Abdurrahman Dilipak
Şüphe: İslâm için eşit haklar
Bugünlerde Almanya, Hollanda ve Belçika’da olacağım inşallah.. İnternetten bakarken gördüm. İsviçre’de bir gazete internet ortamında okurları arasında anket yapıyor: “İsviçre’de İslam resmi din olarak tanınsın mı?” Google tercümesine göre anket sorusu şöyle: “İslam ulusal bir kilise olarak kabul edilmeli midir.”
Batıda “Din” yok, “Religio” var. “Mabed” de yok aslında “Kilise” var.. İbadet ayrı bir şey, kilise ritüel var, seremoni var, ayin filan yapılır.. İşin içine “Google tercümesi” girince, yazı başlığı da, Google’den iktibas. Anketin manşeti böyle: Şüphe, İslam için eşit haklar!
Batı, kendi inancı, tarihi ve gerçekleri ile yüzleşmek zorunda. Aleme nizam verme iddiasında bulunanların önce aynada kendilerine bakmaları gerek..
Anketi yapan İsviçre’nin Aargun şehrinin şehir gazetesi, www.aargauerzeitung.ch isimli internet sitesinde Aargauer Kilisesi konseyi başkanının bir açıklaması var. Aargauer Kiliseler konseyi başkanı diyor ki, “Konseyimiz İsviçre’de İslam dininin resmen tanınmasını savunur.” Kilise böyle diyor ama, seküler olduğunu söyleyen muhafazakar politikacı Batı Savunması Hareketi (CVP) Başkanı Gerhard Pfister, kıraldan fazla kıralcı kışkırtıcı bir üslubla demiş ki, “İsviçre Hristiyan bir ülkedir. Herkes bunu böyle bilsin. İsviçre’de yaşayan herkes Hristiyan değerlerine saygılı ve tabi olmalıdır.”
Aargauer Kiliseler Konseyi Başkanı Cedric Wermuth da cevap vermiş: “İslam da İsviçre’nin bir gerçeğidir. Hristiyan kiliseleri olarak biz bunu böyle kabul ediyoruz. Üniversitelerde de bu konu öğretilmelidir.”
Anketin sonucunu öğrenmek istiyorsanız, “İslam ulusal bir kilise olarak kabul edilmelidir” (!) diyenlerin oranı, Evet %78.8, hayır 21.2. Anket devam ediyor..
Gazetenin bir yazarı da “Temel sorun Müslümanlar değil İslam” diye yazmış.
Batılıların kafası karışık.
Kafası karışık olan sadece batılılar değil. Aha bu da Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrencilere ders veren Profesör Bedra Zeynep Sayın Balıkçıoğlu. Öğrencilere ders anlatırken millete, devlete, Cumhurbaşkanına, herkese hakaret ediyor. En akıllısı kendi ya.. Bir defa “Kutsal batı” nasıl eleştirilebilir ki! “Haddini bileceksin” değil mi?
Prof. Hanım şöyle diyor: “Bak Batı’ya meydan okuyorum, o ‘One minute’ ile başladı, meydan okumayla birlikte başladı bütün Batı’ya meydan okuyor! Bak şimdi vizeyi de kaldıracak, Avrupa topluluğuna girerken. Putin’e meydan okuyor, ona meydan okuyor, buna meydan okuyor, herkese meydan okuyor zaten..”
Tabii, ‘Hayır’ diyen bir Türkiye olmaz. Adama haddini bildirirler. Öyle ‘Rabia’ymış, ‘Dünya 5’ten büyükmüş’, ‘One minute” imiş, olmaz. “Akıllı, uslu” olacaksın, değil mi efendim.. Haddine mi senin batıya kafa tutmak.. Hem de “batılılaşmak”, “çağdaşlaşmak”, “Muasırlaşmak” için sen 200 yıldır uğraş, uğraş, bir “Kasımpaşalı” gelsin, bir çuval inciri berbat etsin. Ah Atatürk Ah!
