Abdurrahman Dilipak
Ve savaş başladı..
Suriye’de DAEŞ’i Halep’ten çıkartmayı hedefleyen operasyon sürerken, Türkiye’ye 15 km uzaklıktaki, “Kıyamet Savaşı”nın başlangıç noktası olarak kabul edilen Dabık, DAEŞ’den kurtarıldı. Türkiye’nin desteklediği ÖSO ve Sultan Murat Tümeni’nin yeni hedefi Dabık’tan 8 km mesafedeki El Bab.. El Bab da Halep’e 35 km. mesafede..
Bağdadi, kıyamet savaşının bu savaş olmadığını açıklayarak daha önceki açıklamalarının aksine yeni bir yorum geliştirmişti. Ama Dabık’ın düşmesi ile DAEŞ’in kıyameti başladı gibi sanki.
ÖSO’nun Halep ve El Bab’tan sonraki hedefi DAEŞ’in merkezi olan Rakka olacak. Rakka yolu El Bab ve Menbiç’den geçiyor. Rakka’nın Türkiye’nin sınırına uzaklığı 250 km. Şu anda ÖSO, Rakka’ya 250 km mesafede..
Bölgede eş zamanlı bir başka operasyon daha var. Dün sabaha karşı Musul Operasyonu başladı.. Bu arada; bizim Genelkurmay Başkanımızın ABD’de olduğunu hatırlatalım. Harekat öncesi Lozan ve Londra’da tam bir mutabakat sağlanamadığını da.. Bütün bu olaylar olurken, İngiltere, Rusya ve Fransa’nın fazla sesinin çıkmadığını da not edelim..
Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması ile sorun çözülmüyor. DAEŞ gider MAEŞ gelir. Ya da bir otorite boşluğu oluşur, Türk, Kürt, Arap, Şii-Sünni, Hristiyan, sağcı, solcu, milliyetçi, liberal, selefi, sufi, Ezdi hepsi birbirine girecekse DAEŞ’in Musul’dan çıkartılmasının ne anlamı var.
DAEŞ oraya nasıl girdi? Oranın yakınında ABD üssü var. Niye seyirci kalındı. DAEŞ Musul’a girdi, Merkez Bankasının kasalarını boşalttı. Bir kolordunun silahlarına sahip oldu. Musul petrolünün üzerine oturdu. Bizim TIR şoförlerini kim, niçin ve nasıl kaçırdı? Musul konsolosluğumuzdaki rehine olayı nasıl gerçekleşti?
İzzeddin Duri kim ve nerede? Kesnizani tarikatı nereden çıktı, arkasında kim var? Bu hareket Irak’ın FETÖ’sü. Başında da Duri’nin olduğu söyleniyor. Sünni Arap aşiretlerinin bağlı olduğu bir Nakşi hareket dönüştürülerek gizli bir ordu oluşturuldu. Saddam’ın gizli Cumhuriyet ordusunun silahları bu hareket üzerinden daha sonra DAEŞ’e aktarıldı.
Duri, Saddam’ın Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı ve Baas Partisi’nin Genel Sekreteri idi ve Saddam’ın yakın kadrosundan ele geçmeyen tek adamı. Aynı zamanda sol ve milliyetçi, anti Şia bir hareket bu hareket.
Burada çok garip olan bir durum var. DAEŞ anti Şia olduğu kadar anti Sufi ama, Kesnizani olayında Sufi gelenekten gelen bir topluluk anti Sufi bir hareketle iç içe geçebiliyor. Paralel yapının PKK ile Hristiyan ve Yahudi topluluklarla iç içe geçmesi gibi.
Musul Operasyonu özellikle ABD ve İngiltere açısından Hristiyan unsurların güvenliği öncelikli bir konu olarak öne çıkmaktadır. ABD ve İngiltere; Şii-Sünni, Arap-Kürt ya da Araplar ve Kürtler arasındaki muhtemel bir çatışma konusunda aynı hassasiyeti göstermemektedir.
