Abdurrahman Dilipak
Sabrın sonu selamet olacak
Öfke ile kalkan zararla oturur. Aşk ve öfke aklı zail eder.. FETÖ’cüler aşklarını kontrol edemediler, bizimkiler öfkelerini kontrol etmeliler.. Bir topluluğa olan öfkemizin bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerek.
FETÖ’cüler bir yandan bu işi sulandırmaya, öte yandan halkı kışkırtmaya çalışıyor. Sürekli dedikodu yayıyorlar..
Bunu önlemenin en emin yolu, hem süreci sabote eden ve hem de bu konuda toplumu kışkırtmaya çalışan, yalan haber yayınlardır.
Sürecin sağlıklı işletilmesi açısından bu işin önündeki en önemli tehdit, bir takım siyasilerin, hatırlı kişilerin eş-dost, akrabaları kurtarmak için araya girmeleridir..
Kibriti gözümüze çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybetmek mümkün. Bir örgütü öne çıkartınca, o örgütten boşalan yeri işgal etmek için fırsat kollayan paralelin paraleli yapılara da dikkat etmek gerek. Yani bu süreçte boşalan kadrolara sıçramak isteyen fırsatçılara fırsat vermemek gerek..
Görevden alınan, göreve gelmek isteyenlerin, namazı-niyazından önce, bir yerden geliyor olması ya da bir yerlere yakınlığından önce ehliyet ve liyakatine bakmak gerek.. Güvenilirlik açısından referans adresleri önemli olabilir, ama önce ehliyet ve liyakat, bazen cahiller ve ahmaklar hainlerden daha tehlikeli olabilir.. “Cahil dost, akıllı düşmandan daha tehlikelidir” diye boşuna dememişler.. Zaten, değil mi ki, “Allah cahil ve zalimlere yardım etmez” Allah’ın yardım etmediklerinden kim yardım umud edebilir.
Muhteris adamlara dikkat. Yaltaklananlara dikkat. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen adamlara dikkat. Araya çok fazla aracı koyanlara da, o aracılara da dikkat..
Endişeye gerek yok. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allahımız var. La Galibe illallah! Eğer onun rızasının peşindeyseniz korku yok. Mahzun olmayacaksınız.
Bu vesile ile Edebali’nin Osman Gazi’ye öğütlerini paylaşmak istiyorum sizinle: “Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!.. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”
Siyasilerin bu süreçte her zamankinden daha sabırlı olmaları gerek.
Kişiler eğer kendi haklarındaki bu senaryolar basına sızmaya başlamışsa ve buna zamanında açık ve net tepkiler vermemişlerse, o zaman bazı şeyler şüyuu vukuundan beter hale gelebilir..
Herkes akraba ve/veya iş çevresi ile ilgili yakın çevresine dikkat etmeli. Aylar öncesinden kurulan ilişkiler, diyaloglar aslında geliyorum diyen bir şeyin ilk habercisi olabilir.
Benden söylemesi. Fitne zamanıdır. Sabır.. Fasıklar bize bir haber getirdiklerinde hemen inanmamamız gerek. Bunu da unutmayalım..
Selam ve dua ile..