Abdurrahman Dilipak
Ne olacak şu bizim medianın hali
Bakın media çöküyor. Aylardır bunu yazıyorum kimseden çıt çıkmıyor. Ya hu, üzerine oturduğumuz dal kırılıyor. Düşeceğiz.
Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirsin,
TBMM bir araştırma komisyonu kursun..
Başbakan, Basın Yayın ve Basın İlan Kurumu’nu harekete geçirsin..
Ya hu bu herkesin bildiği bir sır.. Gerçeği söylemek bu kadar zor mu..
Ulusalı, yereli fark etmiyor. Tirajlar da uydurma, ratingler de.. Rating rasyonlarına göre Türkiye’deki Tv izleyicisi geri zekalı. Diyaloglar, reklam spotları ona göre yazılıyor, tipler, karakterler ona göre oluşturuluyor.
Media düz bir ayna değil. Hainleri kahraman, kahramanları hain gösteren konkav ve konveks aynalarla dolu bir sirk çadırına benziyor bizim media mahallesi.
Vergi kaybı var. Maliye Bakanı inceletsin, Resmi ilan paraları usulsüz, kamu kaynakları israf ediliyor.. Haksız gelir elde edenler var. Tüketici de aldatılıyor, yatırımcı da. Bu bir insan hakları ihlalidir. Basın özgürlüğünün istismarıdır, halk kandırılıyor, doğru bilgiye ulaşması engelleniyor. “Kem alat ile kemalat olmaz.” Basın bugün Kem alat’a dönüştü. Bunun kamusu, özeli yok. Dibe vurduk.. Ne üniversiteler konuyu gündemine alıyor, ne meslek örgütleri. Biraz da herkes basından korkuyor. Basın, sahibinin sesi zaten. “Media tetikçiliği” denen bir şey var. “Media linçi” diye bir şey var. Media birilerinin elinde “Truva atı” rolü oynuyor. Dünya mediasının nereye gittiği kimin umurunda, patron da yeni teknolojilerden habersiz, yöneten de, çalışan da.. “New Media”, “POI Media”, “Immersive Media” nedir kimin derdi.. E-Media nereye koşuyor. E-Demokrasi, Bit-Coin, Forex, Raspberry Pi, Avatarlar, Nöronikler, itilen medianın yerini çekilen media alacak.. İnternet mediası da değişecek.. Ben size uzak ya da orta vadedeki gelecekten değil, eşikten söz ediyorum. Yeni bir dünyanın eşiğindeyiz ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve yakın zamanda bir geri dönüş de yok.. 5G bilişim için bir milad olacak gibi..
Kayıtdışı işlem de var, kara para da aklanıyor.. Devlet eli ile bir sürü şantajcı, mafya tetikçisi, ajan besliyoruz. Mesela neden TOBB ya da İTO ya da MÜSİAD, ASKON, TÜSİAD bu konuya el atmaz. Bir tek üniversite yok mu, bu basındaki temel sorunları araştıracak. Biliyorsunuz devekuşu da basının iftirasına uğradı. Ama devekuşu ile ilgili yalan iddia, bizim media için gerçek! Bakalım o birileri kafasını daha ne zamana kadar kuma sokmaya devam edecek.
Geçen gün Basından Sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Numan beye Ordu’da anlattım, belki tekrar fırsat bulursam anlatmaya çalışacağım, ama bu durum böyle devam edecek olursa yarın bu işin içinden çıkmak çok daha zor bir hal alabilir..
Herkese ahlak dersi verenler, kendi içlerindeki ahlaksızlığı, sahtekarlığı, yağmayı görmüyor, görmek de istemiyor. Derneği, konseyi, sendikası, kamusu, özeli, çalışanı, patronu fark etmiyor.
