TÜRKİYE
..ve Türkiye harekete geçti.. Hollanda'ya iki nota birden!..
Dışişleri Bakanlığı, Hollanda'nın Türk bakanlara yönelik tavrı ve barışçıl toplantı hakkını kullanan Türk vatandaşlarına kötü muameleden dolayı bu ülkeye iki ayrı nota verdi.
Notada, Türk bakanlara yönelik diplomatik nezaket ve uluslararası teamüle uymayan söz konusu muamelelerin, güçlü bir şekilde kınandığı ve bu uygulamalar konusunda Hollanda makamlarından resmi bir yazılı özür beklendiği bildirildi.
Tazminat hakkının saklı tutulduğu belirtilen notada Türk bakanlar ve vatandaşlarına yönelik söz konusu ihlallerin araştırılması, ihlalleri yapanlar hakkında adli, idari ve cezai yaptırımlar uygulanması ve sonucunun Dışişleri Bakanlığı'na bildirilmesi talep edildi.
Dışişleri Bakanlığı, Hollanda'nın Türk bakanlara yönelik tavrı ve barışçıl toplantı hakkını kullanan Türk vatandaşlarına kötü muameleden dolayı bu ülkeye iki ayrı nota verdi. Diplomatik kaynaklar, Hollanda'yla hafta sonunda yaşanan gelişmeler çerçevesinde, bu ülkenin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Daan Feddo Huisinga'nın 11 Mart 2017'de saat 15.30'da Bakanlığa çağrıldığını; Bakan Mevlüt Çavuşoğlu'nun Hollanda'ya yapması öngörülen ziyarete ilişkin uçuş izninin iptal edilerek Hollanda'da vatandaşlarla buluşması ve başkonsoloslarla bir araya gelmesinin engellenmesinin kınandığını; halihazırda izinde bulunan Hollanda Büyükelçisinin bir müddet Ankara'ya dönmemesinin de istendiğini hatırlattı.
MASLAHATGÜZAR ÇAĞRILDI
Öte yandan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın maruz kaldığı, diplomatik teamüllere uymayan muamelenin protesto edilmesinin yanı sıra Bakan'a eşlik eden Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliği Maslahatgüzarı ile Deventer ve Rotterdam Başkonsoloslarının maruz bırakıldıkları uygulamaları kınamak amacıyla Çavuşoğlu'nun talimatı üzerine Maslahatgüzar Huisinga'nın 12 Mart saat 05.00'te Bakanlığa yeniden çağrıldığını ifade eden kaynaklar, son olarak bugün saat 10.00'da yeniden bakanlığa çağrılan Maslahatgüzar Huisinga'ya Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay tarafından iki nota verildiğini vurguladı.
VİYANA SÖZLEŞMELERİ İHLAL EDİLDİ
İlk notada Türk vatandaşlarıyla bir araya gelmek üzere 11 Mart 2017'de Hollanda'yı ziyaret eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile Hollanda'daki Türk diplomatik ve konsüler misyonlarına ve mensuplarına yönelik muamelenin, 1961 tarihli "Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi ile 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi"nin açık ihlali olduğunun vurgulandığını aktaran kaynaklar, tarih boyunca devlet ricaline gösterilen diplomatik nezaket ve diplomatik/konsüler misyonlar ile mensuplarının dokunulmazlıklarının, diplomasinin en temel ilkelerinden biri olageldiğinin altını çizdi.
Başta Bakan Kaya, olmak üzere söz konusu kişilere gereken saygının gösterilmesi, şahsi özgürlük ve onurlarına yönelik herhangi bir saldırının önlenmesinin, kabul eden devletin yükümlülüğü olduğunu vurgulayan kaynaklar, bu bağlamda, diplomatik nezaket ve uluslararası teamüle uymayan söz konusu muamelelerin, güçlü bir şekilde kınandığını ve bu uygulamalar konusunda Hollanda makamlarından resmi bir yazılı özür beklendiğinin altının çizildiğini kaydetti.
"TAZMİNAT HAKKI SAKLI KALMAK KAYDIYLA..."
Kaynaklar, notada ayrıca tazminat hakkı saklı tutulmak kaydıyla söz konusu ihlallerin araştırılması, ihlalleri gerçekleştirenler hakkında adli, idari ve cezai yaptırımlar uygulanması ve sonucundan Türk Dışişleri Bakanlığına bilgi verilmesinin talep edildiğini ifade etti.
