DÜNYA
Türkiye'nin yardım eli Arakan'da!..
-
AFAD ekibi Myanmar'ın Arakan bölgesinden gemiyle kaçan ve mürettebatın kendilerini terk etmesi sonucu denizde mahsur kalan yaklaşık 6 bin Arakanlı Müslüman mülteci için acil insani yardım ulaştırmak üzere bölgeye ulaştı.
ANKARA
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığının (AFAD), Türkiye'nin Myanmar'ın Arakan bölgesinden gemiyle kaçan ve mürettebatın kendilerini terk etmesi sonucu denizde mahsur kalan yaklaşık 6 bin Arakanlı Müslüman mülteci için acil insani yardım ulaştırmak üzere 3 kişilik bir AFAD heyetinin bugün bölgeye ulaştığını bildirdi.
AFAD'dan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin Myanmar'ın Arakan bölgesinden gemiyle kaçan ve mürettebatın kendilerini terk etmesi sonucu denizde mahsur kalan yaklaşık 6 bin Arakanlı Müslüman mülteci için yürüttüğü çalışmalara aralıksız devam ettiği vurgulandı.
Açıklamada, Endonezya, Malezya ve Tayland'ın mültecilerin bir bölümünü mahsur kaldıkları gemilerden tahliye ederek kamplara yerleştirdiği belirtildi.
Mültecilere acil insani yardım ihtiyacının doğduğu ifade edilen açıklamada, tahliye edilen Arakanlı Müslümanlar'a acil insani yardım ulaştırmak üzere 3 kişilik bir AFAD heyetinin bugün bölgeye ulaştığı bildirildi.
Arakanlı Müslümanların kamp esareti
Bangladeş'teki mülteci kamplarında son derece güç koşullar ve kısıtlamalar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan Arakanlı Müslümanlar (Rohingya), hareket özgürlüğü ve eğitim hakkına kavuşabilecekleri, iş bulabilecekleri ülkelere gitmek umuduyla sonu belirsiz yolculuklara çıkıyor.
Güney Asya'daki göçmen trajedisiyle bir kez daha dünya gündemine gelen Rohingyalar, vatandaş olarak görülmedikleri Myanmar'daki zulüm ve ayrımcılıktan kaçıp sığındıkları Bangladeş'te de ağır kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor.
Bangladeş'te kamplarda yaşayan, bazıları bu kamplarda doğup büyüyen Rohingyalıların en büyük hayali, bu kampların dışındaki yaşamı görmek, hareket özgürlüğüne sahip olmak ve eğitim, sağlık gibi temel insani haklarını elde etmek.
Myanmar sınırı yakınlarındaki mülteci kampında kalan Rohingyalardan 28 yaşındaki Zahid Hüseyin, AA muhabirine, yaşadıkları kampta 250 bin kişi bulunduğunu ve kamp dışına çıkmalarına izin verilmediğini söyledi.
Bangladeş'e 5 yaşındayken ailesiyle geldiğini belirten Hüseyin, hareket özgürlüğünün olmasını, istediği yere gidebilmeyi arzu ettiğini kaydetti.
Diğer Rohingyaların okuma yazma öğrenmesine yardımcı olan Hüseyin, polisin geçmişte sırf okuma yazma öğrettiği için kendisini cezalandırdığını söyledi.
Hüseyin, insan kaçakçılarının Rohingyalar ve Bangladeşlileri Malezya'da iş vaadiyle kandırdığını ve ilk başta kişi başı sadece 5 bin Bangladeş takası (yaklaşık 64 dolar) istediklerini vurguladı. Hüseyin, kendisinin de bu tür bir yolculuğa çıkma girişiminde bulunduğunu, ancak daha sonra çocuklara öğretmenlik yapmak için kampta kaldığını belirtti.
Myanmar'ın doğusundaki Arakan eyaletinden gelen mültecilerle çalışan bir yardım görevlisi, adının açıklanmaması şartıyla AA muhabirine, "Rohingyaların Bangladeş'te karşılaştığı en önemli sorunlardan biri, keyfi tutuklamalar. Cezaevlerine gönderilen bu insanlara avukat da verilmiyor" dedi.
Yardım görevlisi, "2010 yılında 59 Rohingya, çalıştıkları limana girer girmez gözaltına alındı. Polise hemen her gün aynı bölgede çalışan bu insanların neden gözaltına alındığını sordum. Bangladeş'e yasa dışı yollardan girdikleri için cezaevine gönderildiklerini öğrendim" diye konuştu.
Kısıtlamalar, Bangladeş'te de devam ediyor
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Bangladeş'teki kamplarda yaşayan 32 bin kişiye kimlik kartı verdi. Ancak Rohingyaların haklarını savunmaya çalışan ve bölgede eczanesi bulunan Zafor Alam Dipu, bu kartların polis kontrol noktalarında genellikle kabul edilmediğini vurguladı.
