Abdurrahman Dilipak
Nikâh noterde de kıyılsın
Bir çözüm bulalım ki, herkes memnun olsun. Yasa engel çıkartmasın, hatta değişen şartlara uyum sağlasın..
Sonuçta evlilik bir akittir. Bu akdin kayıt altına alınması gerekir..
Bakın, bir dini nikâh diyorsunuz, o kayıt altına alınmadığı gibi, dini açıdan usûl şartlarına da esasa ilişkin gereklere de tam uyulmuyor..
Zaten belediye nikâhlarında “hiçbir etki altında kalmadan” diye soruyor memur, ya hu etki altında kalmadan evlilik olur mu? “Baskı altında kalmadan denilecek.
Geçelim onu, mesela Şafilerde, gelin ve damattan önce tarafların anne-babalarına sormak gerek. Mihri muaccel, mihri muahher, ya da diğer şartlar kayıt altına alınmıyor.
Müftülük resmi kaydı zabıt altına alıp, nüfus idaresine bildirecek de, diğer şartları kayıt altına alacak mı?
Tamam müftülük olsun. Peki nerede kıyacak, müftülükte mi, camide mi?
Müftü kıysın da bana kalırsa yine yanlarında noter de bulunsun, şartlar kayıt altına alınsın. Böylece dini nikâhın da özel hukuk ve sözleşme hukuku çerçevesinde bir yaptırım gücü olsun..
Belediyeye de gitmek istemiyor, dini tercihi de yok. Noter bu konuda da resmi gerekleri yerine getirir, özel şartları da kayda alır ve taraflara verir. Evlilikle ilgili olarak yasal çerçevede hak ve hukuklarını da hatırlatır. Müftü nikâh kıyarken de dini açıdan hak ve sorumluluklarını hatırlatmalı..
Mesela bir Budist, Şintoist, Amish, Mormon’un nikâhı nasıl kıyacak? Ne belediye, ne de müftülük onun derdine derman olmaz. Notere giderler, noter bu konuda bir bilirkişi tayin eder. Onun gözetiminde her türlü nikâh kıyılır.
Zaten dini kurallara uygun bir nikâh kıyılırken, noter o konuda müftülük ya da ilahiyattan birilerini bilirkişi olarak davet edecek. Ben noteri, bunlardan herhangi birine alternatif olarak teklif etmiyorum. Vatandaş parasını verir, her yerde, her zaman noter kanalı ile nikâhını kıyar, hem yasal şartlar, hem de dini şartlar eş zamanlı olarak yerine getirilir. İster doğrudan belediyede, ister müftülükte kıydırır. İsterse belediyede nikâh kıyarken, ya da müftülükte nikâh kıyarken, zabıt tutulması için noteri çağırabilir.
Noter vasıtası ile dini nikâh yaptırım imkânı kazanacaktır. Sadece dini nikâh değil, evlilik birliğinin dayandığı sözleşme özel hukuk olarak işlerlik kazanacak.
Keşke müftülüklerde, ya da müftülüklerin yetki verdiği camilerde dini sicil arşivleri de tutulsa.
Nikâh kayıtları tutulduğu gibi camilerde isim törenleri ve kayıtları da tutulabilir.. Tahkim odaları da açılmalı. Her türlü ihtilafın çözümü için tahkime başvurulabilir.. Talak işlemleri de cami ile ilişkilendirilmeli. Yani, sadece ölünce camiye gelmemeliyiz.
İnşallah gün gelir, dini vakıf ve dernekler, bulundukları yerdeki camiye ve diyanete sicil kaydı yaptırırlar.. Cami hem bir mektep olur, hem farz-ı kifayelerin taksim edildiği bir mekan olur..
Camiyi tekrar hayatımızın merkezine almamız gerek. Zaman içinde zekât, fitre, kurban, hac ve umre işlerinin de cami merkezli olarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Mesela Müslümanların camiye “cemaat” olarak üye olması, kayıt yaptırması gerek.. Bu kural sadece mühtediler için değil, her Müslüman için zorunlu olmalı..
Müslümanların meşru çerçevede dinleri yanında mezhep ve tarikatları ve dergahları da kayıt altına alınabilmeli.. Dini eğitim seviyesi ve sahip olduğu icazetler de cemaat kütüğüne kaydedilebilmeli..
Noterlik konusu, doğru yönde ileri bir adım olması açısından önemli bir adım olacak.. Müftülük konusu aslında eskiden beri konuşulan bir konu. Bu konu kilise ve havralarda zaten yapılıyordu..
Mevcut şekli ile yasa birçok açıdan sorunlu.. Dini nikâhı önce kıysanız, resmi sonra olsa o bir sorun, resmi nikâh önce ols, dini nikâh sonra olsa o ayrı bir sorun. Bunun eş zamanlı olması gerek.
Bakın Noter belediye ya da müftülüğe alternatif değil, onları tamamlayan ve doğrudan kendisi bilirkişi atayarak bu işi yapma imkanına sahip bir kurum.
Mesela, bazı gelin ve damat adayının söz kesmesi, nişan ve nikâhı uzun sürebiliyor. Ya da süreç nikâhla sonuçlanmadan inkıtaya uğrayabiliyor. Noter daha ilk günden devreye girebilir. Bu sorun da çözülür.
Evlilik akdi sona erdiğinde, mihri muahherin ödenmesini noter olmadan nasıl garanti altına alacağız.. Nikâh şartlarına uymadığı için nikâh akdini fesheden kadının dini açıdan mhir talebini neye göre değerlendireceğiz. Bu nikâhta akit, tarafların hak ve hukuklarının korunması açısından önemli.. Özellikle kadınlar açısından önemli bir durum söz konusu. Yargılama sürecinin daha çabuk sonlanması ve isabetli bir karar verilmesi açısından da bu durum büyük önem taşıyor..
Madem bu konu gündeme geliyor, Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, İçişleri Bakanı mı, Adalet Bakanı mı kim bu konuya el atacaksa, Diyanet İşleri Başkanı veya Barolar Birliği de devreye girebilir.. Öyle bir şey yapalım ki, dindarı için de, ateisti için de en iyisi olsun. Birlikte yaşama keyfi, başıboş bir iş, tarafların zararla çıkacakları bir macera değil, tarafların haklarını koruyan hukuka dayalı bir iş olsun. Selam ve dua ile.