Edebiyatçı Alev Alatlı, gündemde yer alan konulara ilişkin Sabah gazetesi yazarı Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı.
Ekonomi, siyaset ve geçmişteki Türkiye'ye yönelik çeşitli konularda konuşan Alev Alatlı, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Kalçık, Alatlı'ya "16 Eylül doğum gününüz. Nasıl bir hayat geçirdiniz?" sorusunu yöneltti.
"BÜYÜK YOKSULLUĞUN NE OLDUĞUNU GÖRDÜM"
Alatlı soruya, "Sağlıklı bir bedenim var. Sevmenin ötesinde saydığım, beğendiğim bir kızım var. Şanslıyım, büyük yoksulluğun ne olduğunu gördüm. İyi ki yaşamışım." cevabını verdi.
Asker bir babanın kızı olduğunu vurgulayan Alatlı, Türkiye’nin ekonomik durumuyla ilgili ise çarpıcı ifadeler kullandı.
"KIŞIN ORTASINDA ÖDEVLERİNİ ELEKTRİK DİREĞİNİN ALTINDA YAPANLAR VARDI"
Alatlı, ülkede açlık yaşandığı yönündeki siyasi söylemi ‘inandırıcı bulmadığını’ belirterek şunları söyledi:
"İkinci Dünya Harbi'nin ortasında çadırda doğdum. Babamın birliği Ege'de olası bir Alman saldırısına karşı konuşlanmıştı. Annem bana hamile, İstanbul'dan toplanıp yanına geliyor. Çok çalışkan, güçlü bir annem vardı. Gündüz Merkez Bankası'nda çalışır, gece dışarıya dikiş dikerdi. Böyle bir rol modelim olduğu için şanslıyım. Çocukluğum 1950'lerde Doğu'da geçti. O zaman çok büyük yoksulluk vardı, kışın ortasında ödevlerini elektrik direğinin altında yapan arkadaşlarım vardı, evlerinde mum bile olmadığı için.
"TÜRKİYE'NİN KARNI DOYDU, TOKUZ ÇOK ŞÜKÜR"
O yoksul Türkiye'den bugünlere geldik, çok şükür. Hızlı bir ekonomik dönüşüm yaşadık. O kadar hızlı olması da beni korkutuyor. Talepler arttı, kıymet bilinmiyor. Zenginlik ve fakirlik hep vardı ama zenginle fakir arasındaki uçurum bu kadar derin değildi. Zenginler varlıklarını teşhir etmezlerdi. Örneğin, biz dışarıda ekmek bile yemezdik, insanların canı ister diye. Şimdi sergiliyorlar zenginliklerini. Bir de tabii koşullar da eskisi gibi değil. Türkiye'nin karnı doydu. Tokuz, çok şükür.
"GERÇEK AÇLIĞIN NE DEMEK OLDUĞUNU GÖRDÜM, İNANDIRICI GELMİYOR"
Oysa ben eve çamaşıra gelen bir teyze hatırlarım; çocukları açlıktan ağladığında sussunlar diye dövdüğünü anlatırdı. Abartmış olduğunu düşünmek istiyorum ama gördüklerim doğruluyor. Çok şükür, bugün artık açlıktan ziyade açgözlülük var. Açlık görecelidir, mutlak açlık, alınması gereken günlük besinden mahrum olmaktır. Ben gerçek açlığın ne demek olduğunu bizzat yaşadım, gördüm. O yüzden, siyasi bir söylem olarak açlık Türkiye'nin bugünkü koşullarında inandırıcı gelmiyor. Bir de bizler, komşumuz açken tok uyuyamayan insanlarız. Bizde acından ölen kimse olmaz."