Abdurrahman Dilipak
Ortaya karışık
Süper ay, Trump’un seçilmesi, Avrupa’da faşizmin yükselişi, FETÖ, PYD, DAEŞ derken insanlar “dünya nereye gidiyor?” diye bir endişeye kapıldı. Zaten yeni bir yılın eşiğindeyiz. Avrupa’da 2017 Kehanetleri en çok yazılan okunanlar arasında..
Hayat devam ediyor ve biz imtihan oluyoruz.. Bugün başka bir gündemi yazacağım.
Hep Müslümanların vahdetinden söz ediyoruz da, peki nasıl olacak bu iş. Sufi’si, Selefi’si, Şii’si yerinden milim kıpırdamayacak, kendini değiştirmeye yanaşmayacak, sonra da vahdet olacak..
Yok böyle bir şey.. Gerçekten vahdet istiyorsanız, dininizi Allah’a has kılacaksınız.. Yanılmaz önderlerin, liderlerin karizması çevresinde bir birlik iddiasında bulunmayacaksınız. Öyle haşa gayb tasarrufuna, kalpler üzerinde tasarrufa sahip liderlerle neyi istişare edeceksiniz, neyin şurasını yapacaksınız ki.
Bir de “vur de vuralım, öl de ölelim” diyenler var, ölmeye, öldürmeye hazır..
Mehdi gelecek, bizi kurtaracak öyle mi? Neden kimse Dabbetül Arz, Yecüc-Mecüc, Sekine gibi ismi açıkça belirtilenlerden değil de, tartışmalı konuları öne sürüyor hep..
Bakın, gelen mehdi değil, peygamber olsa, sizi kimse kurtaramaz. “Herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır”. Peygamberlerin kurtarıcı gücü yok, onlar Allah’a, resulüne, kitaba, yani kurtuluşa, Allah’ın ipinden tutunmaya çağırırlar.. Kurtuluşa erenler bu davete olumlu cevap verenlerdir.
Mehdi-Mesih gelecek kendilerini kurtaracak diye bekleyenlere kötü bir haberim var..
ABD, kadrolu bir mehdi gönderirse ne yapacaksınız? Evrenesoğlu da Mehdi, Gülen zaten Kainat İmamı, Mezarcı Mesih.. Yahudiler, Hristiyanlar, bizdeki Şiiler, Sünniler farklı kişilikleri bekliyorlar. Biri Armageddon’dan, ötekisi Melheme-i Kübra’dan, biri anti Chirist’ten, öteki Deccal’den söz ediyor..
Daha durun hele, Şiilerin Mehdi’si, İmam Hasan El Askerinin oğlu, gaib olan Mehdi.
Hasan el Askeri kim derseniz, Hasan el-Askerî 846’da Medine’de doğdu ve 1 Ocak 874’de Samarra’da vefat etti. İsnâaşeriyye’nin 11. imamıdır. Vefatı ile Şia toplumu bir şok yaşadı.. Çünkü Hasan el-Askerî’nin imameti devredeceği bir erkek çocuğu yoktu. Şia toplumu imamet konusunda 10’dan fazla fırkaya ayrıldı. Bazı gruplar öldüğünü fakat Mehdi olarak tekrar geleceğini, bazı gruplar ölmediğini geçici olarak “gaybet”e girdiğini ve Mehdi olarak tekrar geleceğini öne sürdüler. Daha sonra Hasan el-Askerî’nin bir cariyeden oğlu olduğu adının Mehdî el-Muntazar olduğu inancı benimsendi. Mehdî el-Muntazar’ın kayb olduğu ve ileride mehdi olarak yeryüzüne geleceği inancı benimsendi. Mehdilik konusu Şia’da iman konusudur. Ehl-i Sünnet dünyasında ise tasavvuf çevrelerinde hadislerde tevatür yolu ile sabit olduğu görüşü hakimdir.. Yani gelecek olan Mehdi, onlara göre, 12. İmam, yani gaib imamdır. Yani Şia’nın imamıdır. Bu anlayışın Sünnileri hiç memnun edeceğini sanmam. Sünnilerin Mehdisi tabi ki, Fırka-i Naciye’den, Sünni dünyasından biri olacaktır. Bu durumun da Şiileri mutlu edeceğini sanmam.
Varsayalım Mehdi geldi? Ne olacak? Hemen ardından Mesih gelecek. Bu arada Deccal’le mücadele var. Hristiyanlar Anti Chirist ile bir mücadeleden söz ediyor..
Bu arada; Melheme-i Kübra ya da Hrisitiyanlara göre bir Armageddon savaşı var. Savaş Dabık’ta başlayacak ve Amanoslara kadar uzanan Amik ovasında gerçekleşecek ve savaşa katılan, yani bölge devletlerinin savaşan unsurlarının üçte ikisi ölecek..
“Horasan’dan kara bayraklılar gelecek” diye bir beklenti vardı, DAEŞ kara bayrakları ile Afganistan tarafından geldi. Bu değilse, bundan sonra geleni nasıl tanıyacağız.. Kendini “Mehdi’nin ordusu” ilan eden herkesin peşine takılacaksak, tekrar başa dönelim, Şiiler ve Sünniler kendi Mehdilerinin peşine takılacak olursa ne yapacağız?
Bu arada; bir sürü yalancı Mehdi gelecek ve her biri bir fitne konusu olacak rivayetlere göre.
Felaketler bununla da bitmeyecek, tabii afetler var. Ardından Yecüc-Mecüc gelecek. O da ayrı bir felaket.. Ardından Mesih, Dabbetül Arz, Sekine’nin bulunması ile zaten artık tevbe kapısı kapanacak! Çünkü artık hiç bir şey normal şartlarda gerçekleşmeyecek.. Ardından da kıyamet kopacak..
Bu durumu kim, niçin bekler ya da ister?
Gelen kişinin adı Mehdi olmasa da, siz sözü dinleyin, işlerine bakın, doğrusuna tabi olun ve yanlışına karşı çıkın. Gelen kişinin adı Mehdi de olsa, söz ve işleri vahiyle çelişiyorsa karşı çıkın..
Geleceği söylenen kişinin kalpler üzerinde bir tasarrufu yok. Yeni bir vahiy de getirmeyecek..
Hz. İsa mucizeleri ile geldiği halde, mucize bir bebek olduğu halde, inkarcılar yine inanmadılar. Yeniden geldiğinde bugün yeni olan ne ki, hemen inansınlar.. Elbette yine inanan ve inanmayanlar olacak, eğer gelecekse..
Birilerinin iman konusu saydığı şey, bir başkası için gerçek değil. Bu konuyu tartışmanın da kimseye faydası yok.
Bu güne kadar birçok Mehdi hareketleri oldu. Her İslam ülkesinde herhalde, Şii olsun, Sünni olsun, en az bir düzine Mehdi vardır.. İnsanlar kendilerini değiştirmeden garip bir şekilde kendilerini kurtaracak birilerini bekliyorlar.. Bu tam bir felaket. “Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.”. “Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmeyecekir.”
Mehdi-Mesih tartışmaları, dinin asıl özünü gölgeleyecek boyuta ulaştı. Bu tartışmanın kimseye hiçbir faydası yok.. Gün gelecek “bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği bir gün var”. Vakti geldiğinde onu göreceğiz.
Bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile..