Abdurrahman Dilipak
Rubin ya da!
Sibel Edmons ne diyordu: Saldıracaklar! Hem de “Topyekûn”! Var güçleriyle diyordu. Erdoğan kötü örnek(!) olmuştu.. Kime “One minute” diyorsun sen? Kime parmak sallıyorsun!, “Dünya 5’ten büyüktür” ne demek..
Eski FBI çalışan Sibel Edmonds, 16 Nisan’da yapılacak referanduma yönelik açıklama yaptığı videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planı yapıldığını iddia etti.
FETÖ’cü şizofren, 16 Nisan’dan önce işlerin tersine döneceğini ve hesap soracaklarını bağırıyordu mahkeme salonunda.. Aslında, ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar. Bu da bir gerçek.. Bunlar “biyonik robot”, “Mankurt”, “sistematik geri zekalı”!
FBI eski çevirmeni Sibel Edmonds, internet ortamında katıldığı bir söyleşide, açık açık “15 Temmuz darbe girişiminin, CIA-Gülen işbirliğiyle hazırlanmış bir darbe provası olduğunu” söyledi.
Kim bu Sibel Deniz Edmonds? Eski bir Federal Soruşturma Bürosu (FBI) çevirmeni ve Ulusal Güvenlik Muhbirleri Birliğinin (NSWBC) kurucusudur. Edmonds Mart 2002’de FBI’nın Washington ofisinden uzaklaştırıldı ve o da zaman zaman internet üzerinden bildiklerini açıklamaya başladı.
O, İran Azerisi bir baba ve Türk bir annenin kızıdır. Edmonds 1988’de ABD’ye öğrenci olarak gitti. George Washington Üniversitesi’nde psikoloji ve ceza hukuku öğrenimi gördü. George Mason Üniversitesi’nde kamu politikası ve uluslararası ticaret alanlarında yüksek lisans yaptı. Daha önce İran ve Türkiye’de bulundu.. İyi derecede Türkçe, Farsça, İngilizce ve Azerice bilmektedir.
15 Temmuz darbe girişimini önceden yazan FETÖ yanlısı Türkiye düşmanı Amerikalı Neocon yazarMichael Rubin’in Twitter hesabından yaptığı son paylaşım tartışma meydana getirdi. Eski Pentagon yetkilisi Rubin’in paylaştığı Tweet’inde “1. Reza Zarrab 2. Mehmet Hakan Atilla 3. Bilal Erdoğan” ifadelerini kullanarak adeta hedef gösterdi. Rubin’in ismini saydığı 3 kişiden Reza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla’nın ABD’de tutuklanmaları, akıllara ‘Bilal Erdoğan’a yönelik bir hamle mi geliyor?’ sorusunu getirdi. Ne ilgisi var diyebilirsiniz ama, onların bir bildiği var demek ki..
Rubin, Edmonds’un tam tersi bir kişilik olan; “Şeytanla dans” eden adam. Michael Rubin 46 yaşlarında biri. Pentegon için çalışan bir Neocon. Kadrosu “Amerikan Girişim Enstitüsü”nde. Ayrıca Amerikan Donanması Askeri Akademisinde öğretmen ve ABD’de yayınlanan “Middle East Quarterly” dergisinde editör.” Şeytanla Dans: Yanlış Rejimlere karşı Gölgede Kalanların Dirilişine İlişkin Tehlikeler. Hatemi’nin İran’daki Radikal Vahşi Saldırgan Politikaları gibi kitapları var. Aslında biyoloji eğitimi aldı ama 1999’da tarih dalında Yale Üniversitesinden “Modern İran’ın İnşaası” tezi ile yüksek lisans yaptı. “1858-1909: Haberleşme, Telgraf ve Toplum” adlı doktora tezi çalışması ile Yale Üniversitesi tarafından ödüllendirildi.. 1999-2000 yılları arasında sivil düşünce kuruluşu olan “Washington Institute for Near East Policy”de çalıştı.