Bu hususların yanı sıra Hollanda'yı ziyaret eden tüm üst düzey Türk zevat ve resmi görevliler ile Hollanda'da görev yapan tüm diplomatik ve konsüler misyonların, misyon çalışanlarının, tüm misyon emlakı, taşınır ve taşınmaz malları ile araçlarının, ilgili uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan hakları, dokunulmazlık, ayrıcalık ve bağışıklıklarına bundan böyle saygı gösterileceğinin yazılı olarak teyit edilmesinin istendiğini belirten kaynaklar, şu ifadeleri kullandı:
İKİNCİ NOTA
"İkinci notada ise Hollanda güvenlik makamlarının geçtiğimiz hafta sonu yaşanan olaylarda barışçıl toplantı hakkını kullanan kişilere orantısız müdahalede bulunduğu, insanlık dışı ve aşağılayıcı yöntemler kullanarak Türk toplumu ile vatandaşlarımızı kötü muameleye maruz tuttuğu belirtilmiştir. Bu uygulamaların temel insan haklarının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlüklerin ve ilgili sözleşmelerde tanımlanan uluslararası sorumlulukların ağır ihlalini oluşturduğu vurgulanmıştır. Söz konusu müdahale neticesinde zarar gören vatandaşlarımızın durumu hakkında bilgi verilmesi talep edilmiştir.
Diğer yandan, yaşanan olaylar sırasında vatandaşlarımızın Rotterdam Başkonsolosluğumuza erişiminin engellenmiş olmasının, ilgili uluslararası anlaşmalara ve diplomatik teamüllere aykırı olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca bahse konu olayları takip etmekte olan basın mensuplarımızın haber alma ve haber yayma hürriyetlerinin yine orantısız güç kullanılarak engellendiğinin altı çizilmiştir.
Nihai tahlilde, Hollanda makamlarından, vatandaşlarımıza kötü muamelede bulunan, barışçıl toplantı hakkı ile basın özgürlüğünü göz ardı eden güvenlik yetkililerinin tespit edilerek cezai yaptırımlara tabi tutulmaları konusunda gerekli hukuki önlemleri alması talep edilmiştir."
TBMM Başkanı Kahraman: Hollanda'nın yaptığı silinemez bir lekedir
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Hollanda'nın, Türk bakanlara yönelik engelleme tavrına ilişkin, "Silinemez bir lekedir. Çok yanlış bir harekettir. Çarşamba seçimi var diye kalkıp istifade edecek, yazık. Hollanda, bizim kürdan cebimiz. 41 bin kilometrekare hatta biraz daha az, yani Konya'dan küçük. Kim oluyorsunuz siz? Gelişmemizi önleyemeyeceksiniz." dedi.
Kahraman, TBMM'de düzenlenen, AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın "Gazi Meclis'te O Gece" kitabının tanıtım töreninde, Hollanda'nın Türk bakanlara yönelik engelleme tavrına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Gelişmemizi önleyemeyeceksiniz?"
"Hollanda... Bir başbakanları var, Rutte mi yoksa Hitler mi? Yoksa Benito mu, Benito Mussolini... Yoksa Franco Rutte mi?" diye soran Kahraman, şunları kaydetti:
"Büyük ayıp. Silinemez bir lekedir. Çok yanlış bir harekettir. Çarşamba seçimi var diye kalkıp istifade edecek, yazık. Hollanda, bizim kürdan cebimiz. 41 bin kilometrekare hatta biraz daha az, yani Konya'dan küçük. Kim oluyorsunuz siz? Gelişmemizi önleyemeyeceksiniz? Şimdiye kadar niye engel koymuyordunuz, şimdi niye koyuyorsunuz? Zannediyorum, Avrupa'da yaşayan işçilerimiz milli şuur ve ruh içerisinde büyük bir iştirak ortaya koyacaklardır. Reyleri ister öyle ister böyle ama iştirakleri çok güçlü olmalı ve olacak. Ve biz milli ruhumuzu beraberliğimizi 15 Temmuz'daki, 7 Ağustos'taki gibi hep yaşayacağız."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Hollanda ile ilişkilerin tamamını askıya alın
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bakanımız gidiyor Hollanda'ya, içeri almıyorlar. Uçağı geri çeviriyorlar. Bu bizim onurumuza dokunuyor. Efendim 'En ağır şekilde bedelini ödeyecekler.' Nasıl ödeyecekler? 'Bekleyin, 16 Nisan’dan sonra.' Niye 16 Nisan'dan sonra? İktidar tamam, muhalefet destek veriyor, sonuna kadar destekliyoruz, niye o zaman gereğini yapmıyorsun? Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya. Almıyorlar." dedi.
