Abdurrahman Dilipak
Suçlu ayağa kalk!
Daha dün Avrupa Parlamentosu’nda Salih Müslim’i alkışlayanlara sormak gerek, mutlu musunuz?.. Yediğiniz halttan memnun musunuz?..
Salih, PKK’nın bir kolunun başındaki adam.. Silah verdiğiniz, mermi verdiğiniz, tetikçiniz yani.. İstanbul’da katliam yapan teröristlerle aynı merkezden yönetiliyorlar.. Hedefleri de, yöntemleri de aynı.. Sizi tanıdık artık, eğer size hizmet ediyorlarsa, teröre terör, teröriste terörist demiyorsunuz, diyemiyorsunuz.. Bir kere daha suçüstü oldunuz..
Avrupa’dan gelen kınama mesajları HDP’ninkine ne kadar benziyor..
Müslim’i davet eden, parlamentoda onu alkışlayanları tanımak istiyoruz. Gelsinler konuşalım. Gidelim tartışalım. Hangi akla hizmet ediyor bu adamlar..
Besledikleri kargalar, gün gelecek kendi gözlerine saldıracaklar.. Yardım ettikleri zalimlerin tutuşturduğu ateş, gün gelecek kendilerini de yakacak..
Dün yazmıştım: Saldırgan da belli, hedef de.. Hedefte Türkiye var. Biz varız. Saldırgan değil, yani kukla değil, kuklacı önemli. Onu tanıyoruz artık.. Aynı ihanet çetesi tetikçilerinden birine veriyor bu görevi.. FETÖ’yü, Fehriye Erdal’ı koruyanlar, kaçak FETÖ’cüleri, PKK’lıları himaye eden kimse, bu saldırının arkasında onlar var.. Darbeye “darbe”, darbeciye “darbeci” diyemeyenler onlar! Savaşların, darbelerin ve terörün arkasında da aynı kirli el var!
Bu ülkede ne zaman işler yoluna girmeye başlasa bir el düğmeye basıyor. Taşları toprağa bağlayıp, köpekleri sokağa salıyorlar. İçeriden saldıranlar, dışarıdakilerin işbirlikçisi, köpeği.. Bu işin içi-dışı yok.. Medyası, mafyası, sermayesi, siyasetçisi, bürokratı, STK’sı, finans kuruluşu, borsa spekülatörü, döviz manipülatörü hepsi aynı merkezden yönetiliyor.
“Kırmızı fularlı kız” manşeti atanlarla, döviz manipülatörleri aynı oyunun oyuncuları. Birinin sağcı, ötekisinin solcu gözükmesi bu gerçeği değiştirmiyor. Bunları aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor.. Bunlar dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarını çatışma sebebi sayıyorlar..
Bunların tepe isimlerinin sağcısı sağcı, solcusu solcu değil.. O sıfat sadece rolleri.. Ama bu kadar geri zekâlıyı nasıl buluyorlar diye şaşırıyor insan. Bu kadar kukla çok fazla.. İnsanlar bunlara nasıl kanıyor ve kafalarını bunlara nasıl kiraya veriyorlarsa..
Bakın din diye insanları kandıranlar da aynı çevrelere hizmet ediyorlar, ırk diye kandıranlar da. Ya da demokrasi, devrim diye kandıranlar da..
Fehriye Erdal, Fetullah Gülen, Bağdadi veya Salih Müslim arasında hizmet ettikleri yapı itibarı ile hiçbir fark yok.. Birbiri ile savaşan gruplar bile perde gerisinde iç içe geçmiş olabiliyor.. Dün aynı silahla sağ ve sol kahvehanelere kurşun yağdırıldığını biliyoruz.. Kalkancı olayını hatırlayın, dün “şeyh” diye takdim edilen adam bugün Captagon’dan içeride yatıyor.
Vehhabilerin arkasında kim vardı.. İran’ın Yemen’e, Irak’a, Suriye’ye girişine kim göz yumdu.. İran’a uyguladıkları ambargoyu niçin kaldırdılar.. DAEŞ’e, Şii milislere perde arkasında destek verenler ya da Şii-Sünni çatışması için, Şii-Vehhabi çatışması çıkartmak için yangına körükle gidenler kimler.. Sufilik adına Şia’yı ve Selefi topluluğu tekfir edenler kimler? Sufi’leri müşriklikle suçlayan Vehhabiliği destekleyenlerle Selefileri tekfir edenlerin arkasında aynı çevreler var..
Dün Sovyetçi-Çinci ya da Arnavutluk, Yugoslavya arasında fitne çıkartıp birbirine kırdıranlar da bu fitne ve fesat merkezi değil mi idi. Bu işin adını da bulmuşlardı. “Buna “Kontrollü bunalım stratejisi” diyorlardı.. Dün kendileri için tehdit gördükleri toplulukları birbirine kırdırıyorlardı.. Bugün de aynı şeyi yapıyorlar aslında.
Bu işin sağı, solu; Alevisi, Sünnisi; Kürdü, Türkü; Irkçısı, Marksisti, Liberali, muhafazakârı, demokratı, cumhuriyetçisi yok.. Her çevrede varlar.. PEGİDA da onlara hizmet ediyor, Demokratlar da.. Ilımlı İslam da onların projesi İslamifobia da.. Bütün mesele kim onların ameline hizmet ediyor, o noktada şekilleniyor bu işler..
Kıbrıs, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Keşmir bu çerçevede üretilen sorunlar.. Karabağ da öyle. Musul da.. Çözümsüz bırakılan bütün sorunlar, her kriz bunlara hizmet ediyor.. Balkanlar’daki sorunların çoğu, Afrika’daki anlaşmazlıklar, Asya’daki sorunlar, Myanmar, Filipinler hep bu uluslararası fitne-fesat, nifak merkezinin projesi..
Bu krizler üretiliyor, bunu görelim. Birileri sürekli olarak bu ateşe odun atıyor..
Terör ardından döviz.. Terör ardından birkaç dakika sonra BBC yayında, ama bir gün sonra ses yok. Londra’da yaşayan bir gazeteci bu konuyu Twitter hesabından şöyle duyurdu: Nedense bu sabah BBC’de sabah haberlerinde İstanbul katliamı üzerine haber duymadım. Acaba PKK tarafından yapıldığı için mi?”. Terörü sözde kınıyorlar ama şu Twitter’de anlatılanlara ne demeli?
“Bizleri duyan bilen, gören, hüküm sahibi bir Allah var” bilesiniz.. Bilesiniz, “zulm ile abad olunmaz”. O acı döner sizi de bulur, o tutuşturduğunuz ateş, döner sizi de yakar. “Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur” bilesiniz..
Bundan sonra ne olacak derseniz, bizim savaş hukukumuz belli.. Terör, bozgunculuk, zulüm ehline karşı da tavrımız belli. Bireysel bir kan davası olsa derdik ki, kısas’a girer.. Zalimlere karşı mücadelemizde zalimlere karşı şiddetli, mazlumlara merhametliyizdir.. Savaş derseniz, o zaman eman dilemekten başka kurtuluşunuz yok, bilesiniz. Ulaşılan her yerde sizinle hesaplaşılır, bilesiniz. Ve tabi bir de din günü var.. Cehennem ateşi dünyanın ateşinden daha yakıcıdır, bilesiniz ey zalimler..
Allahım! Bizim ellerimizle zalimleri cezalandır ve mazlumlara yardım et. Selam ve dua ile..