Abdurrahman Dilipak
Srebrenitsa ya da..
21 yıl olmuş.. O gün biz meydanlardaydık.. O gün de Bosna halkının atanmamış ve seçilmemiş sözcüsü idim.
BM’NİN VE NATO ÜLKELERİNİN GÖZETİMİNDE VAHŞİ BİR CİNAYET İŞLENDİ. Hollandalı ve Fransız askerler koruyucusu oldukları Müslüman sivilleri Sırp katillere teslim etti ve bir katliam yaşandı.
O gün bu katliam, bu soykırım suçuna ortak olanlar, bugün kalkıp, 1914 yılında yaşanan bir trajedinin faturasını bize çıkartmaya çalışıyorlar.
Srebrenitsa Soykırımı 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşında Sırp Ordusu’nun Srebrenitsa’ya karşı giriştiği Krivaya ‘95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995’te yaşanan 10.000’e yakın Boşnak’ın Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine verilen addır. Katliamda kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlandı.. Bosna Sırp ordusunun dışında katliama “Akrepler” olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştı. BM Srebrenitsa’yı “güvenli bölge” ilan etmiş olmasına rağmen 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığına rağmen bu vahşet gerçekleşmişti. Sonra da kalktılar, bütün günahı UCM’de bir iki psikopat, günah keçisine yıkıp hem kendi vicdanlarını tatmin etmek hem de dünya kamuoyunu aldatmak istiyorlar.. Srebrenitsa katliamı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa’daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından önemlidir.
Katliamı gerçekleştiren dünkü Sovyet askerleri idi. Katliama destek verenler ise NATO ülkesi askerleri.. Batılı ülkelerin burnunun dibinde gerçekleşti bu vahşet..
Aynı yıllarda bir de Ruanda Soykırımı yaşandı. Bunlar için demokrasi, insan hakları, hukuk devleti hepsi birer makyaj malzemesi. Çıkarları sözkonusu olduğunda hepsini unutuyorlar.. Biz bunları Kızılderililerin yokedildiği günlerden, Afrikalıların köleleştirildiği, sarı ırkın sömürüldüğü günlerden biliriz. 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş bunların eseri. Şimdi Tony Blair kalkmış günah çıkarıyor, bade harabül Basra!. Afganistan’da da yaşananlar, Suriye’de yaşananlar, Filistin’de yaşananlar hepsi aynı kanlı senaryonun parçaları..
Bunların çıkarları sözkonusu olduğunda darbeye darbe, darbeciye darbeci bile diyemiyorlar.. Aslın size Sisi darbesi..
Koskoca BM, NATO, ufacık Suriye’de bile nasıl acziyet içinde, görülüyordu.Eğer böyle ise BM ve NATO nasıl dünya barışını koruyacaklar. Dün ortaya çıkan bir terör örgütü ile bile baş edemiyor bunlar.. Daha da beteri, batılı ülkelerin işgaline kapı aralayan Truva atına döndü..
Tekrar Ruanda’ya dönecek olursak, 1994 yılında yaklaşık 3 ay içinde yaklaşık 1 milyon kişi Tutsi - Hutu çatışmasında hayatını kaybetti.. Katliam, batılıların kışkırttığı Tutsi destekli isyancı Ruanda Vatansever Cephesi lideri Paul Kegame’ye bağlı güçlerce, Hutu ağırlıklı hükümetin düşürülmesi ile son bulduğunda 2 milyon insan yaralanmış ve sakat kalmıştı. 3 milyon insan ise ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı.. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüzbinlerce Hutu, komşu Zaire’ye (Kongo Cumhuriyeti’ne) sığındı. Fransa, soykırımı gerçekleştiren Hutu hükümetinin o dönem içerisinde en yakın dostu ve destekçisi olması sebebiyle Ruanda Soykırımı›ndan en fazla sorumlu tutulan ülkelerin başında geliyor.. 1 milyon ölü, 2 milyon sakat, 3 milyon göç. Oysa Ruanda’nın nüfusu sadece 7,5 milyondu.
BM’nin İsrail’le ilgili aldığı kararların akıbetini biliyorsunuz. Güvenlik Konseyindeki 5’li çetenin vetosu ile her şey kilitlenebiliyor. Dünya 5’ten büyüktür mesajı bu açıdan büyük önem taşıyor.
Batı dün Bosna’da oynadığı oyunu bugün Suriye’de oynamaya çalışıyor.. Suriye’de krizi daha da derinleştirip sonra da gelip bölgeye yerleşmek istiyorlar..
Batı uygarlığı insanlık tarihinin, Hz. Nuh tufanından sonra en büyük ikinci felakettir.. Sadece insanları mahvetmediler, havayı, suyu, toprağı, ahlakı kirlettiler. Ve geldikleri noktada aile dağıldı, uyuşturucu ve alkol, fuhuş, psikolojik bunalım, intihar, sağlıksız bir nesil batı ile birlikte tüm insanlığı tehdit ediyor. Terör ve savaş tehdidi büyük ölçüde insanlığı tehdit ediyor..
2. Dünya savaşında faşizm çöktü, 1990’ların başında komünizm çöktü. Bugün yaşadığımız kriz kapitalizmin krizidir. Siyonizm ise kapitalizmin derin nefsini oluşturmaktadır sanki..
İnsanlık, tarihin kavşak noktalarından birinde bulunuyor. Ve bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız..
Hiç kimse dünyada olup-biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir..
Selâm ve dua ile..