Kılıçdaroğlu, Sincan'da muhtarlar buluşmasında yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğinin koalisyonları bitirmek için getirilmek istenen bir düzenleme olmadığını bildirdi.
Hollanda ve Almanya'da bakanların engellemelerine yönelik değerlendirmelerde bulunması istenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Lafla peynir gemisi yürümez. Bir şeyi yapacaksanız oturup yapacaksınız. Rahmetli Ecevit Kıbrıs'a çıkarken önceden açıkladı mı 'Ben Kıbrıs'a çıkacağım" diye. Hayır, ne zaman açıkladı? Bizim askerler Kıbrıs'a ayak bastığı gün dedi ki 'Biz Kıbrıs'tayız.' Bitti. Doğru mudur? Doğrudur. Bakanımız gidiyor Hollanda'ya, içeri almıyorlar. Uçağı geri çeviriyorlar. Bu bizim onurumuza dokunuyor. Efendim 'En ağır şekilde bedelini ödeyecekler.' Nasıl ödeyecekler? 'Bekleyin, 16 Nisan’dan sonra.' Niye 16 Nisan'dan sonra? İktidar tamam, muhalefet destek veriyor, sonuna kadar destekliyoruz, niye o zaman gereğini yapmıyorsun? Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya. Almıyorlar."
"Her türlü desteği vereceğiz"
Almanya'da da bakanın propaganda yapmasına izin verilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ne yapacaksınız? 'Almanya gününü görecek.' Nasıl görecek? İncirlik Üssü'nde Alman askeri var mı? Var. Çıkarıyor musun? Çıkarmıyorsun. Konuşuyorsun. Bu millet konuşmaktan bıktı, ne yapacaksan çık adam gibi yap, bu kadar açık. Biz de sana her türlü desteği vereceğiz." diye konuştu.
Yapılacakların 16 Nisan'dan sonra yapılacağının söylendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ben size söyleyeyim, 16 Nisan'dan sonra diyecekler ki 'Bunu yine FETÖ karıştırdı, böyle bir şey olmaz, kusura bakmayın. Gelin hep beraber tokalaşalım, bu işi idare edelim.' Göreceksiniz, buradan söylüyorum, 16 Nisan’dan sonra göreceksiniz. Bunlar Türkiye'nin itibarına gölge düşürüyor. Doğru değildir bu davranışlar." değerlendirmesinde bulundu.
AB Bakanı Çelik: Hollanda hükümeti suç işlemiştir
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Hollanda, Almanya ve AB ülkelerinde Türk bakanlara yönelik engellemeler ile yaşanan son gelişmeler ve AB'yle ilişkiler konularında televizyon, gazete ve ajansların Ankara temsilcilerine değerlendirmelerde bulundu.
Hollanda'nın Türk bakanlara ve toplanma haklarını kullanan barışçıl vatandaşlara yönelik uygulamalarıyla demokratik hakları askıya aldığını vurgulayan Çelik, "Bu, bir siyaset krizi, Viyana Sözleşmesi'nin ihlal edilmesi anlamında bir uluslararası hukuk krizi olduğu kadar Avrupa Birliği ve Hollanda açısından da bir değerler krizine işaret ediyor." diye konuştu.
"Tarafları itidale davet ediyoruz" şeklindeki açıklamalardan duyduğu rahatsızlığı dile getiren Çelik, "Burada açık ve net bir şekilde demokratik hakkını kullanmak isteyen bir tarafla demokratik hakları ihlal eden, şiddet kullanan, açık bir tabirle, insan hakları sözleşmesine riayet etmeyen ve neo-faşist uygulamalara imza atan bir taraf var. Dolayısıyla taraflara itidal tavsiye etmek doğru bir yaklaşım değil, adil bir yaklaşım değil." ifadesini kullandı.