ABD ve İngiltere, Barzani’nin Ankara ile ilişkisinden rahatsız gözüküyor. Yine Barzani yönetimi, PKK-PYD, Talabani grupları ile de ihtilaflıdır. Bu da Irak Kürt Bölgesi Parlamentosu içinde sorunlara sebep olmaktadır. Süreç Barzani’nin geleceği ve aynı şekilde Irak Kürt yönetiminin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Musul’un statüsü ve geleceği, Irak’ın geleceği ile ilgili tartışmaların mihverinde yer alacaktır.
Öyle anlaşılıyor ki bundan sonra Zaho, Dohak, Telafer, Sincar, Şirgat, Kerkük, Mahmur, Ramadi, Hamam el Alil, Kayyare hava üssü, Süleymaniye Selahaddin, Anbar adını daha çok duyacağız. Bağdat ve Necef yolunda bu şehirler Musul çevresindeki stratejik noktalardır. Kerkük bir Türkmen bölgesidir ve Musul Türkiye’ye Kerkük’ten daha yakındır. Bu bölge Türkiye için özellikle PKK-PYD terörü vesilesi ile kendi öz güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Kaldı ki, Türkiye zaten “Ankara anlaşması” çerçevesinde Irak’ın garantörüdür.
Fırat Kalkanı Harekâtı 2. ayına girerken, ÖSO›nun terör örgütleri DAEŞ’ten ve Cerablus - Münbiç bölgesinde yaklaşık 1200 km’lik alan PYD / PKK unsurlarından arındırıldı.. Harekatın derinliği bugün için Cerablus, Azez - Mare tarafında 20 kilometreyi aştı.. Bu durum PYD / PKK’nın Suriye’nin Irak sınırından bir Kürt koridoru açma çabalarını, Hatay’ın karşısına uzanan hâkimiyet kurmasını zora sokuyor.
Gelinen noktada artık Fırat Kalkanı harekâtının bundan sonrası hedefi de yeniden şekillenecek. Söz konusu bundan sonra Fırat’ın doğusu değil, batısı da olacak.
Musul’da çatışmalar kontrolden çıkarsa Türkiye yeni büyük bir göç dalgası ile karşı karşıya kalacak. Eğer DAEŞ’ten kaçanlar kontrol dışı kalacak olursa Türkiye, AB ve ABD yeni bir terör dalgası ile karşı karşıya kalabilir.. Musul’dan çıkartılanlar Suriye’ye doğru geri çekilebilir. Bunlar muhtemelen Rakka’ya doğru geri çekilecekler. Rakka’da ciddi bir çatışma yaşanabilir..
DAEŞ Musul’dan geri çekilirken “benden sonrası kıyamet” diyerek baraj ve rafineriyi ateşe verebilir. Bu da ayrı bir felaket sebebi olacaktır..
Bugünden yarına bu iş bitmeyecek. Körfez, Suudi Arabistan, Yemen üzerinde burada yaşananların etkisi, yansıması olacak.
DAEŞ’i Irak ve Suriye’den çıkarttıktan sonra bir el bunları Mısır’a, Libya’ya, Yemen’e taşıyabilir.. Şii, Sünni / Sufi, Selefi çatışması çıkartılmak istenen herhangi bir ülkeye bu örgütü taşımak mümkün.. Yemen’de Şii Husi örgütü var. Irak ve Suriye’de de yeni Şii milis grupları oluştu. Zaten Lübnan’da Hizbullah, İran’da devrim muhafızları içinde bir sürü savaş hücreleri bulunuyor.. Bu yapının arkasındaki güçlerin bu örgüt hakkında verecekleri karar, Musul’un DAEŞ’ten arındırılması kadar önemli bir konu.
Buradaki tek tehlike DAEŞ değil, aynı zamanda ABD, İngiltere ve bunların desteklediği PKK-PYD milisleri, Şii milislerin varlığından kaynaklanmaktadır..
Gelişmelere bağlı olarak süreci yorumlamaya devam edeceğiz. Selam ve dua ile..