GÜNCEL
ABD: Türkiye Gülen'in iadesini istedi
Beyaz Saray: Türkiye Gülen için resmi iade talebinde bulundu. Darbe soruşturması için her türlü destek verilecek. Obama demokratik değerlere uyulması çağrısı yaptı.
Beyaz Saray, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili resmi başvurunun kendilerine ulaştığını ve değerlendirme sürecinin başladığını bildirdi.
Beyaz Saray, görüşmeyle ilgili olarak "Türkiye, Gülen için resmi iade talebinde bulundu. Darbe soruşturması için her türlü destek verilecek" açıklamasını yaptı.
ABD elçisi açıkladı: ABD'nin darbeden haberi var mıydı?
ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass, CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat'a konuştu.
CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat: CNN Türk Ankara stüdyolarından merhabalar. CNN Türk Ankara stüdyolarında önemli bir konuğumuz var, ABD'nin Ankara Büyükelçisi bizimle birlikte. Çok önemli, neden önemli? Çünkü ABD, Türkiye'nin 15 Temmuz gecesinden beri yaşadıkları nedeniyle tartışmaların bir anlamda odağındaki ülkelerden biri. Bunların hepsini konuşacağız. Hoşgeldiniz.
ABD Büyükelçisi John Bass: Hoşbulduk.
Hande Fırat: Hemen başlayalım. Hem Fethullah Gülen'in iadesi konusunda sorularımız olacak Sayın Büyükelçi'ye, hem de Türkiye'den ABD'ye yönelen eleştiriler konusunda. Sayın Büyükelçi, çok önemli 4 günden, belki tarihi 4 günden geçiyor Türkiye, 15 Temmuz gecesinden beri. Bir defa röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Ama hemen başlayalım. Türkiye'den ABD'ye, darbe girişiminde ABD'nin rol aldığı yönünde hem basından hem bazı kesimlerden eleştiriler ve suçlamalar var. Ne diyeceksiniz bu eleştirilere ve suçlamalara?
Büyükelçi Bass: Hande Hanım, öncelikle bugün bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Geçtiğimiz haftasonu meydana gelen olayların korkunç travmasını ve acısını yaşayan bu toplumdaki herkese öncelikle “Başınız sağolsun ve geçmiş olsun” demek istiyorum. Türkiye'nin dostu ve müttefiği olarak, bu olay bizleri derinden etkiledi. Türk halkının acısını paylaşıyoruz. Bizden burada olanlarımız, özellikle Ankara'da olanlarımız ve o gece büyükelçilikte bulunan pek çoğumuz, söz konusu olayların bu ülkenin vatandaşlarının hepsi için ne kadar derin bir rahatsızlığa neden olduğunu biliyoruz. Türk basınında bu konuyla ilgili birtakım şüpheler olduğunu gördüğümüz için şu hususu kesin bir dille ifade etmek istiyorum; Amerika Birleşik Devletleri hükümeti darbe girişimini yönetmedi, desteklemedi ve girişim gerçekleşmeden önce veya yapılmaya başlanana kadar bu durumdan haberdar değildi. ABD'de son derece bilge bir senatörümüzün şöyle bir sözü vardır: “Görüşler kişiden kişiye değişebilir, ancak gerçekler kişiden kişiye değişemez”. Ben de, ABD'nin sözde rolü hakkında yorum yapan bazı insanların yaptığı yorumları rahatsız edici buluyorum — bu kişilerin kendi görüşlerine sahip olma hakkı var, ancak ellerinde söz konusu görüşü destekleyecek hiçbir gerçek bulgu yok.
Hande Fırat: Çok net konuştunuz, ama bir kere daha şunu soracağım ben. ABD'de, örneğin MİT'te varmış çünkü, saat 16:00'da Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir hareketlilik olabileceği, olduğu istihbaratı varmış. ABD'nin elinde acaba herhangi bir şekilde saat 16:00'da, 17:00'de, daha önce ya da hareket başlamadan hemen önce herhangi bir istihbarat var mıydı bu yönde bir hareketlilik, bu yönde bir darbe girişimi olacağı yönünde? Bir kere daha sormak istiyorum açık bir şekilde.