"Bütün ülkeleri bu uygulamalara karşı göreve davet ediyoruz"
Türkiye'nin tarih boyunca bir Avrupa ülkesi olduğunu vurgulayan Çelik, "AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten, Avrupa Konseyi üyesi, NATO üyesi ve OECD üyesi olarak açık bir şekilde bütün ülkeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) tehdit eden bu uygulamalara karşı, bu söylemlere karşı göreve davet ediyoruz." dedi.
Çelik, aşırı sağcı dil kullanılmaması gerektiğini her fırsatta Avrupalı muhataplarına ilettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hollanda'daki seçim çerçevesinde aşırı sağcı ırkçı liderin oy almasını güya engellemek üzere yapılan bu uygulamalar, neticede onun iktidara gelmesine yol açıyor. Şu anda, hiç seçime gerek yok, o aşırı sağcı, ırkçı, göçmen düşmanı lider iktidara sayısal olarak gelse de gelmese de siyasal olarak gelmiştir. Dolayısıyla şimdiki Başbakan, kendi ülkesini, Hollanda'yı aşırı sağa teslim etmiştir. Avrupa Birliği değerlerine düşman bir yaklaşıma teslim etmiştir. Burada, bütün Avrupa'nın demokratlarına, Avrupa'nın ilericilerine ve özgürlükçülerine büyük görev düşüyor. Özellikle Hollanda'daki bu neo-faşist uygulama karşısında seslerini yükseltmelidirler. Bunu kınamalıdırlar ve buna karşı ortak bir mücadele oluşturmalıdırlar."
"Hollanda hükümeti suç işlemiştir"
Demokratik hakların kullanımının Hollanda tarafından engellendiğinin altını çizen Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti bakanlarına uçuş izni verilmemesi, kendi toprağımız olan konsolosluk toprağına girişimizin engellenmesi, maslahatgüzarımızın tutuklanması açık bir şekilde suçtur ve bu suç, Hollanda hükümeti tarafından, onun verdiği talimatlarla işlenmiştir." diye konuştu.
Türkiye ile AB'nin ortak değerleri olan demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarının, Hollanda'da ihlal edildiğini vurgulayan Bakan Çelik, birliğin değerlerinin korunması için etkili ve hassas politika yürütmesi gerektiğine dikkati çekti.
Çelik, "Eğer bu şekilde bu geçiştirilirse, buna göz yumulursa, o zaman Avrupa Birliği açısından herhangi bir şekilde bir siyasi birlik olmaktan bahsetmek mümkün olmaz. Avrupa Ekonomik Topluluğu ya da Çelik Kömür Birliği gibi bir birliğe dönüşmüş olur. Dünya açısından da cazibesini oluşturan temel değerler birliği olma vasfını bu çerçevede kaybeder." dedi.
Hollanda'nın skandal tavrına bazı STK temsilcilerinden lanet yağdı
Doğu Anadolu'daki bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri, Hollanda'nın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrına lanet yağdırdı.
AK Parti Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hollanda'nın bakanlar Çavuşoğlu ile Kaya'ya yönelik tavrını ve yaşanan olayları şiddetle kınadıklarını söyledi.
Bu olayların bazı Avrupa ülkelerinin gerçek yüzünü gösterdiğini vurgulayan Beyribey, "Demokrasiden, özgürlükten, insanların fikirlerini açık olarak beyan etmelerinden ve bu konuda kendilerinin çok ileride olduğundan bahsediyorlar. Zaman zaman Türkiye'yi bu konuda eleştirdiklerini biliyoruz. Şimdi gerçek yüzlerini ortaya koydular. Bence son olaylar bu bir hayra vesile olmuştur, bunların gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır. Bunların derdi ne özgürlüktür ne bağımsızlıktır ne insan haklarıdır ne fikir hürriyetidir. Bunlar Türkiye'deki sağduyulu vatandaşlarımıza 'bu özgürlükler sizde olmayacak biz ne dersek ne dayatırsak aynısını siz yapacaksınız' diyor" dedi.
Beyribey, Türkiye'nin bu tavrın altında kalmayacağını dile getirerek, "Türk milleti bu konuda gereken tepkiyi ortaya koyacak, onlara gereken dersi verecektir. Türk milleti bugün var yarın da var bundan sonra da olacak. İnşallah Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hükümet toplumun büyük çoğunluğunu arkasına alacak. Almanya ve Hollanda'nın Türk siyasetçilere yaptığı davranışları kınıyoruz." diye konuştu.
