlü tedbiri alırız"
Numan Kurtulmuş, Artvin Cerattepe'deki maden tartışmalarına ilişkin olarak da "Artvinli hemşehrilerimiz rahat olsunlar, biz hükümet olarak çevreye karşı en ufak zarar verilmemesi için her türlü tedbiri alırız" diyerek şöyle konuştu:
"Buradaki maden ocağının kapalı bir ocak olarak faaliyette bulunması, çevreye zarar vermeyecek bir şekilde bu faaliyetleri yapması için izin verilmiştir. Bu bir terazidir, terazinin bir kefesinde Türkiye'nin madenlerini iyi kullanabilmesi, ekonomik olarak bunlardan iyi istifade edebilmesi, diğer tarafında ise tüm bunları yaparken çevreye zarar verilmemesi. Bu dengenin sağlanacak olduğundan hiç kimsenin şüphe etmemesini arzu ederiz."
"Türkiye göç meselesinde neredeyse tek başına mücadele etti"
Kurtulmuş, toplantıda göçle ilgili değerlendirmelerin de yapıldığını, yaklaşık 3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklı mültecinin bulunduğu bir ülkeden söz edildiğini ifade etti. Göç meselesinin bugün uluslararası alanda ne kadar büyük bir boyuta ulaşmış olduğunu bildiklerini aktaran Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye göç meselesinde şimdiye kadar neredeyse tek başına mücadele etti. Bundan sonra uluslararası camianın Türkiye'nin göç ve göçmen sorununa yaptığı bu katkıya destek vermesini beklemek de hakkımızdır. Ayrıca Türkiye'nin yasa dışı göç bakımından da sadece üzerinden geçilen ülke olmanın ötesinde ekonomik gelişmesi de göz önüne alınan bir hedef ülke haline geldiği, bunun için de Türkiye'nin yasa dışı göçle de bütün imkanlarıyla mücadele etmesinin önemli bir güvenlik meselesi olduğunun da altı çizildi. Bu çerçevede sadece 15 yıl içinde Türkiye'nin 146 bin 485 yasa dışı göçmeni yakaladığını biliyoruz. Bunların 91 bini de Ege ve Akdeniz'de uluslararası sularda yakalanmıştır. Bu anlamda bir önceki yıla göre yakalanan yasa dışı göçmen saysısında 2,5 kat artış, denizlerde yakalanan yasa dışı göçmen sayısında ise 6 kat artışın olduğu ortaya konuldu."
Türkiye'nin yasa dışı göç konusunda Türkiye, Almanya ve Yunanistan'ın yapacağı ortak çalışmalara NATO'nun vereceği desteğin de önemli olacağını söyleyen Kurtulmuş, "NATO'nun hem Ege Denizi'nde hem de Türkiye-Suriye sınırında yasa dışı göçe ilişkin istihbarat, keşif ve izleme faaliyetleri içerisinde olması ümit edilir ki bu alandaki kararlı işbirliğini artıracak önemli bir tavır olacaktır" dedi.
ABD ve Rusya'nın Suriye'de çatışmaların durdurulması için anlaşması
Numan Kurtulmuş, ABD ve Rusya'nın Suriye'de çatışmaların durdurulması için anlaşması ile ilgili olar da şunları kaydetti:
"Bir ateşkesin ilan ediliyor olması, bir ateşkes sürecinin başlamış olması, bizim açımızdan da olumludur. Ümit ederiz ki bu ateşkes olumlu bir şekilde devam eder, ateşkes devam ederken, birileri uçaklarını kaldırarak, sivil, masum insanları vurmaya kalkmaz."
Kurtulmuş, "İnşallah bu 6 aylık müzakereler sonucunda da Suriye'deki bütün ilgili unsurlar, Suriye'nin bütün muhalif unsurları, bütün ılımlı muhalefet de dahil, Suriye'nin yeniden inşası sürecinde yer alır ve yine ümit ediyoruz ki bundan sonraki süreçte halkına karşı suç işlemiş olanlar Suriye'nin geleceğinde söz sahibi olmazlar" dedi.