Büyükelçi Bass: Açıkçası darbe girişimi veya bu yöndeki planlar hakkında ilk kez bilgi sahibi olduğumuz an, benim ve çalışma arkadaşlarımın şehir merkezinin üstünde alçak irtifada uçuş yapan uçakları ve şehrin çeşitli yerlerindeki tesislere ateş açan helikopterleri gördüğümüz zamandı. Bir şeylerin olacağına dair öncesinden herhangi bir bilgi veya belirtiye sahip değildik ve kesinlikle bir süre boyunca ne olup bittiğini anlayamadık. Hemen büyükelçiliğe gitme sebeplerimizden biri de Washington ile konuşabilmek ve onlara elimizden geldiği kadar doğru bir resim aktarabilmekti. O gece yaklaşık olarak saat 11:30-11:45 sularında Beyaz Saray ile video konferans yöntemiyle görüşüyordum ve büyükelçilik civarından geçen ve yakın bölgede ateş açan tankların sesini dinliyordum. Yani kayda değer bir askeri hareketlilik yaşandığı konusunda Washington'ı kanımca hızlı bir şekilde bilgilendirebildik ve Türk hükümetinden yetkililere ulaşmayı başardığımızda bunun demokratik yöntemlerle seçilmiş hükümeti devirmeye yönelik kanunsuz bir girişim olduğunu anlayabildik; ki bu durumu da hızlı şekilde reddettik ve kınamayı da sürdürüyoruz.
Hande Fırat: Peki, tüm bunlara rağmen, bunları söylüyorsunuz, hatta dün de yazılı açıklamanız vardı ve o açıklama da aslında net bir açıklamaydı, ama şu an çok daha dikkat çekici açıklamalarınız oldu. Buna rağmen, bunu soracağım çünkü çok ciddi bir iddia. Bugün bir köşe yazarı örneğin, “Amerika Erdoğan'ı öldürmeye çalıştı” ifadesini kullandı. Biz şunu biliyoruz Türkiye olarak, Marmaris'e iki helikopter hareket ettiğini vehedeflerinin Cumhurbaşkanı olduğunu biliyorduk, ama “Amerika Erdoğan'ı öldürmeye çalıştı” başka bir suçlama, buna özellikle bir yanıt verecek misiniz?
Büyükelçi Bass: Bu iddianın son derece ölçüsüz ve çirkin olduğunu, ve kesinlikle hiçbir somut veriyle desteklenmediğini düşünüyorum. Bir kez daha ifade edecek olursam, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu darbe girişimine dair önceden bilgisi yoktu, bu olayı yönlendirmedi ve desteklemedi. Açıkçası, önceden bilgimiz olmuş olsaydı da bu girişimi desteklemez, bu bilgiyi Türkiye'nin demokratik yöntemlerle seçilmiş meşru hükümetinin bilgisine sunmanın dışında bir şey yapmazdık. Bu nedenle, bir NATO müttefikinin seçilmiş liderini devirmenin bir şekilde ABD'nin çıkarına olacağına yönelik bu iddialar kabul edilemez.
Hande Fırat: Çok açık aslında demin tavrınızı koydunuz, söylediniz demokrasi konusunda ama. Bazen ABD'den de yapılan “bardak taşmak üzere, sorumlusu Erdoğan”, işte birtakım yanılmıyorsam Michael Rubin'di, onun gibi görüşler, analizler yapanlar ve “acaba bir darbe mi geliyor” gibi yorumlar Amerikan basınında ortaya çıktı. Dolayısıyla halihazırda, yanılmıyorsam Robert Fisk'in bir yazısı oldu, “tehlike geçmedi, yine olabilir” gibi. Tüm bunlar sebebiyle belki ABD tartışılıyor Türkiye'de. Buna ne dersiniz? Bunlar Amerikan devletinin bilgisi dahilinde birtakım görüşler mi, analizler mi? Yoksa Amerikan devletiyle hiç alakası yok mu? Bu da merak ediliyor.
Büyükelçi Bass: Bunlar da kesinlikle görüş olarak sınıflandırılacak sözler ve açıkçası buna benzer sözleri, az önce bahsetmiş olduğum Türkiye'deki görüşle aynı kategoride değerlendiriyorum. Görüşler kişiden kişiye değişebilir, ancak gerçekler kişiden kişiye değişemez. ABD'de de destekleyici herhangi bir delile veya gerçeğe dayalı olmadan çeşitli konularla ilgili spekülasyonda bulunan yorumcular olduğu kesinlikle doğru. Bu, özgür bir basının olduğu toplumlarda görülen bir durum; sizin de bildiğiniz gibi insanlar inandıkları şeyleri söylemekte veya spekülasyon yapmakta serbesttir ve diğer herkes de bu kişileri eleştirme ve gerçeklerden uzaklaştıklarına işaret etmekte özgürdür. Söz konusu durumda, Washington'da sıklıkla görüldüğü gibi, oldukça hızlı şekilde kendilerini ortaya koyarak görüşlerini ifade eden kişiler oldu. Ancak bu görüşler, gerçekler tarafından desteklenmiyordu ve ABD hükümetinin görüşlerini de kesinlikle yansıtmıyordu.
