Abdurrahman Dilipak
Ve süreç başladı..
Referandum tarihi belli oldu: 16 Nisan 2017. Beyaz EVET, Kahverengi Hayır!
Bana kalırsa, herkesin katılabilmesi için 15-16 Nisan zaten tatil. 17 Nisanda sayım var, ders yapılamıyor. Hatta Salı günü de genel temizlik, düzenleme, fiilen okullarda ders yapılamıyor. Çarşamba, Perşembe, Cuma’yı da tatil yaparsanız, zaten hafta sonu 23 Nisan, bu tatil vesilesi ile aslında herkes seçim bölgesine gider ve döner.. Özellikle öğrenciler ve nüfus kaydı başka yerlerde olanlar için bu konu önemli. Bu durum referanduma katılımı ciddi bir şekilde etkileyecektir.. Cuma’dan insanlar memleketine gider ve hemen dönmek zorunda olmadığı için de ulaşım-trafik sıkışıklığı yaşanmaz.. En azından Pazartesi-Salı tatil edilirse bu sorun sanki çözülür gibi.
Yurt içinde 55 milyon 336 bin 960 seçmen 164.000 sandıkta oy kullanacak.. Yurtdışında yaşayan 2 milyon 929 bin 389 seçmen var.. Onlar da 57 ülke, 119 temsilcilikte ve 32 gümrük kapısında oy kullanacak. Yurt dışında ve gümrüklerde oy kullanma işlemi 27 Mart-9 Nisan tarihleri arasında olacak. Seçim takvimi 16 Şubat’ta resmen başlayacak ve seçmen listeleri 18 Şubat’ta askıya çıkartılıp, 26 Şubat’ta askıdan indirilecek.
10 siyasi parti referandum sandık kuruluna üye verebilecek. Bunlar: Adalet ve Kalkınma Partisi, Anavatan Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Saadet Partisi, Vatan Partisi.
Bugünden itibaren kampanyalar başlayacak. Cumhurbaşkanı kendi kampanyasını yürütecek. AK Parti ve CHP, MHP kendi kampanyalarını. Meral Akşener de meydanlara iniyor. Diğer partiler de olsa sınırlı oranda kampanyalar düzenleyecekler.. FETÖ ve HDP de bu vesile ile meydanlara çıkmaya çalışacak..
Muhalefet, tabanını sandığa götürmeye çalışırken, AK Parti ve MHP, tabanına karşı da ayrı bir kampanya yürütecek.. Bir yandan “Erdoğan tek adam oluyor, diktatörlüğe oynuyor” derken, öte yandan “Erdoğan iyi de, ya bu yetkiler, Erdoğan sonrası kötü bir adamın eline geçerse” diye zihinleri bulandırmaya çalışacaklar..
Hani bir söz var, “dinime tan eden bari müselman olsa..” diye “tek adam”dan şikayet edenler tek adamcı değil mi? “Tek partici” değil mi bunlar. “Türkiye bölünür” diyenler, bölücü bir politika izleyen HDP ile birlikte hareket etmiyorlar mı? Ya hu bunlar “Cumhuriyetçi” yani “Çoğunlukçu” değil mi?
Bugünkü sistem, Kenan Evren’in, darbe sonrası kendisi için biçtiği bir güç değil mi? Bugünkü sistem “Sınırsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanlığı”. Daha ötesi yok. Adam “sınırlı ve sorumlu olmak” istiyor.. Yasama ile yürütme arasına mesafe konuyor ve koalisyon dönemi sona eriyor. Karar veren halk olacak. Güçlü bir iktidardan niye korkuyorsunuz. Parlamento denetimi daha reel ve etkin bir hal almıyor mu?
Erdoğan sonrası ne olacak!
Diyenlere gelince, kardeşim, eğer bu değişiklik yapılmasa, mevcut durumda biri gelecek olursa durum daha vahim değil mi? Adam sınırsız ve sorumsuz yetkili. Milletin de yapacak bir şeyi yok. Parlamento desteği varsa adam istediğini yapar. Darbe şartlarında oluşan bir mevzuat sizin için nasıl bir garanti olabilir..
“Erdoğan sonrası kötü biri gelirse!”. Evet halkın % 50’den fazlası öyle birini istiyorsa, zaten o irade başka türlü de olsa söz sahibi olacaktır. Korkunun da ecele faydası yok. Eğer buluyorsa % 50’yi, memleketi o yönetecek. Ne yani % 50’den az alacak ve siz yönetecekseniz, zaten bu azınlığın diktatörlüğü değil mi? Zaten biz bundan kurtulmak için bu değişikliği yapmıyor muyuz? O koalisyon dönemlerini ne çabuk unuttunuz.. Muhalefetin yalanlarına nasıl bu kadar çabuk kanıyor, inanıyorsunuz.
O zaman size bir başka teklifim var: CHP, HDP, BÇG, FETÖ’nün adamlarının dediğinin tersini yapın, doğruyu bulursunuz. HAYIR diyecekseniz, HAYIR deyin ama önce kime, kimlere HAYIR demeniz gerektiğine karar verin. Şimdi bir itirazı olan var mı? Erdoğan’a HAYIR diyenler, CHP’ye, HDP’ye FETÖ’ye EVET demiş olacaklar.
“Siz karar verin” diye mührü size veren eli iterseniz, sonra o mührü ele geçiren size etmediğini bırakmaz.. Hani derler ya “Mühür kimde ise Süleyman odur!”
Mutlaka sandığa gitmek gerek.. Bana kalırsa katılım % 75’i geçmeli, EVET oyları da % 60’ı. Bunun üstü yurt içindeki ve yurt dışındaki dosta düşmana önemli bir mesaj olacaktır.. Yoksa % 50.01 referandumun kabulü için yeter. Ama bu referandum, Anayasa değişikliğinin kabulünden çok daha farklı, fazla, önemli anlamlar ve mesajlar taşıyor. Bunun farkında olmak gerek. Onun için de sadece EVET demek yetmez, katılım ve sonuç için aktif taraf olmak, çalışmak gerek diye düşünüyorum..
Sonuç mu: Allah bilir. Tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak. Herkes layık olduğu gibi idare olunacak. Önemli olan üzerimize düşeni yapıyor muyuz?
Benim oyum, oyumun rengi, tarafım belli! Ben 15 Temmuz şehitlerinin aziz hatıralarını yüceltecek bir tercihte bulunacağım. Oyum 15 Temmuz şehitleri için. Çünkü oylanan aynı zamanda onların bu direnişi!
Selam ve dua ile..