Abdurrahman Dilipak
‘Oy’umun rengi
7-8 Hasan Paşa’yı bilir misiniz? Onun kullandığı bir yöntemdir bu. Düşman oklarının hedefinde kim varsa büyük ihtimalle o sizin dostunuzdur. Araplar bunu “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” diye ifade eder.
7-8 rakamlarını Arapça yazıp ikisinin ortasına bir çizgi çekerseniz, Arap harfleri ile “Hasan” yazmış olursunuz. Kendi adını bu şekilde yazan ümmi bir “Paşa”nın, karar verirken uyguladığı yöntemle ilgilidir bu hikaye.
7-8 Hasan Paşa, Osmanlı’nın zor döneminde dürüstlüğü ve isabetli kararları ile öne çıkan bir isimdir. Yedi Sekiz Hasan Paşa 1831’de Çorum›un Kuşsaray köyünde doğmuş, 23 Ocak 1905’de vefat etmiş bir Osmanlı paşasıdır. Zekâsı ve dürüstlüğü ile orduda erlikten mareşalliğe kadar yükselen bir isimdir. Okuma-yazması az olduğundan ve imzası Arapça yedi (٧) ve sekiz (٨) rakamlarının arasına bir çizgi çekerek attığı için bu lakabı almıştır.
Dostları ona sorar: “Hasan paşa, sen ümmi adamsın, bu küffarla başedersin. Onların uluları sana gelip sohbet edermiş. Ecnebi sefirlerle konuşurmuşsun, ama sen hep doğru kararlar verirmişsin.. Bunun sırrı nedir?” derlermiş.
O da, “firaset efendim firaset” dermiş. Bunlar benim ümmi olduğumu bilip, kolayca ikna edeceğini düşünüp, “aman şunu yapma, mutlaka şunu yap” diye ona telkin ederlermiş. Hasan Paşa, o sefir gidince onun rakibi ülkenin sefirini davet edip, “şu meselede şöyle düşünüyorum, siz ne dersiniz” diye onun ağzını yoklar, sonra da her ikisinin dediğinin tam aksini yaparmış. “Bu metotla hiç yanılmadım” diyor..
Gözün gördüğü gerçekler ortada durup dururken aslında oyumun rengi baştan belli de, en basit bir akıl yürütme ile FETÖ ve PKK’nın arkasındaki batılı ülkelerin, batı medyasının tercihine bakın, kararınızı ona göre verin.. 15 Temmuz’u hatırlayın, Gezi’yi hatırlayın, o lanet olası eylemlerin bileşenlerinin, İslamofobiklerin söylediklerinin aksini yapın gerçeğe ulaşacaksınız..
Kılavuzu CHP, PYD, PKK, HDP, FETÖ olanların varacağı yer malumdur..
Tekrar 7-8 Hasan paşaya dönelim mi? 1831’de Çorum’un Kuşsaray köyünde doğdu. İstanbul’da askere gelene kadar demirci ustası olan babasının yanında çalıştı. Askerlik vazifesiyle İstanbul’a geldi. Kırım Savaşı’na katıldı. Çalışkanlığı ve zekâsı ile dikkatleri üzerine çekti. İstanbul’a dönüşünde muhafız alayına çavuş oldu. Muhafız olarak katıldığı hac seferi için katıldığı gemi yolculuğunda gemiyi batmaktan kurtarınca, Abdülmecit tarafından mülazım/teğmen yapıldı. Daha sonra da Abdülaziz döneminde “Ağa” payesiyle “Beşiktaş karakol komutanı/Kolağası” oldu. 2. Abdülhamid’i devirmek için Çırağan baskınını yapan Ali Suavi’yi bir sopayla kafasına vurarak öldüren Hasan Ağa›ya bu olaydan sonra paşalık/generallik unvanı verildi. Yani o bir yönü ile de 15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir’e benzer. O, 93 Harbi’nde Kafkas cephesinde de kahramanlıklar gösteren bir Anadolu yiğididir.
Basit bir rahatsızlık sebebi ile tedavi edermiş gibi yapılıp öldürüldüğü söylenir..
Bugün referandum sürecinde Çorum’un bu kahraman evladının olaylara bakışında kullandığı yöntem, herkes için yol gösterici olabilir..
Bana kalırsa bu süreç içeride ve dışarıdaki kim dost, kim değil, görmek için turnusol kâğıdı görevi yapacak..
Daha açık ve net söyleyelim. Bu işte ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Almanya, Avusturya, Mason Locaları, PYD, PKK, FETÖ nerede duruyor, ona bakın ve kararınızı verin..
Maskeler düşüyor ve herkes eteğindeki taşı döküyor..
Aslında kim ne yaparsa yapsın, sonunda Allah’ın dediği olacak. Değil mi ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir. Sonuçta bu gibi konularda kim ne yapıyorsa kendisi için yapar.. Kimsenin Allah’ı kıyamete zorlama ya da iktidara zorlama gücü yoktur.. Kim ne yaparsa yapsın, din günü o yaptığının karşılığını görecek, ya mükafatını alacak, ya cezasını çekecektir.. Yoksa Allah’ı ne engelleyebilir, ne de mecbur bırakabilirsiniz.
Tek gerçek var, o da bu işlerin bir imtihan vesilesi olduğudur.. Bu süreçte yapıp yapmadıklarınızla ya kendi cennetinize kendi sırtınızda tuğla taşıyacaksınız ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşıyacaksınız. O zaman durmak yok yola devam! Bu hüküm bu iş için değil, hayatınızdaki bütün işler için de böyledir.
Şimdi siz de kararınızı verin ve sonra da çalışın. AK Parti ya da Erdoğan için değil, Allah rızası için, daha doğrusu kendiniz için. Yoksa iradesini gerçekleştirme konusunda Allah’ın kimseye ihtiyacı yok. O dilerse kâfirleri bile kendi iradesine hizmetkâr kılabilir..
Bir de; ne olur okuyun, düşünün, çalışın.. Bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin, kafanızı kiraya vermeyin.
Bana göre, bu süreç birçok şeyi konuşmak için tarihi bir fırsat.. Bu fırsatı iyi değerlendirelim..
Aynı zamanda, tek başına referandumda EVET çıkması yetmez.. Bu % 60’ın üzerinde olmalı. Sadece % 60’ın üzerinde olması da yetmez, katılım da yüksek olmalı. Bunun için de herkesin çalışması gerek. Referandum sonucunun % 66 olması benim için sürpriz olmayacaktır. Bu gerçekleştirilmesi zor bir hedef de değildir.
Hadi öyleyse görelim.
Selam ve dua ile.