Hande Fırat: İşin bir boyutu da Fethullah Gülen. Fethullan Gülen ABD'de, Türkiye istedi. Bugün bir dosya daha, yani 4 dosyadan oluşan yeni bir iade süreci daha başlatıldı. Yasal ve karşılıklı anlaşmaların ötesinde bir şey soracağım, ABD, Fethullah Gülen'i koruyor mu, himaye mi ediyor? Neden? Bu kadar zor mu Fethullah Gülen'i iade etmek?
Büyükelçi Bass: Açıkça söyleyeyim, ABD hükümeti olarak Fethullah Gülen ya da grubuyla çalışmıyoruz, doğrudan bir bağ ya da bir görüşmemiz yok. İade işlemine gelince, Türk hükümetinin bugün Amerikan hükümetine bir iade talebini sunduğuna ilişkin haberleri gördüm. Bu talebi kendim görmedim, Washington'da sunulacağını sanıyorum. Elimize ulaştıktan sonra da Adalet Bakanlığımızdaki hukuk uzmanlarımız tarafından değerlendirileceğine, sunulan kanıtlara bakılacağına ve yasaların ihlali açısından değerlendirileceğine güvenim tam. Ve burada kuvvetli bir dava varsa, eminim ona uygun şekilde hareket edeceğiz. Bunun neden bu kadar uzun sürdüğüne ilişkin sorunuza gelince, bizim açımızdan, biz Türk hükümetinden, Gülen'e yönelik davalarına ve onun yasaları ihlaline dair kanıtlarına ilişkin yasal belgelerin gelmesini bekliyorduk. Şimdi Türkiye'de ikamet eden biri olarak, Cuma gecesi yaşananlar ve onun (Gülen'in) çok sayıda destekçisinin açıkça bu işe karışmış olması, bu ülkenin güvenliğine yönelik kuvvetli ve vahim bir tehdit. Ve bu durum, konunun soruşturulması ve sorumluların adalet önüne getirilmesi için ciddi bir yasal süreç gerektiriyor. Ancak biz sürecin, burada ya da Amerika'da olsun, hukuk kuralları çerçevesinde ve yargı dahil demokratik kurumlara tamamıyla saygı duyulacak şekilde işletilmesinin önemli olduğuna da inanıyoruz.
Hande Fırat: Sayın Büyükelçi, aslında belki bu süreçteki en net açıklamayı sizden duyduk. Çünkü, kanıt konusunda ben açıkçası şunu soracaktım, daha ne kanıt istiyor ABD? Hele Cuma günkü yaşandıktan sonra Türkiye'de pek çok insan bunu soruyor, “ABD ne kanıt istiyor?” diye. Siz dava dosyalarının beklendiğini ifade ettiniz. Sanıyorum, bizim de edindiğimiz bilgiler o yönde, Fethullah Gülen terör örgütüne yönelik bir ana çatı iddianamesinin de ABD'ye gönderilmekte olduğuna dair birtakım bilgilerimiz var. Bir, sanırım bunu kastediyorsunuz. İki, bir de.. İsterseniz önce bunu yanıtlayın çünkü bir sorum daha olacak bununla ilgili. Sanırım kapsamlı bir dosya geliyor elinize kanıt olarak, yanılmıyorum değil mi?
Büyükelçi Bass: Detaylarını görmedim, bu yüzden içeriği hakkında yorum yapamam. Sadece şunu söylemek istiyorum, adli takibata yol açacak yasadışı faaliyete ilişkin açık bir kanıt olup olmadığına bakacağız. Ve sunulan dosyalardaki bulgular güçlü kanıtları içeriyorsa, eminim buna uygun şekilde hareket edeceğiz.
Hande Fırat: Tabii bununla birlikte şunu da soracağım. Başbakanın bugün bir açıklaması oldu ve pek çok insan da aslında benzer konuları gündeme getirip size bu soruyu soruyor, Amerikalılara. “11 Eylül'de kuleler aşağıya indirildiğinde teröristler için sizler kanıt istiyor muydunuz, kanıt mı sordunuz?” yani “11 Eylül için bize kanıt mı sordunuz, şimdi kanıt soruyorsunuz?” ifadesini kullandı. Ne dersiniz Başbakan Binali Yıldırım'ın bu sözlerine?
