Abdurrahman Dilipak
N’olacak bu memleketin hali!
Musul, Halep, Kerkük, Telafer, Rakka.. Askerlerimiz her yerde. Paralel yapı, DAEŞ, PKK, PYD, Haşdi Şabi, Esed güçleri.
Yetmedi, ABD, AB, İran..
“Topyekûn saldırı”yorlar..
Her şeye rağmen yatırımlar devam ediyor. Yasama, yürütme, yargı çalışıyor. TL’ye güven devam ediyor. Borsa’da kriz yok..
Bizdeki bu gelişmeler, ABD ve AB’yi daha fazla geriyor sanki.
Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon üzerine birileri ayağa kalktı. Ardından HDP’ye yapılan operasyon birilerinin yarasına tuz bastı..
Dokunulmazlıklar kaldıralı aylar oldu. İfadeye çağrılanlar hem Meclis iradesine, hem yargı ve hem de iktidara meydan okumalarını sürdürdüler.. PDY’ye operasyon yapılırken PKK ve yurtiçindeki ve dışındaki uzantıları ABD ve AB ülkelerinin himayesinde faaliyetlerini sürdürdüler. Hatta gizli bir el FETÖ ile HDP’yi buluşturdu..
HDP’lilerin üzerine gidilemiyordu, çünkü eğer bu milletvekilleri gözaltına alınır ve milletvekillikleri düşürülürse, Türkiye bir ara seçime mecbur kalacaktı.
Olması gereken milletvekillerinin gidip ifade vermesi gerekirdi. Bunlardan bazıları tutuklanacak bazıları tutuksuz yargılanacak, bazıları da serbest bırakılacaktı muhtemelen. Ama örgütün talimatı ile kimse ifade vermeye gitmedi..
Örgüt ve HDP şımarmıştı. PKK’nın Suriye kanadı, karargahına ABD Bayrağı çekmiş, Amerikan askerleri de koluna PYD arması takmıştı..
ABD Türkiye’nin Rakka operasyonunda PYD’yi yanına alıp Türkiye ile birlikte operasyon yapmak istiyordu. Pentagon müttefiği olan bir ülke askeri ile o ülkeye karşı silahlı mücadele veren bir terör örgütünü aynı kefeye koymak istiyordu.
Bu arada Brüksel’de bir mahkeme gözaltına alınan 36 silahlı terör örgütü üyesini, “her silahlı örgüt terör örgütü değildir” gerekçesi ile serbest bıraktı..
Almanya ve diğer birçok batı ülkesi, aynı zamanda ABD ülkelerindeki PKK ve FETÖ üyelerini iade etmiyor, hatta onları sahipleniyordu..
HDP bu ortamdan destek alarak Türkiye’de açık bir şekilde Yasama, Yürütme ve Yargıya meydan okuyor, PKK’nın ülke içinde ve dışındaki unsurları ile hatta örgütün talimatlarına göre faaliyet gösteriyordu.
Ankara’nın bu duruma bir son vermesi gerekiyordu..
Bana kalırsa Jandarma’daki son operasyon ve HDP operasyonu önemli..
Bu vesile ile FETÖ-JİTEM ilişkisini de araştırmak gerek. JİTEM uyuyan hücrelere dönüştü. JİTEM’in arkasında da NATO ülkeleri vardı.
Şimdi, HDP, PYD, FETÖ, Haşdi Şabi, DAEŞ, Esed hepsi birden saldıracak.. Bunların arkasındaki ülkeler ve bunların paralelindeki diğer örgütler de sokağa salınacaktır.
Herkesin bu süreçte çok dikkatli olması gerek. İçeride ve dışarıda durum çok daha hassas bir hal aldı..
Paralel yapının kasım beklentisi Amerikan seçimlerine endeksli idi. 10 Kasım filan diye de Türkiye’de Kemalist kanadı provoke etmeye çalışacaklardır..
Bu arada ellerinden geleni arkalarına koymayacaklardır. Onun için dikkatli olalım..
Bu unsurlar esbabı cefalarının tamamını toplayıp gelsinler, fayda yok, bu tezgahlar milletin iradesi karşısında yenilmeye mahkûmdur.
Bu ataklar 15 Temmuz ruhunu canlı tutuyor. Bu oyunlar geri tepiyor..
HDP konusunda savcılık ifadeleri tamamlananlar hakkındaki yargı süreci başlayacak.. Bazıları tutuklanabilir, hatta milletvekillikleri de düşürülebilir.. Milletvekilliklerinin düşürülmesi için uzun bir prosedür var. Mahkemenin bu sonucu doğuracak bir karar vermesi ve bu kararın kesinleşmesi, mecliste oylanması gerekiyor. Milletvekilliği düşürüleceklerin sayısı 20’yi geçmeli ki, ara seçime gidilsin.. Yani HDP’lilerle ilgili işlemler bugünden yarına sonuç alınacak işlemler değil.. Bu süreç Ankara’nın bu konudaki hassasiyet ve kararlılığını gösteren bir süreçti. NATO ülkeleri Türkiye’nin tavrının bir blöf olmadığını görmesi gerek.
Ankara’nın bu tavrı NATO ülkelerinde ciddi bir dış politika sorunu olduğu gibi bir iç politika sorunu haline de gelecek.. Bu tartışmalar ABD seçimleri, Hollanda seçimlerini etkileyecektir.
Bu konunun bu şekilde tartışılmaya devam etmesi, ABD’de Watergate ya da İrangate’den, ikiz kulelerin vurulmasından daha can yakıcı sonuçları olacaktır. Bu tartışma NATO içinde bir krize sebeb olacaktır. Bu tartışma Vatikan’ı P2 olayından daha fazla rahatsız edecektir.
Bu süreçten en çok rahatsız ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Almanya üzerinden ABD, İngiltere ve Fransa karanlık işler çevirmektedirler.. Bu işlerin perde gerisinde Derin Almanya vardır!
“Ne olacak bu memleketin hali” diye sormaya gerek yok. La tehzanu. Mahzun olmayalım, Allah bizimle! Mekerallahu. Bize şer gibi gelen hadiselerde Allah bizim için hayır murat etmiş olabilir..
Şimdi “Ne olacak bu ABD’nin, NATO’nun, AB ülkelerinin Vatikan’ın, İsrail’in hali” diye sormamız gerek. Onlar ve onların işbirlikçileri, kendi halkı ve ülkesine karşı bu çevrelerin himayesine sığınanlar için göreceksiniz gelecek günler, geçen günleri aratacak..