Abdurrahman Dilipak
Savaş yaklaşıyor mu?
“İstersen sulh-u salah, hazır ol cenge” demiş atalarımız.
23 Aralık tarihli bir haber: ABD’li generalden askerlerine uyarı: Savaş yaklaşıyor. Norveç’te konuşlandırılmış ABD deniz piyadelerinin komutanı General Robert Neller, bölgede ‘büyük kavganın’ başlayabileceği konusunda askerlerini uyardı. military.com’un haberine göre Neller, bölgedeki Amerikan varlığının genişleyebileceği tahmininde bulunarak askerlerine yerlerinin değişebileceğini bildirdi. Askerlerine seslenen general, “Umarım yanılırım ama savaş yaklaşıyor. Buradaki varlığımız sayesinde sizler enformasyon ve politik mücadeleye katılıyorsunuz” dedi.Yakın zamanda dikkatlerin Pasifik ve Rusya’ya odaklanacağını dile getiren Neller, “Burada 300 deniz piyademiz var. Bu sayıyı bir gecede 3 bine çıkarabiliriz” dedi.
Aynı gün ABD Dışişleri Bakanlığından bir açıklama daha geldi: Ukrayna ordusuna “savunma amaçlı geliştirilmiş savunma kapasiteleri” temin edilmesine karar verildiğini açıkladı. Aynı Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre; 47 milyon dolarlık satış, 210 adet anti-tank füzesi ve 35 füze fırlatma rampasını kapsıyor.
ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi geçtiğimiz hafta açıklandı. Rusya ve Çin’in ‘ABD değerlerine meydan okuyan rakipler’ olarak gösterildiği belgede Türkiye’ye ne ‘müttefik’ ne de ‘rakip’ olarak yer verildi. Suudi Arabistan ve Mısır’ın ‘dost-müttefik’ olarak kodlandığı belgede Türkiye’nin dost ülkeler listesinde adı yok!? Daha birkaç ay önce Ortadoğu’daki asker sayısını 40.000 olarak deklare eden Pentagon, bu rakamı kısa sürede 65.000’e çıkardı. Sahi bu ne anlama geliyor! Hemen söyleyeyim, bu kadar asker DAEŞ’e karşı ise çok fazla, bize karşı ise çok az! Bölgedeki PKK / PYD ve Hristiyan milislerle birlikte bu rakam 100.000 olarak da telaffuz ediliyor.
Şu habere dikkat: “Türkiye toprakları içerisinde bulunan Amerikan askeri sayısı 3 ayda 2 kat artarak 4 bine yükseldi. Türkiye’nin üssünün bulunduğu Katar’da ise bu rakam son 3 ayda 3 binden 7 bine çıkarıldı. Türkiye ve Katar dışında Bahreyn, Kuveyt ve Suriye’de de asker sayısını artıran Pentagon, adeta bir savaş hazırlığı yaptığını gözler önüne serdi. Türk sınırlarını ‘NATO’ maskesiyle batıdan da kuşatmaya girişen Washington, Soğuk Savaş’tan buyana en büyük sevkiyatını Türkiye’nin yakın çevresine yaptı.”
Haberin devamı şöyle: “2017 yılı başında Polonya’ya giren 3 bin 500 kadar ABD askeri, ağır teçhizat ve tanklarla burada konuşlandı. Polonya’daki birliklerin diğer NATO ortakları olan Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan ve Macaristan’da dönüşümlü olarak görevlendirileceği bildirilirken, kısa bir süre sonra da ABD tank taburundan 600 asker, eski Sovyet Cumhuriyetleri olan Baltık ülkelerine (Litvanya, Estonya, Letonya) kaydırıldı. ABD, bu süreçte Baltık ülkelerine kaydırılan askeri gücünden ayrı olarak, Almanya’daki 450 askerin yanısıra 750 askeri de Romanya, Bulgaristan ve Macaristan’a gönderdi. Bulgaristan’da Türkiye sınırlarına yakın 4 noktada üs kuran ABD, Sofya ile hava üsleri anlaşmasını da 10 yıl uzattı. Pentagon merkezli bu hamleler, ‘Türkiye’yi kuşatan’ bir haritayı ortaya koydu. Macaristan, Bosna Hersek, Libya, Mısır, Suudi Arabistan üzerinden Basra Körfezi’ne kadar olan hat boyunca bir yay çizen ‘ABD hattı’, her ne kadar Rusya’ya karşı yapıldığı iddia edilse de, temelde, aynı zamanda Türkiye ve İran’ı hedefliyor. Bulgaristan’daki askerlerini Türkiye sınırına kadar kaydıran ABD’ye karşı yeni stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiği belirtiliyor. Güvenlik kaynakları, kuşatma planını şöyle yorumluyor: Amerika’nın 2016 yılından bu yana yaptığı askeri konuşlanmalarına baktığımızda Türkiye ve İran’ı kuşattığı gözleniyor. Bu hamleler Rusya’ya karşı olarak dillendirilse de hiç öyle görünmüyor. ABD’nin Bulgaristan ve Romanya’da kurduğu üs ve tesisler ile burada bulunduracağı askerlerin ‘uluslararası terörizmin önlenmesi fikrine’ hizmet edeceğini düşünmek saflık olur. Üstelik bir NATO gücünün NATO üyesi diğer bir ülkenin sınırlarına bu kadar dayanmış olması akıl ve mantık dışı.”
Bakın, bu plan yeni değil. Dünya derin devleti, FETÖ’nün yüzüne gözüne bulaştırdığı bir işi, bu defa, bir takım malum muhalefet partileri, muhalif kanatta yer alan medya, sermaye ve STK’lar, eş zamanlı olarak DAEŞ, PKK/PYD gibi terör örgütleri üzerinden başlatıp doğrudan ve fiilen bölgeye müdahale etmek için hazırlık yapıyorlar. HDP’li bir milletvekili açıkça söyledi: “Afrin’e girerseniz bu yeni bir 15 Temmuz ayaklanmasına sebep olur” diye. FETÖ’cüler de nokta suikastların ardından harekete geçecek unsurların açtığı kapıdan, kendi küllerinden yeniden dirilerek geçmeye hazırlanıyorlar.
Bakın, FETÖ ve PKK kol kola. Sadece CHP ve İyi Parti değil. 15 temmuzda PKK ve PYD de teyakkuzdaydı. İHA tarafından tespit edilen esrarengiz kargoya el konuldu. Fotoğraflar soruşturma dosyasına girdi. Mahkemeye sunulan İHA görüntüsünde, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece Kuzey Irak’a havadan mühimmat ve silah kargosu atıldığını belgeledi. Milliyeti resmen belirlenmesi de malum şüpheli ülkeye ait İHA’nın, Şırnak’taki Karaçalı-Düğün sınır hattına 2.5-3 km uzaklıktaki Kiri T bölgesine sandıklar içinde silah ve mühimmat indirdiği İHA ve karakollar tarafından belirlendi.
Yani eğer FETÖ 15 Temmuz’da başarılı olsaydı, PKK Doğu ve Güneydoğu bölgesine silahlı birliklerini yönlendirip bu bölgede özerklik ilan edeceklerdi.
Beştepe bir yandan ülke dışından gelen tehditlerle uğraşıyor, bir yandan terörle, bir yandan siyasi emelleri ve şahsi çıkarlarını müstevlilerin çıkarları ile tevhid eden içerideki muhalefet odakları ile başetmeye çalışırken, bir yandan meclis, hükümet, parti, belediye, özerk kurumlar ve bürokrasi içindeki işbirlikçi hainler, ahlaksızlar ve “AKP”liler ile mücadele etmek zorunda kalıyor.
Bu konunun farklı bir boyutu daha var, yarın da onu yazalım. Papa Francesco’nun “Deccal geldi” mesajı, Armageddon’a, korkulan “Kıyamet savaşı”na mı işaret ediyor?
Selam ve dua ile..