FETÖ, Hollanda'ya yardım ediyor
AK Parti Erzurum İl Başkanı Mehmet Emin Öz de Hollanda'nın tavrını şaşkınlıkla izleyip anlamaya çalıştıklarını dile getirdi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile Hollanda'nın iş birliği içinde olduğuna da değinen Öz, sözlerini şöyle sürdürdü.
"Bunların Afrika'daki ticaretlerine FETÖ cemaati çok büyük yardımlar sağlıyor, organizasyonlarına destek oluyor. Şu anda bizi gözden çıkardıklarına göre demek ki cemaatin onlara katkısı bizim devletten beklentilerinden daha fazla. O açıdan bu konu çok dikkate alınıp üzerinde durulmalı. Cemaatin bu tarafını da görmemezlikten gelmemeliyiz."
"Ülkemizi durduramayacaklar"
MHP Erzurum İl Başkanı Naim Karataş da MHP olarak Hollanda'daki olayları şiddetle kınadıklarını söyledi.
Türkiye'nin üzeride büyük oyunlar oynandığına işaret eden Karataş, "Hollanda'daki siyasetçilerin milliyetçi oyları almak için Türkiye'ye yönelik olumsuz bir tutum içerisine girdiklerini kaydediyoruz. Ülkemize karşı birleşen bu ülkeler aynı zamanda terör örgütlerine de en büyük desteği veriyorlar." dedi.
Karataş, ülke olarak 16 Nisan'da onlara gereken cevabın verileceğini vurgulayarak, şunları aktardı:
"16 Nisan'da yeni bir Türkiye gelecektir. Bu nedenle 2023 hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz. Ülkemizi durduramayacaklar. Parti olarak hem iktidarın hem de devletimizin yanındayız. Hollanda'daki bu ırkçı tutumu nefretle kınıyoruz. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli geç saatlerde basın açıklaması yaparak oradaki bütün teşkilatlarımıza bildiri yayımladı. 'Bakanlarımıza ve başkonsolosumuza her zaman sahip olun' dedi. Oradaki bütün ülkücü kardeşlerimiz, parti mensuplarımız meydanları doldurdular. Ellerinde Türk bayraklarıyla onlara sahip oldular. Tabi bu olumsuz bir şey. Bakan Kaya Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanıdır, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyor. Türk milleti Avrupa'nın oyunlarını görüyor."
"Foyaları ortaya çıktı"
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Erzincan İl Temsilcisi Nebi Gül ise Hollanda'nın tutumunu kınadıklarını kaydetti.
Avrupa ülkelerinin tavırlarının uluslararası diplomatik kurallara uymadığını ve çok sayıda Türk vatandaşının bulunduğu bu ülkelerin tutumunu anlayamadıklarını ifade eden Gül, “Bunların hepsine 16 Nisan'daki referandum gerekçe gösteriliyor. Kendi ülkemiz içerisinde demokrasimizi güçlendirmemiz adına referanduma gideceğiz. Buradan sonuç ne çıkarsa çıksın, başımızın üstünde yeri var. Biz demokrasiyi bu kadar içimize sindirmişken şimdiye kadar bize demokrasi dersi vermeye çalışanların bizdeki demokrasiyi içlerine sindirememelerini anlamak mümkün değil."
Gül, halk oylaması sonrası büyük ve güçlü bir Türkiye'nin ortaya çıkacağını anlatarak, "Büyük ve güçlü Türkiye ile ilgili rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Bugüne kadar bunu el altından gizli şekilde yapıyorlardı bugün açık açık yapıyor olmaları foyalarının ortaya çıktığını gösteriyor. Ülkemiz bu tür şeylere hiçbir şekilde pirim vermeyecektir. Her şeye rağmen milletimiz 16 Nisanda sandığa gidecek ve tercihini yapacak. Bugün 'hayır' kampanyasında birleşenler bu ülkenin büyük ve güçlü bir Türkiye olmasını istemiyor. Milletimizin bu nedenle desteğini 'evet'ten yana vereceğini düşünüyoruz." dedi.
