Abdurrahman Dilipak
Referanduma doğru, her şey yolunda..
Her şey, umduğumdan daha iyi gidiyor.
Bu arada Kılıçdaroğlu’na kampanyada gösterdiği katkı için AK Partililerin teşekkür etmesi gerek.. Kılıçdaroğlu ne kadar çok konuşur ve AK Parti’yi eleştirir, fotoğraf verir, ekrana çıkarsa o kadar iyi..
Bu arada Gürsel Tekin, Referandum sonucu olarak “Hayır” oylarını %63 olarak tahmin ediyor.. 17 Nisan’da göreceğiz.. Bakalım o zaman bu müthiş ön görüsü ile basit gerçek arasındaki uçurumu görünce ne diyecek! “Referandum’a hile karıştırıldı” diyebilir.. Belki de onun hazırlığını yapıyordur.
Bu sonuca göre, herhalde CHP bunun 50’sini alıyor olsa gerek, %7sini HDP’ye verelim. Akşener de %4 alsın, %2’si de diğerleri.. Anlayacağınız CHP %50 ile tek başına iktidar olacak demektir. Bu durumda, referandum sonrası CHP erken seçim isteyecektir.
“İktidar yoksunu politikacı rüyasında kendisini oy deposunda görür” derler!?
AK Parti teşkilatları toparlandı. Yüz yüze görüşmeler de yapıyorlar, meydanlarda da varlar, caddelerde, sosyal media’da her yerde.. Media performansı da iyi.. CHP ve Meral Akşener çok kötü gidiyor.. CHP HDP’nin sırtında bir kambur, HDP CHP’nin. Akşener CHP’nin sırtında yük, CHP Akşener’in sırtındaki yük.. Düşünsenize bunların işleri Abdullatif Şener’e kalmış.
CHP’liler kırık plak gibi, “Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur” havasında. Sorulan sorulara verecek bir cevapları olmadığı gibi.
Halk gördüğüm kadarı ile iki noktaya odaklanıyor, biri Cumhurbaşkanının kişiliği ve hayalleri, iddia, irade, cesareti ile içeride ve dışarıda Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürdeki rolü ile ilgili, diğeri Anayasa değişikliği paketi ile ilgili..
İlk kategoride de 15 Temmuz ruhu ile Cumhurbaşkanına sahip çıkıyor. Bunun yanında ABD, AB, NATO çevrelerinin politikalarına karşı çıkıyor.. Suriye, Irak ve İslam dünyasına yönelik çabaları destekliyor.
Diğer konu, özellikle artık koalisyonların olmayacak olması çok önemli. Başkanlık sisteminde işlerin daha hızlı görülecek olması, mührün halkın eline geçmesi, ihtilafların çözümünde halkın hakemliğine başvurulacak olması, muhalefetin “diktatörük”, “tek adam”lık iddialarını çürütüyor.. Kuvvetler ayrılığı, yasamanın yürütmeyi etkin bir biçimde denetlemesine imkan verilmesi de halkın tercihi açısından çok önemli.
Kaldı ki, 12 Eylül Anayasasında Cumhurbaşkanı sınırsız ve sorumsuz bir yetkiyle donatılmış. O darbeci generalin kendisi için düşündüğü bir yetki. Bugün halkoyuna sunulan başkanlık sistemi sınırlı ve sorumlu bir başkanlık sistemi.
Yine görüyorum ki, halk şunun da farkına vardı. Artık sadece olağanüstü hal var.. Öyle sıkıyönetim filan olamayacak. Yani askerler yönetime el koyamayacak, dahası mevcut iktidarlar ordudan yardım aldıklarında inisiyatif askerlere geçmeyecek. EMASYA filan yok artık. Jandarma doğrudan İçişlerine bağlandı. Sıkıyönetim, örfi idare mahkemesi, Askeri Mahkeme filan da yok artık. Ordudan destek alınacaksa, ordu siyasi otoriteye bağlı olarak görev yapacak.
Bu iki düzenleme bile kendi başına bir olay. Zaten açıkça söylemeseler de CHP’nin sıkıntısı bu düzenlemelerle ilgili. Bir de bu eşik aşıldıktan sonra, bundan sonraki Anayasa değişikliklerinin daha kolay geçeceğini düşünerek burada bir bariyer oluşturmaya çalışıyor..
Muhalefet cephesinde CHP liderliğinde HDP ve Akşener aynı zeminde buluşuyor. SP’nin bu yapı içinde ne işi varsa o da ayrı bir konu.
Tabii, böyle bir durumda, AK Parti’nin kurucu kadrosu içindeki bazı isimlerin CHP’nin liderliğindeki platforma dolaylı da olsa destek vermesi yanında, bunlara açıkça destek vermeseler bile, açık bir şekilde AK Parti’ye destek vermeyen birtakım isimlerin sessizliğini anlamak da çok kolay olmasa gerek..
Ekonomi Kulübü’nün davetlisi olarak, ülkemizi, bölgemizi ve gündemi konuşmak üzere Şanlıurfa’dayım. Diyarbakır’dan Viranşehir’e giderken bakıyorum her vadide, koyun, sığır sürüleri. Kesilen, yakılan ormanlar yeniden ağaçlandırılıyor, köylüler meyve ağaçları dikmeye başlamış, Mezralardaki terk edilmiş, yıkılmış evler yeniden onarılıyor.. Halk belediye hizmetlerinden yararlanmaya başlamış. Bal için kovan sayısı her geçen gün biraz daha artıyor..
Tamam bütün bunlar halkın vergileri ile yapılıyor. Daha önce o vergiler nereye gidiyordu? Bugün hizmete dönüşüyor. Dışarıdan yatırımcı geliyor, devlet yatırımcıyı teşvik ediyor. Vatandaş hizmeti görüyor. Eksik, yanlış yok mu var, ama şimdi daha iyi, yarın daha da iyi olacak inşallah. Yurttaş devletten korkmuyor, devleti yanında görüyor, umud edebiliyor artık. Bunlar Referandumda belirleyici olacak..
CHP’liler, Hayır’cılar “Fobik”, öfkeliler, Evet’çiler daha duygusal bir zekaya sahipler. Vefadan söz ediyorlar. Teolojik, tarihsel ve geleneksel, rasyonel, anlamaya çalışan bir zekaya sahipler. CHP’liler ikna edici bir dil kullanmıyorlar. “Ben söylüyorum, bu böyle” havasındalar. CHP’lilerin oportünizme varan pragmatik yaklaşımları kendi tabanlarında bile rahatsızlıklara sebeb oluyor. Daha önce başörtüsü için mangalda kül bırakmayan CHP şimdi Taksim Camii’ne de ses çıkarmıyor, askerde, poliste başörtüsüne de. CHP korku dili kullanıyor, AK Parti umut!
CHP’lilerin yönelttikleri soru ve eleştiriler, kendi geçmişlerinin sorgulanmasına sebeb oluyor. “Tek adam”, “Tek Parti”, “Partili Cumhurbaşkanı” söylemi döner kendilerini vurur sonuçta. CHP’liler, 1950’den beri hiç tek başına iktidar olamadı. Bundan sonra koalisyon dönemi de bitiyor, bir daha da iktidar olamayacak. Asıl sıkıntıları bu.
Sonuca ilişkin bugün için tahminime gelince, %50 riski yok. %55 bariyeri de aşıldı. Sıra %60 bariyerinin aşılmasında. Selâm ve dua ile.