Abdurrahman Dilipak
Politikaya el koymak!
Politika, tek başına politikacılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir..
Bakın, önümüzde referandum var. Bu arada parti kongreleri yapılıyor ve ardından seçim var. Milletvekillerini seçeceğiz, belediye başkanlarını, belediye meclisi üyelerini, muhtarları seçeceğiz.. Yeni Bakanlar Kurulu atanacak.. 2 yıllık bir süreçten söz ediliyor ama, ben bu işin o kadar sürmeyeceği kanaatindeyim..
Sivillerin şimdiden bu meseleye el atması gerek.. Bu alanda dürüst, bilgili ve cesur insanları seçelim. Ehliyet ve liyakat sahibi insanlar gelsin bu göreve. Oturduğu koltuktan şan-şeref alanlar değil, oturduğu koltuğa şan-şeref kazandıracak olanlar gelsin..
Bakınız, ehliyet ve liyakat imandan önce gelir.. Bu konuda ciddi bir zafiyet sözkonusu. Biz bırakın “mezhepçilik”, “tarikatçılık”, “hemşehricilik” yapmayı, “Müslümancılık” bile yapamayız.. Bunların hepsi bir ırkçılığın tezahürleri olabilir. Unutmayın, ilk haram, ilk günah, ilk lanet ırkçılığadır, ilk ırkçı Şeytandır..
Kural son derece açık ve net, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalime karşı olacağız. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa.. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. İşi ehline vereceğiz. Yoksa zalimlerden oluruz. Allah(cc) ise cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez.
Hicreti hatırlayın, Peygamberimiz Hz. Ali’yi niye geride bırakmıştı, kendini yurtlarından çıkaran bir kavmin mensuplarının kendine bıraktıkları emaneti iade etmek için. Sonra da kendine müşriklerden dürüst ve bilgili birini, ehliyet ve liyakat sahibi birini kendine kılavuz seçmişti.
Şimdi parti kongreleri var. Sonra seçimler olacak. Milletvekilleri ve belediye başkanları, muhtarlar seçilecek.. Bu konuda bu kurala uyacak mıyız? Rektör seçimleri oluyor, başka seçimler oluyor, sizden daha ehil gördüğünüz biri için adaylıktan çekilebilir misiniz, değilse, ne pahasına olursa olsun orada sizin gözünüz varsa, Allah sizi bu ihtirasla istediğiniz şeyle imtihan edecek. İnsanın ihtirasla istediği her şey onun imtihanı olur. Evet, oda, vakıf, dernek, birlik, kooperatif seçimleri oluyor her yerde aynı sorun.. Mahkeme kadıya mülk değil. İnsanlar gitmeyi de bilmedi. Sofradan doymadan kalkmak gibi bir şey bu. Oysa ne kadar da doyumsuz oluyor insanlar, ne kadar cahil ve zalim oluyorlar bazan..
Niye ille de, bizimkiler! Ben ve biz, haklıdan, muhtaçdan, mazlumdan yana, hak sahibinden yana olmakla emrolunmadık mı! Hani adil şahidler olacaktık. Hani hayırlısını isteyecektik. Hani bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilirdi. Hani kader, rızık ve ecelden ötesi yoktu! Bakın haksız bir şekilde elde ettiğiniz, mal da, makam da, para da, ihtirasla istediğiniz her şey, dua ile istenen belaya dönüşebilir.
Belki, önce kimin seçileceğini değil, kimin seçilmemesi gerektiğini düşünmeliyiz. “Def-i mazarrat celbi menafiden evladır”. Bunu sadece kendi partimiz için düşünmeyebiliriz.. Bizim karşımızda olanların hepsi kötü olsa bile, en az kötünün seçilmesi için de çaba gösterelim. Sonra, sizin partinizde hep iyiler mi var, onlar arasında en iyisini seçelim.. Ancak, ahlaksız, müfsit, şerir kişilerin seçilmemesi için hep birlikte mücadele edelim..
