Abdurrahman Dilipak
Peki, şimdi sırada olan ne?
“Yeni Atılım Dönemi”nden söz ediliyordu. “Demokrasi, Değişim ve Reform” vadediliyordu. Bunun hangi oranda gerçekleştirileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz..
Aman hemen söyleyeyim, hakkında FETÖ’den soruşturma açılmış, daha partiye yeni üye olmuş birini MKYK aday listesine adını yazıp seçtiren birini bulup, partiden ihraç etmezseniz bu iddia sadece bir slogan olarak kalacaktır.. Bu ihaneti kim yaptı Erdoğan’a, Erdoğan buna göz yumacak mı?
Şimdi dikkatler hükümette yapılacak değişikliklere yöneldi. Hemen söyleyeyim, hükümetteki değişimin kesinlikle teşkilattaki yenilenmeden daha kapsamlı ve güven verici olması gerek.
“Bu kongre sadece bir parti kongresi değil” demiştik. Bu kongre dosta düşmana verilen bir mesaj oldu aynı zamanda..
Bu arada; merak ediyorum, buraya gelen bu on binler kimdi, hangi düşünce ve motivasyonla geldiler ve ayrılırken ne düşünüyorlardı.. Bu on binlerin yaşı, cinsiyeti, kimliği, kafasında ve gönlünde yatan neydi.
Bu kongreyi, İslam dünyası nasıl okudu, dışarıdakiler, içerideki hainler, mesela FETÖ, PKK-PYD, onların efendileri ABD, AB, NATO’daki malum çevreler nasıl okudular. Kimilerinin gözleri dolmuştur, hamdetmiştir, birilerinin yüreğine korku salmıştır bu birlik ve dayanışma ruhu! Bu ruhu canlı tutmak gerek. AK Partiyi ayakta tutan asıl bu ruh, bu inanç.
Bu coşku, AK Parti içindeki AKP’lilere verilen bir mesaj olmuştur aynı zamanda! Ama tek gerçek bu değil..
Şimdi, yollar, havaalanları, köprüler, tanklar ve tüfeklerden daha değerli şeyleri öncelemeliyiz. Elbette bunlar da önemli.. Ve bu alanda eski ile kıyaslanamayacak kadar güzler işler yapıldı ve bundan sonra da devam edecektir inşallah. Onlar da olacak. Onlar buğday hesabı idi. Biz şimdi, o Yunus’u Yunus yapan değerlere yönelmeliyiz belki de..
Tabi bunlar dışarıdan söylendiği, düşünüldüğü kadar kolay şeyler değil. İç dengeler, dış dengeler, hesaplar, görünmeyen gerçekler var. Ama her şeye rağmen ilkesel olarak teorik bazda da olsa bazı şeyler söylenebilir.. Bu arada, tekrar söylüyorum. Tayyib Erdoğan da içimizden biri.. Allah yardım etti de bu günlere geldik.. Ama yarın ne olur bilmeyiz..
Bir gün o da bizler de gideceğiz, ama hayat devam edecek..
Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a Sultan eden Allah, öyle sanıyorum ki, bundan sonra bizi servet ve iktidarla imtihan edecek. Ama eğer sahip olduğumuz servet ve iktidar aklımız ve imanımıza yön vermeye başlarsa yandık. Aslolan aklımız ve imanımızın o servet ve iktidara yön vermesidir.. İşte asıl söylemek istediğim de bu. Bu AK Parti iktidarında servet ve makam sahibi olmuş insanların servet ve güçleri akıl ve imanlarının önüne geçer ve onlar heva ve hevesleri ile hareket etmeye başlarlarsa “yakın olan bir azabı bekleyin” derim ben de o zaman!
Bakın Aile Bakanlığı var da aileyi güçlendirebildik mi? Gençlik Bakanlığı var da, gençler ne durumda. İmam Hatiplerin okul ve öğrenci sayısı arttı, fiziki şartlar mükemmel de sonuç ne? Üniversiteler ne durumda.. Düne göre maddi alanda birçok noktada çok daha iyi durumdayız ama yanlış giden bazı şeyler de var. Ama gitmemiz gereken uzun bir yol var daha önümüzde.. Nereye, nasıl gideceğiz, Üniversitelerimiz, STK’larımız, kanaat önderlerimiz ne diyor bu konuda.. Mantar gibi bir sürü cemaat çıktı ortaya, hepsi cennet vadediyor, herkes manevi kaynaklardan besleniyor güya ama hiç birinin dediği ötekini tutmuyor neredeyse..
Bakın, Graham Fuller’i FETÖ projesine sevkeden şey, Müslümanların iktidar ve servetle tanışınca gevşemeleri ve dönüşmeleri idi.. Servet ve iktidarın dönüştürücü bir gücü vardı.. Fuller ve arkadaşları, İslam dünyasını sopa ile değil, havuçla dönüştürmek için bir proje hazırladılar. FETÖ bu projenin taşeronu idi.
CHP-MSP Koalisyonu, 1. ve 2. MC dönemi, ANAP tecrübesi Fuller ekibini umutlandırdı.. Bu konuda Boğaziçi ve ODTÜ’de ciddi çalışmalar yapıldı. Nakşiler ve Nurcular üzerinden çalıştılar. Medya üzerinde çalıştılar. Para, makam, şöhretin dönüştürücü gücünü medya ve STK’lar üzerinden örgütlediler.. FETÖ bu projeyi AK Parti üzerinden ve daha sonra AK Partiyi ele geçirerek sürdürmek istedi. BOP ile birlikte Türkiye tamamen ele geçirilecek ve bu proje İslam dünyasına yayılacaktı. FETÖ’nün okulları bu yeni din ve yaşam tarzı algısının misyoner okulları olacaktı.
Bugün AK Partinin geldiği nokta bu hayallerin sonu oldu.. Bu kongre de, bundan sonra bu işin bir daha eskisi gibi olmayacağının bir göstergesi oldu.. Şimdi bu merhalede beklenen, ilk etapta AK Partinin FETÖ’cülerden ve bu gücü kendi kişisel veya örgütsel çıkar hesaplarına alet etmek isteyenlerden kurtarılacak ve devam eden süreçte, grup, yerel yönetimler, özerk kuruluşlar ve bürokrasinin arındırılması gündeme gelecektir.. Bu değişim 2019’a kadar kesintisiz bir şekilde devam edecektir.
Bakın batı, FETÖ projesi başarısız oldu diye, asıl iddialarından vazgeçmeyecek, yeni yollar ve yöntemler deneyecektir. Bunu unutmayalım..
Yeni plan belli oldu. Trump, Suudi Arabistan’da CENTO benzeri, aralarında kendilerinin de olduğu İslam ülkeleri arasında yeni bir savunma teşkilatı için düğmeye bastı. Suudi Arabistan’la 250 milyar dolarlık silah satış anlaşması imzaladı. Bir başka ülke üzerinden de İran’a silah satışı yapılıyor.. Kore ve Japonya’ya silah satılıyor.. Birileri cehenneme odun taşımaya devam ediyor. Bunun anlamı şu, ABD onların deyimi ile Uzak Doğu’da Kuzey Kore’ye vurmaya hazırlanıyor. Ortadoğu’da İran ve Suudi Arabistan’ı savaştırmaya hazırlanıyor.. Sonuçta İran ve Suudi Arabistan’ın bölünmesi ile sonuçlanacak bir süreci başlatacaklar. Yani BOP’un hedefindeki 22 ülke yeniden masada..
Erdoğan ve AK Parti’ye gelince, Erdoğan’ı efsanevi bir mitoloji kahramanına dönüştürmeye çalışacaklar.. Beklentiyi daha da büyütüp, talebi karşılanamayan halkı sükûtu hayale uğratacaklar. Sonuçta Erdoğan’ı önce paratonere çevirdikten sonra başarısızlığa uğratıp, bu hareketi de böylece kendi içine çökertmeye çalışacaklar. Dışarıdan vuramadılar, işi içeriden halledecekler.. Aman dikkat! Selam ve dua ile..