Abdurrahman Dilipak
Referandumda sona doğru
15 Temmuz’u hatırlayın, çağrılmayı bekleyenlerden değil, çağıranlardan olun..
16 Nisan’da oylanan 15 Temmuz’dur.. 16 Nisan’da oylanan aynı zamanda 12 Eylül’dür. Bu Anayasa değişikliğine “Hayır” demek, 12 Eylül’e “Evet” demektir. Oylanan Türkiye’nin geleceğidir.. Herkes safını belli etsin. Neyin oylandığını anlamak istiyorsanız, bu oylamada kimin nerede durduğuna bakın, yerinizi ona göre belirleyin.. PKK nerede duruyor bu referandumda, FETÖ nerede duruyor. Merkel nerede duruyor, Wilders nerede duruyor, Der Spiegel, Bild, Stern, Axel Springer nerede duruyor ve bunlar kime karşı?
Mart’ın sonuna yaklaştık. Son 10 gün bile değil. Nisan’ın 2. haftasında referandum var. Fazla bir zaman kalmadı..
Bakın, referandumun geçmesi bütün sorunları çözmüyor. %50 artı bir tek oy bu değişiklik geçer. Ama eğer %55’in altında bir oy alırsanız Geziciler, FETÖ ve PKK toparlanıp yeniden saldırır, başa döneriz.. Ötekilerin cür’et ve cesareti artar. %55-60 tartışmalı bir sonuç olur. Rahat vermezler. En az %60’ın üzerine çıkmalısınız ki, iktidarın eli güçlensin. Yoksa CHP’ye, Kılıçdaroğlu’na mecbur kalırsınız.. FETÖ’nün ve PKK’nın eylemleri artar, sesleri yükselir, uluslararası sistem bizi boğmak için elinden geleni arkasına koymaz. Yatırımlar yavaşlar, dolar fırlar.. Gelecek günler geçen günleri aratır.. Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz. Son pişmanlık fayda vermez..
Seçmenlerin katılımı da önemli. Herkesin sandığa gitmesi için çalışmalıyız.. Ve sandık hakimiyeti de önemli. Sonuçlar belli olana kadar kimse tarassut kulesinden ayrılmamalı. Yoksa sandıkta kazandığınızı masada kaybedersiniz..
Aslında bu iş sandıkta, daha doğrusu referandumla da bitmeyecek. Uzun soluklu bir yarışa, bir mücadeleye hazır olmamız gerekiyor..
Sosyalistler şimdiden 1 Mayıs’a hazırlanıyor. Eğer onlar referandum sonuçlarından moral bularak çıkarlarsa, çok beklemenize gerek yok nisan sonunda başlarlar..
BM Genel Kurulu 21 Mart’ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etti. PKK nisanı da beklemeyecekti ama operasyonlar dolayısı ile fırsat bulamadı. Bir de iklim şartları onların işini kolaylaştırmadı, zorlaştırdı. Ama durmayacaklar..
Aslında referandum öncesi için de birtakım planları da yok değil, ama tuzaklarını Allah boşa çıkarıyor.. Yoksa hem FETÖ, hem PKK ve hem de PYD köşeye sıkıştı. PKK Kandil’den, PYD Membiç’ten çıkamıyor. Gülen ABD’den deport edilme korkusu ile uykusuz geceler geçiriyor. Trump FETÖ hakkındaki kararı için 16 Nisan’ı bekliyor. Trump şunun da farkına vardı, Gülen’i destekleyenler kendine de karşılar.. Trump da Erdoğan’dan daha güvende değil.
Evet, bu referandumda oylanan 15 Temmuz’la birlikte FETÖ’nün geleceğidir..
16 Nisan bu anlamda sadece Türkiye’nin iç politikası ile ilgili değil, Irak’la, Suriye ile ilgili bir konu.. Rusya ile ilişkiler, AB ile ilişkiler, hatta NATO’nun Türkiye’deki üsleri, BOP ile ilgili, onların geleceği ile ilgili konu. Erdoğan’ı düşürürler, ANAP’ı dağıttıkları gibi AK Parti’yi de dağıtırlarsa görünen köyün hikayesini anlatacak olursak, olacak olan budur!
Kılavuzunuz Kılıçdaroğlu ve Baykal olacaksa o zaman bunun sonucuna katlanmanız gerekecek.
Onun için bu işi, parti, dernek, vakıf meselesi olarak görmeyelim ve birilerinden bir davet de beklemeyelim. Hatta o birileri gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olsa bile..
Bakın referandum geçince Erdoğan partili Cumhurbaşkanı olacak. Bu yalnız adamı orada da yalnız bırakmayın. AK Parti’de kongre olacak, bu süreçte AK Partililerin seferberlik ilan etmesi, partiyi FETÖ’cülerin, menfaat şebekelerinin, cahil, korkak, tembel na-ehil, kafaları kirada, partiyi ele geçirmek isteyen klik mensubu insanların elinden kurtarmaları gerek. Daha sonra sıra siyasilere gelecek..
Sahi, bir kısım AK Parti kurucuları, o anlı-şanlı eski bakanlar, yıllarca yüksek görevlerde bulunan zevat, işadamları nerelerdeler.. Ne iş yaparlar, ne düşünürler. Bunları tanıyın, not edin. İş zamanı ortadan kaybolanların, yarın iktidar nimetlerini paylaşmak için sıraya girmelerine fırsat vermeyin..
Rusya’ya, Asya’ya sex ve kumar için özel uçak kiralayıp giden işadamlarının partinizi, vakıf ve derneklerinizi ele geçirmelerine fırsat vermeyin. Bunların siyasilerle menfaat şebekeleri kurmalarına izin vermeyin.. Bu uzun soluklu bir hassasiyet gerektiren bir iştir. 3 günde olacak iş değil. Şeytan boş durmayacak, hatta uşakları ile birlikte fazla mesai yapacaktır..
Tabii, ben Allah’ın bizi nasıl imtihan edeceğini bilmiyorum. Sonuçta layık olduğumuz gibi idare olunacağız ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Eğer gidişat kötü ise o zaman şöyle diyelim; içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım.
Biz görevimizi yapıyorsak, gerisine kafanızı takmayın. Bakarsınız “Hak, şerleri hayreylemiş”. Ama bazan bakarsınız Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle artırarak ve eksilterek imtihan ediyor. Bu da mümkün. Yine şu da mümkün: Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Burada temel soru şu: Şimdi, bugün, ben burada ne yapmalıyım? Temel gerçek şu: İmtihan oluyoruz..
Siz üzerinize düşeni yapmışsanız, sonuçtan size ne! Siz üzerinize düşeni yapmamışsanız, sonuçtan size ne! Sonuç şimdiden belli: Tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. Zalimler için yaşasın cehennem ve inananlara müjdele: Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
Selâm ve dua ile.