Bakın, bir insan iyi iken kötü de olabilir, kötü iken de iyi olabilir.. “Bizim adam” diye her zaman onları savunmayalım. “Sözü dinleyelim, işlerine bakalım, doğrusuna destek verip, yanlışına karşı çıkalım.” Kafayı kiraya vermek yok! Din büyüklerimizi olduğu gibi ve devlet büyüklerimizi de İlah ve Rab edinmeyelim. Bilmediğimiz şeylerin peşine düşmeyelim. “Raina” demeyelim, “unzurna” diyelim.
Bakın bir bakan veya milletvekili, bir bölgede parti başkanı, belediye ve sermaye ile menfaat konusunda kol kola girer ve menfaat çetesi oluştururlarsa, vay o milletin haline. Bu zalimler, dini de alet ederler. Dikkat edin, Şeytan sizi Allah’la aldatmasın..
Dün başörtüsü mücadelesinde yan yana durduğumuz bazı isimler, bugün servet sahibi olunca, özel uçaklarla Rusya’ya fuhuşa gidiyorlarsa Allah onlara bunun hesabını sorar. Hac ve umre onların günahlarını temizlemez, bu işleri yapmaya devam ederken.. Herhalde, haşa, yedikleri haltların bir fetvasını da buluyorlardır.. Piyasada bu kadar hoca varken fetva bulmaktan kolay ne var.. Kainat imamları dolaşıyor sokaklarda, baksanıza!
Evet, basın olarak biz, STK’lar, şimdiden erdemli, bilgili, dürüst ve cesur insanları ortaya çıkaralım.. Onlar öne geçsin.. Yoksa ciğeri hırsıza teslim edecek olursak, bunun cezasını sadece onlar değil, biz de öderiz.. O zaman şöyle dememiz gerekir: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin, Allahım!” Hele bir de o beyinsizleri biz seçmişsek, onların yaptıklarına da destek veriyorsak, ortağı olmadığımız yağmanın suç ortağı oluruz..
Unutmayalım, bizim sadece yaptıklarımızdan ve söylediklerimizden değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizden de hesaba çekileceğiz.
Köşesine çekilip bekleyen akıllı, dürüst ve cesur insanlar da artık biraz hareketlenseler.. Evet, akıllı, dürüst ve cesur olmak tamam da, biraz da aksiyon adamı olmak gerek..
Bakın, her zaman iyi bir bilim adamı, iyi bir gazeteci, STK yöneticisi, ya da iyi bir ilahiyatçı, her zaman iyi bir politikacı olacak diye bir şey yok.. Her zaman hızlı koşan yüksek atlayamayabilir.. Bizim seçtiklerimiz de olsa bir haksızlık yaptıklarında sessiz kalmamayı öğrenmeliyiz.. Seçtiklerimizi şahsi menfaat hesapları ve kendi zanni, indi mütalaalarımız ile baskı altına alma gayretlerinden de vazgeçmeliyiz.. Onlar da biz de, her konuda önce Allah’tan korkmalıyız. Birbirimizin iffet, şeref, haysiyetini, mahremiyetini korumalıyız.. Siyaset vekalet müessesesidir. Seçtikleriniz sizin adınıza tasarrufta bulunurlar. Sonuçta zaten her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır ve biz kendi hakkımızdaki hükmümüzü değiştirmedikçe de Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..
Üstün liderler halkını kurtaramaz.. Babanız peygamber olsa gelse, sizi kurtaramaz. Kurtarıcı yok! Herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır. Bir de şunu aklımızdan çıkartmayalım ve şöyle diyelim: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!” Peygamberler, Allah’ın salih kulları insanları kurtuluşa: Allah’a, resulüne, kitaba çağırırlar, kurtuluşu isteyen toplulukların içinden Allah onlara bir önder çıkarır. Onlar “içimizden biri”dir. Selâm ve dua ile..