Bu milletin okumuş kızlarını “ikna odaları”na soktular yine ikna edemediler. Darbe, sıkıyönetim, DGM de kâr etmedi. Bu Türklerin “Kanı bozuk”(!). Öyle demeye getiriyor hanımefendi. “Ben de maalesef Türk’üm”diye başlıyor söze. “Çağdaş okumuş, asri hanım”.. “Kimsenin kalbi kırılmasın, kimseye hakaret etmek için bunu söylemiyorum ama, yani zaten nobran, kaba ve ‘ben yaptım oldu’ anlayışında olan bir davranış geleneğinin içinde yaşıyoruz” diyor.
Sahi bu kadın hangi milletten.. Ya da dinden, sormuyorum, sadece merak ettim. Herhalde oyunu ya HDP’ye, ya da CHP’ye vermiştir.. Erdoğan’a kin kustuğuna, Türklükle başı dertte olduğuna göre başka ihtimal kalmıyor.. Erdoğan’a kafayı taktığına ve bu sözleri söylediğine göre öfkesi aklını zail etmiş olmalı. Paralelci ya da ulusalcı olabilir mi? Ama Çağdaş Yaşam Derneği ya da Atatürkçü Düşünce Derneği’ne daha çok yakışır..
Sahi Bilgi Üniversitesi bu iletişim dehası hanımefendiyi bulmak için çok mu aradı..
Gezi’de bunun gibiler çoktu. Bu da zaten bir Gezi’ci, yani Çapulcu..
Cumhurbaşkanına hakarette sınır tanımıyor. Ona da, ona oy verenlere de demediğini bırakmıyor. Ve AK Parti’nin gerçek oy oranının %80 olduğunu söylüyor.. “En iyisini o yapıyor, en güzel nobranlığı, en güzel kabalığı, en güzel ‘ben yaptım olduyu’ işin aslına bakarsanız o yapıyor. Dolayısıyla özdeşleşme imkanı sunuyor, sokaktaki aşağılık kompleksi çeken ile... Çünkü ne çekmek zorunda Batılı ağabeyi karşısında, aşağılık kompleksi.” Bir kıskançlık histerisi gibi bir durum olabilir mi? Niye “ben” ya da “bizimkiler” değil de, İmam Hatip kökenli, Kasımpaşalı ya da Rizeli, “Bizimkiler” değil. “Beyaz Türkler”, Avrupa’da okuyan “Bizim iyi çocuklar” nerede diye sormadığı kalıyor..
Ne diyelim, “Kıskanma ne olur, çalış senin de olur”. Yine kızacak ama, olsun. “Kamyon kasasından bir iktibas”la cevaplayalım.. Sözünü ettiği “Aşağılık kompleksi” iktidar yoksunluğundan kaynaklanan kendileri ile ilgili bir bir sorun olmasın sakın..
Bu bilim hanımı devam ediyor: “Bütün o % 50, ben % 50’nin % 80olduğunu düşünüyorum maalesef, bütün o % 50’de ne yapıyor? Aslına bakarsanız Tayyip Erdoğan olmak istiyor, onun karşı çıkışıyla karşı çıkmak istiyor. Çünkü orada bir karşı çıkış var diye düşünüyor, dolayısıyla ne istiyor, onun gibi olmak ve ona benzemek istiyor. Şimdi Tayyip gibi olmak ona benzemek demek, hırsız olmak, yolsuz olmak, haydut olmak vs.demek aynı zamanda öyle değil mi? Bütün bu değerler, yolsuzluk, hırsızlık aslına bakarsanız normalize olmuş oluyor.”
Bu hanımın dokunulmazlığı yoktu değil mi? Bu hanıma feda dokunacaklar sanırım. Şecaat arz edeyim derken ne haltlar etmiş. Neyse dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra içeride yalnızlık çekmeyecektir. Dertleşecek çok sayıda arkadaş bulacaktır.. Birbirleri ile “iletişir” dururlar artık
Hani hep dışarıya bakıyoruz da, biraz da içeriye bakalım dedim. Selâm ve dua ile.