Yale’de ve İsrail’de Kudüs İbrani Üniversitesinde ders verdi. 2000 ve 2001 yıllarında “Çekiç Güç” uygulaması sırasında Irak Kürdistan Özerk Bölgesinde Süleymaniye, Selahaddin ve Dohuk Üniversitelerinde hocalık yaptı. 2002 ile 2004 yılları arasında Amerikan Savunma Bakanlığında İran ve Irak konusunda danışmanlık yaptı. Bağdat’ın düşmesinden sonra, 2003 ve 2004 yıllarında Irak’taki Koalisyon İşgal Yönetiminde görev aldı. Yani aynı zamanda işgalci, o dönemdeki komploların içinde yer alan, bölgedeki PKK’nın yapılanmasında etkin bir rol oynadı. Bunlar hakkında internette çok daha fazla bilgi var.
Çekiç Güç’e Amerikalılar “Huzuru Temin Harekatı” diyorlar. (Operation Provide Comfort). Güya Körfez Savaşı’ndan sonra, Kuzey Irak’taki Kürtleri Saddam Hüseyin’in saldırılarından koruyacaklardı. ABD öncülüğünde savaşa katılan diğer müttefik ülkelerin de dahil olduğu ve Türkiye üzerinden gerçekleştirilen askeri harekata Çekiç Güç diyoruz. Eşref Bitlis’in öldürülmesi de aslında bu çerçevede düşünülmesi gereken bir konu.. Bu harekatı uygulayan hava birliğinin adı olan “Poised Hammer” (Kalkık Horoz) yanlış bir biçimde “Çekiç Güç” adıyla tanındı. 1997-2003 yılları arasında bu harekatın devamı olan Kuzeyden Keşif Harekatı’nı (Operation Northern Watch) uygulayan Birleşik Görev Gücü’nün (Combined Task Force) yerine kullanılmıştır.
Bu adam bu kirli ilişkilerin içinde yer alan karanlık bir tip. Bugün de FETÖ’cülük yapıyor ve koyu bir AK Parti-Erdoğan karşıtı.. Referandum süreci ile ilgili de Hayır kampanyasına destek vermek üzere sosyal mediadan Türkçe mesajlar göndermeye devam ediyor. Rubin’in, Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, The New Republic, National Review ve The Weekly Standard adlı gazete ve mecmualarda Türkiye, Irak, İran’la ilgili yazıları yayınlanıyor. Tabii ne yazdığı malum! FETÖ’cüler de onun mesajlarını paylaşıyorlar. Tabii ona göre Müslüman Kardeşler terörist. FETÖ cici. Gülen ne diyorsa Rubin onu tekrarlıyor, Rubin ne derse Gülen onu tekrarlıyor. Ya da sanki düet yapıyorlar. Yolsuzluk, diktatör aynı jargon. “Tayyip, Alevileri tutuklamak için referandum sonucunu mu bekliyorsun?”. “Tayyip, yargının bağımsız olduğu bir ülkede, lobicilere para dökerek kanundan kaçamazsın. İstersen Flynn’e sor” diyor.
Mesela; “Tayyip, Beyaz Saray sana çok gülüyor. Türk yetkililerin Beyaz Saray’a kabulü ile Sisi’nin karşılanışını bir karşılaştır” diyor. Mesaj açık, mesele anlaşılmıştır. Erdoğan’ın “Sisi” olmasını istiyorlar. Gülen de onun tetikçiliğini yapıyor, taşeronluğunu yapıyor..
Peki Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, ya da bizim “suskunlar korosu” ne yapıyor, bu olaylar karşısında.. Cevabını siz bulun.
Herkes kendi senaryosunu oynuyor, peki siz ne diyorsunuz. Asıl önemli olan bu. Sonuçta herkesin bir planı var varolmasına da, sonuçta “hüküm Allah’ındır”. Görelim Mevlam neyler!
Selâm ve dua ile.