"Hiçbir hukuka uymayan bu tavrı kınıyoruz"
Ağrı Kardeşlik ve Dayanışma Platformu (AKADAP) Genel Sekreteri Kerem Engin de bayan bakana uygulanan engellemenin, vatandaşlara uygulanan gayri insanı müdahalenin ve basına uygulanan sansürün Avrupa'nın insan haklarına, diplomatik teamüllere, basın ve fikir özgürlüğüne ne kadar saygılı olduğunu ve söz konusu kendileri olduklarında kendileri ile nasıl çelişkiye düştüklerini ortaya koyduğuna işaret etti.
Hollanda hükümetinin bakanların Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla yapacağı ziyaretleri engellemesinin hiçbir hukuk kuralı ile uyuşmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Her fırsatta ülkemize demokrasi ve basın özgürlüğü dersi veren Avrupa ülkeleri söz konusu kendileri olduğunda bütün insani kavramları yok sayabiliyor. Son zamanlarda Almanya ve Hollanda'nın ortaya koyduğu tavır bunun en iyi örneğidir. Önce bakanımız Çavuşoğlu'nun seyahat ettiği uçağın iniş izninin iptal edilmesi, akabinde bakanımız Kaya'nın kendi ülkesinin konsolosluğuna girişinin engellenmesi uluslararası hiçbir teamüle uymamaktadır. AKADAP olarak ülkemizin bu uygulamaya karşı gereken diplomatik tepkiyi vereceğine inanıyor, Hollanda'yı demokrasi, siyasi ve uluslararası hiçbir hukuka uymayan bu davranışına karşı kınıyoruz."
Şanlıurfa'daki 50 sivil toplum kuruluşundan tepki
Şanlıurfa'da 50 sivil toplum kuruluşu da Hollanda'nın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'ya yönelik skandal tavrına tepki gösterdi.
Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) İl Temsilciliğinde bir araya gelen, aralarında Şanlıurfa Şehit Aileleri Derneği, Şanlıurfa Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği, Şanlıurfa Lokantacılar Odası ve Şanlıurfa Veren El Derneğinin de bulunduğu 50 sivil toplum kuruluşu temsilcisi adına konuşan Memur-Sen İl Temsilcisi İbrahim Coşkun, Türkiye'nin iktidarıyla, muhalefetiyle kendi iradesini test edeceği halk oylamasına doğru yol almasının Avrupa'yı rahatsız ettiğini söyledi.
Özellikle Hollanda'nın bütün diplomatik kuralları alt üst ederek Türk bakanlara uyguladığı muameleyi kınadıklarını vurgulayan Coşkun, "Hollanda'da yaşananlara nereden bakarsanız bakın Batı'nın iki yüzlülüğü ile karşılaşırsınız. Popülizm Avrupa'yı baştan aşağıya kuşatmış görünüyor." dedi.
Hollanda'nın sömürgecilikle zenginleştiğini ifade eden Coşkun, Avrupa demokrasisinin refah üzerine kurulu olduğunu, zayıf düşünce de yabancı düşmanlığının ortaya çıktığını belirtti.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Bütün müttefikleri sakin olmaya çağırıyorum
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO karargahında 2016 yıllı faaliyet raporuna ilişkin düzenlediği basın toplantısında, Hollanda'nın diplomatik skandalına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'den Hollanda'ya iki ayrı nota
Gerilimin azaltılması ve ortamın sakinleştirilmesi adına birleştirici unsurlara yoğunlaşılmasının önemine dikkati çeken Stoltenberg, "Bütün müttefikleri karşılıklı saygı göstermeye, sakin olmaya ve ölçülü yaklaşım göstermeye çağırıyorum. Güçlü münazaralar demokrasilerimizin özündedir fakat karşılıklı saygı da öyle." diye konuştu.
Hollanda'dan diplomatik skandal
Hollanda hükümeti, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek amacıyla geçen hafta sonu yapacağı ziyaretleri engellemişti.
Rotterdam'da Başkonsolosluğuna geçmesine müsaade edilmeyen Kaya'nın önce korumaları gözaltına alınmıştı. Kaya'yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu. Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya'ya götürülmüştü.
Hollanda güvenlik güçleri, Kaya'ya destek vermek için gelen binlerce Türk vatandaşına polis köpekleri ve atlı polislerle sert şekilde müdahalede bulunmuştu.
Dışişleri Bakanlığı halen izinli olarak Türkiye dışında bulunan Hollanda Büyükelçisinin bir müddet görevine dönmemesini istemişti. Hollanda'nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğunun giriş ve çıkışları güvenlik gerekçesiyle kapatılmıştı.