Büyükelçi Bass: Başbakan'ın sözlerini görmedim, bu yüzden bir şey söylemeyeceğim. Ancak 11 Eylül'de New York'taki korkunç trajediden sonra bizim kanıt arayıp aramadığımızı soranlara cevabım şu: Evet. Bu girişimin bir parçası olduğunu tespit ettiğimiz ancak özellikle o gün orada bulunmayan kişilere karşı adli takibat başlattık, ve bunların büyük bir kısmı, bu yoğun soruşturma süreci ve akabindeki dava neticesinde ABD'de uzun hapis cezalarını çekiyor. Bu yüzden, burada çifte standart uyguladığımızı düşünmüyorum. Biz sadece kanunları uygulamada tutarlı olmaya özen gösteriyoruz, çünkü adaleti sağlayan demokratik sürece herkesin güveninin tam olmasının büyük önemli taşıdığına inanıyoruz.
Hande Fırat: Peki, son iki soruya geçtim. Açıkça hemen söylüyorum. Çünkü Fethullah Gülen konusunda bir de oturma izni var. Oturma izninin önden iptal edilmesi gibi bir durum söz konusu mu? Bununla ilgili ABD öncesinde harekete geçme gibi bir adım atabilir mi? Çünkü bu da tartışılıyor.
Büyükelçi Bass: Ben vatandaşlık yasası konusunda uzman değilim. Göç ve vatandaşlık yasasını bilen bir Amerikalı uzmanla konuşursanız daha iyi olur. Sadece şunu belirtmek istiyorum ki, ABD'de yasal şekilde sürekli ikamet eden birisi olarak Fethullah Gülen hukuk kuralları gereğince belli bir yasal korumaya ve imkanlara sahip. Ancak bunun ötesinde, gerçekten detaylar hakkında konuşamam ve size ABD'deki ilgili hukuk uzmanlarıyla konuşmanızı tavsiye ediyorum.
Hande Fırat: Zamanınımız nedeniyle de son soruyu soruyorum şimdi size. Tüm bunları konuştuk, önemli açıklamalarınız var, ama siz aynı zamanda Ankara'da bir süredir yaşayan, pek çok arkadaşı olan bir isimsiniz. Korktunuz mu? Endişe duydunuz mu? Çocuklar, yarınlar ve demokrasi konusunda ne hissettiniz o gece? Ve tabii ki demokrasi konusundaki mesajlarınızı da rica ediyorum.
Büyükelçi Bass: Bu benim tanık olduğum ilk darbe ya da darbe girişimi değil, bir yıl Bağdat'ta yaşadım ve 2008-2009 yılları arasında epey şiddet içerikli olaya tanık oldum. Dolayısıyla, büyükelçilikteki meslektaşlarım ve bilgi almaya çalışırken konuştuğumuz kentteki diğer herkes gibi çok korktum. Hissettiğimiz şey, hem kendi güvenliğimize ilişkin bir korku hem de sanırım bilinmeyene ilişkin ve bu ülkedeki demokratik yapıya olanlarla ilgili belirsizliğin getirdiği korkunun bir karışımıydı. Ve biliyorsunuz, eğer bu konuda herhangi birisinin halen bir kuşkusu varsa bir kez daha ifade etmek istiyorum ki, demokratik yollarla seçilmiş hükümetin altında bu ülkeyi savunmak ve güvenliği sağlamak üzere yemin etmiş insanların, bunu yapmak yerine yasal talimatları ve ordudaki emir komuta zincirini ihlal etmeyi seçmesinden ve demokratik yollarla seçilmiş hükümeti indirmeye teşebbüs etmesinden derin bir şekilde rencide olduk. Bu, Amerikalılar olarak bizim inandıklarımıza aykırı. Bir güvenlik ortaklığı olmasının yanı sıra paylaşılan değerler ittifakı da olan NATO müttefikliği içindeki devletlerde görmeyi beklediğimiz şeylere de aykırı.
Hande Fırat: Çok teşekkür ediyorum. ABD'nin Ankara Büyükelçisi çok önemli başlıklarda, Türkiye'nin yaşadığı son dönemdeki darbe girişimi, arkasından Fethullah Gülen'in iadesi konusunda CNN Türk'ün sorularını yanıtladı. Yeniden görüşmek üzere.