Abdurrahman Dilipak
Trump, NATO Genel Sekreteri vd..
NATO Genel sekreteri Hıristiyanların, Müslümanlar için bir Hıristiyan ülkeye karşı savaşmak istemeyeceğini söyledi..
ABD başkanlık seçiminin popüler adayı Trump, Müslümanların ABD’ye girişinin engellenmesini istedi.. Öfkeleri o kadar büyük ki, öfkeleri akıllarını zail edince, maskelerini de sıyırıyorlar. Zaten Sisi’den sonra maskeleri düştü. Gerçek niyetleri deşifre oldu. Önce Nobel barış ödülü verdikleri Baradey’i Sisi’ye danışman yaptılar, adam utancında ülkesini terk etti, akıllanmadılar, bu defa da İngiliz eski Başbakanı Tony Blair’i Sisi’ye danışman yaptılar, o da bu rezilliğe daha fazla dayanamadı bıraktı bu işi.. Sisi’yi ülkesine davet edenler de aynı talihsizliğin zebunu oldular.
PEGİDA gibi sivil oluşumlardan söz etmiyoruz. Ya da faşist örgütlerin sözcüleri değil bunlar..
Bu arada bir fırsatını bulup, https://youtu.be/q0c4wYoPum4 daki videoyu bir izleyin. Şaka gibi. Hollanda’da bir grub, sokaktan geçen Hollandalılara Kur’an-ı Kerim diye İncil’den bölümler okuyup bu konuda görüşlerini soruyor. Tepkiler felaket. Sonra gerçek açıklandığında verdikleri tepkiler de ilginç. Bunlar sadece İslam’ı değil, İncil’i de bilmiyorlar. Bilmediklerini de bilmiyorlar..
Ya bir de bugünkü Tevrat’ta yazılanlar ne olacak.. Müslümanların gözünde çöp aramadan önce kendi gözlerindeki merteği çıkarmaları gerek..
Bakın, bunların içinde Sultanahmed’i bombalamaktan söz eden manyaklar var. Rus faşist lider Jirnovski’yi hatırlayın. Aslında bütün faşistler birbirine benzer. Hani o Rus faşist, “İstanbul boğazına atom bombası atalım” demişti. Bizim basında bunlarla dalga geçilmişti. Jirnovski aslında Putin’in adamı olmasın. Deliliğe vurup, niyetlerini söyleyen biri yani.. Bu iş o kadar kolay değil ama, adamlar fırsat bulursa her şeyi yapabilirler. Şu anda Arap denizleri, dünyanın çeşitli yerlerinde ve İran yakınlarında Rusya’nın soğuk savaş döneminden kalma 12 adet nükleer denizaltısı var. Sağda solda nükleer santralleri, başlıkları var. Avrupa ülkelerinde, ABD’de, Çin’de, daha bilmediğimiz birçok ülkede nükleer silah var. Aslında atom bombasına gerek yok. Radyo izotoplarla da kitle imha silahları geliştirmek mümkün. Bu gerilim süreci sanırım nükleer rekabeti daha da artıracak.
Şu ülkede, bu ülkede atom bombası var diye endişelenmeye gerek yok. İsrail’de var, dünya barışı için tehdit olarak o yeter..
Hani Rusya’nın’da bir 11 Eylül’ü vardı. Şu İkiz Kulelerin vurulmasını ve ABD’nin Irak’a girmesini hatırlatan bir girişimi olmuştu Rusya’nın. Çeçenistan’a girmek için Moskova’yı bombalatıp, yüzlerce kişi öldürdüğü ortaya çıkan Putin İsrail’den daha tehlikeli olabilir mi?.
Kadirov da, Rusya’nın Gülen’i mi, ne dersiniz. Putin’in, felsefi, entelektüel bir derinliği yok, ahlakilik, hukukilik gibi bir derdi de. Kaba saba bir adam. Belli bir ideolojisi de yok, pragmatik, rasyonel biri de değil. Daha doğrusu bir norma bağlı biri değil.
İçinde yaşadığımız süreç giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Yükselen faşizm dünya için gerçek bir tehlike oluşturuyor..
Faşizm başbelası bir ideoloji, diğer ideolojiler de militanlaşabilir, ama bir yerde başkaları ile birlikte belli bir ilke çerçevesinde ortak bir paydada buluşabilir. Ama faşistler, diğer faşistlerle de uzlaşamaz.. Irki üstünlük iddiaları, ideolojik beraberliklerinin üstündedir.. Bunun için Yahudiler ve Naziler arasındaki çatışma güzel bir örnek. Aslında ilk faşist, ırkçı Şeytan. Günümüzdeki en ırkçı hareket de, kendi ırkını kutsayan Siyonizmdir.
Faşistler kendi başlarına kalınca da, egosantirik bir düşünce ile kabile, boy, aileye kadar inerek kendi içlerinde saf ırk arayışına yönelirler. Irkçılık bir intihar ideolojisidir aslında. Irkçılık aynı zamanda bulaşıcı bir hastalıktır. Kendi karşıtını kendi üretir.
Bakın bu gerçek bugün ortaya çıkmıyor. Mesela Luther’e göre, Türkler Şeytanın soyundandır. Yani onların gözünde biz Deccal’in karşılığı olan Antichirist’iz. Onlara göre bizdeki Yecüc Mecüc’ün karşılığı olan Gog Magog bizim soyumuzdur.
Haçlı zihniyeti bunların çoğunun şuuraltında uykudadır. Görünen o ki, tamamı olmasa da, içlerinde birçoğu ateisti de, laiki, liberali de büyük ölçüde aslında bu hastalıkla malüldür.
Bu yeni gelen dalga, Selman Rüştilere benzemiyor. Ya da mizah dergilerindeki kutsalımızı alaya almaya da benzemiyor bu iş. Sanki belli merkezlerin üzerinde çalıştıkları bir savaş stratejisi gibi geliyor bana bu oynanan oyun.
Her zamankinden daha dikkatli olmalıyız. Öfke kontrolü şart. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olacak.. Saf olsak da, “uysal koyun” olmadığımızı da gösterebilmeliyiz. Zalimleri asla alkışlamamalıyız, haksızlıklar karşısında susanlardan olmamalıyız.
Bakarsınız bizi öldürmeye gelenler bizde dirilirler.. Taif’e giden Allah’ın elçisi gibi olmalıyız. Dikkatli, dürüst ve cesur.. Elbette bir yüzümüze vurana ötekini çevirmeyeceğiz, ama Hakk’a çağıran sesimiz ve barışa uzanan bir elimiz daima açık olacak..
Selâm ve dua ile..