Dipu, "Bu insanlar, Bangladeş'te de farklı bir baskıyla karşı karşıya kalıyor. Myanmar'daki gibi değil tabii. Ancak gençler burada da okula gidemiyor, Bangladeşli gençlerle bir araya gelemiyor" dedi.
Bangladeş'teki Rohingya gençlerinin en çok eğitim hakkından mahrum edilmelerine üzüldüğüne dikkati çeken Dipu, "Bangladeş, kayıtlı mültecilerin 13 yaşına kadar okula gitmesine izin veriyordu. 2014'ten önce yaş sınırı 11'di. Ancak birçok okul, Rohingyalı çocukları kabul etmiyor. Kayıtlı olmayan mülteciler için okula gitmek imkansız" diye konuştu.
Bangladeş hükümetinin Rohingyalara son derece katı kısıtlamalar uyguladığını vurgulayan Dipu, "Çocuklara okuma yazma öğretmeye çalıştığım için dokuz kez gözaltına alındım. Bu çocuklar BMMYK tarafından verilen kimlik kartları taşımalarına rağmen okullara alınmıyor" dedi.
Kayıp hayatlar
Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden ve "devletsiz" sayılan Rohingyaların yıllardır devam eden dramı, ancak 2012'de Arakan (Rakhine) eyaletinde Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalarla dünya gündemine gelmişti.
Myanmar'ın yaklaşık 60 milyonluk nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan Budistlerin düzenlediği saldırılarda 280 kişi yaşamını yitirmişti. Yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verildiği çatışmalar yüzünden 125 bin Rohingyalı bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Budistlerin düzenlediği saldırılarda yaralanan Rohingyalara sağlık hizmeti sunan Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü çalışanları, geçen yıl ülkeden sınır dışı edilmişti.
İnsan Hakları İzleme örgütü, Mayıs 2013'te yayımladığı 153 sayfalık raporda, Myanmarlı yetkilileri, Arakan eyaletinde Rohingyalara karşı etnik temizlik yapmakla suçlamıştı.
Birleşmiş Milletler tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak nitelendirilen ve ülkenin batısındaki Arakaneyaletinde derme çatma kamplarda yaşayan Rohingyalar, yıllar süren askeri cunta yönetiminin ardından 2011'de iktidara gelen Tein Sein hükümetinin başlattığı reform sürecinden hiçbir şekilde yararlanamamıştı. Rohingyalar, sadece kendileri için uygulanan yasal, ekonomik ve toplumsal kısıtlamalara maruz kalıyor. Resmen evlenmelerine olanak tanınmayan Rohingya çiftlerine sadece 2 çocuk için izin veriliyor. Doğan çocuklar için ise doğum belgesi düzenlenmiyor. Son 2 yılda binlerce Rohingyanın, zulümden ve ayrımcılıktan kaçmak için Myanmar'ı terk ettiği sanılıyor.
Göçmenler arasında Bangladeşliler de var
Diğer yandan Bengal Körfezi ve Andaman Denizi arasında terkedilen teknelerdeki binlerce göçmen arasında çok sayıda Bangladeşli de bulunuyor.
Bangladeşli göçmenler, Arakanlı Müslümanların aksine zulümden kaçmak için değil, ekonomik sorunlar nedeniyle ülkelerini terk ediyor.
Merkezi Bangladeş'in başkenti Dakka'da bulunan Mülteci ve Göçmen Hareketleri Araştırma Birimi, Kasım 2014'te yayımladığı raporunda göçmenlerin özellikle Bangladeş'in son derece yoksul kuzey ve batı bölgelerinden kaçtığını belirtmişti.
Bangladeş'in turizm merkezlerinden Cox’s Bazar, "insan kaçakçılarının kalesi" olarak biliniyor.
Cox's Bazar'da restoran işleten 32 yaşındaki Muhammed Tayab, "İnsan kaçakçıları, kimi zaman benim restoranıma da geliyor. Restoranda çalışanlarla konuşup başka ülkelere gitmeleri için kandırıyorlar. Ne kadar kazandıklarını soruyorlar. Hiçbir ücret almadan Malezya'ya götürüp iş bulma vaadinde bulunuyorlar. Onların ağına düşen en az 20 kişi tanıyorum" dedi.
Tayab, "Elimden gelse insan kaçakçılarını durdururdum. Ancak siyasi bağlantıları olduğu için çok güçlüler" diye konuştu.
Güney Asya'daki göçmen trajedisindeki göçmenlerin büyük bir kısmını Bangladeşliler ve Myanmar'dan kaçan Arakanlı Müslümanlar oluşturuyor. Bangladeşliler, ülkelerindeki yoksulluktan kaçmak ve Endonezya ya da Malezya'da iş bulmak amacıyla denize açılırken, Rohingyalar, kendilerini vatandaş olarak kabul etmeyen, hiçbir hak tanımayan Myanmar'dan uzaklaşmaya çalışıyor.