Kamunun yayınladıkları bültenler, dergiler sanki çok mu temiz.. Temiz toplum, temiz eller, bu media üzerinden sağlanamaz.. Medianın Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olması gerekiyor.. Bizim media, bizim aydınımız, akademisyenimiz gibi, misyonuna ihanet ediyor. Hani derler ya, “cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” diye, işte aynı oley media için de geçerli.
Geçenlerde namuslu ve cesur bir bilim adamı çıktı, ferasetini kaybetmiş eğitim veren cahillerden söz etti, hani şu Zaim Üni. Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı, malum aydınlara sahip çıkan besleme media tarafından, doğru bir sözünden dolayı “topyekûn saldırı” sonucu lince tabi tutuldu ve istifaya zorlandı.. Aslında bu gerçeği söylemek isteyenleri susturmaya yönelik, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden bir saldırı idi. “Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir.” Bu “aydın yabancılaşması / ihaneti”ni biliriz biz. “Cehaletin bu kadarının ancak eğitimle mümkün olduğu”nu da bilenlerdeniz.
Ben tekrar çağrımı yeniliyorum, olaya yasama mı el atacak, yürütme mi, yargı mı, özerk kurumlar mı, hepsi mi, kim, MASAK mı, savcılar mı, bu patlamak üzere olan olaya el atılması gerek.. Media metastaz yapma kabiliyetine sahip bir yapıdır. İşin ucu sermayeye de uzanır, STK’lara da.. Yerel yönetimlere, siyasi partilere, merkezi hükümet, siyaset ve bürokrasi çevrelerine de ulaşır. Yani iş sadece Paralel yapı ile sınırlı değil..
Zaten media ölmüş de ağlayanı yok. Elime geçen son gerçek tiraj raporu tam bir felaket.. Diğerlerinin hali, Paralel mediasının halinden daha iyi değil.. Sistem çökmüş vaziyette aslında. Basın Ayı Yogi gibi boşlukta yürüyor.. Aşağı bakınca düşecek..
Her şeyi yeniden düşünmemiz, konuşmamız gerek.. 5. kuvvetin içine düştüğü acziyet ve kirlilik böyle devam ederse yarın bunun faturasını çok ağır öderiz. Bu yapı hâlâ rol modeller yetiştirmeye, toplumu yönetmeye devam ediyor. Toplumun din, tarih, gelenek, gelecek hayalleri, siyaset, iktisadi bilim, kültür, sanat, sosyal hayatına yön veriyor.. Aslında yön vermiyor toplumun gözüne at gözlüğü takıp, ufkunu karartıyor, hipnotize ediyor. Onları hipnotize ediyor, fantastik kurgusal bir dünyada kripto, proje kişi ve örgütlerin peşine takıyor..
Media bir nimet olabildiği gibi bir tehdit de olabilir.. Bugün media, büyük ölçüde birkaç manşet ve slogan, birkaç makale dışında bu milletin değerlerine hizmet etmiyor, ihanet ediyor. Özel ve kamu kaynakları ile beslediğimiz, basın özgürlüğü adına kutsamaya çalıştığımız (!) media bu halka ve halkın değerlerine ihanet ediyor büyük ölçüde.
Acı gerçek şu: Halk basına güvenmiyor artık. Sonunda dönüp Bülent Arı’nın dediği yere geliyoruz.. “Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar” yerine; “Doğruyu söyledim, yalan söylemiyorsun diye beni yerimden kovdular..” mı diyeceğiz.
Tekrar söylüyorum, tek sorunlu media grubu Paralel media, ya da Doğan media, PKK mediası değil, neredeyse hepsi. Bugünki 3 milyon küsur BİK resmi tirajı da büyük ölçüde yalan! Gerçeği söylesem inanmazsınız. Gerçek tirajı açıklananın beşte biri olan var. Zaman 1 milyona yakın tiraj açıkladığında bayi satışı 25.000 idi ya hu.. Gerçek tirajı 1000’in altında yarım düzine gazete var, ulusal basın kategorisinde. BİK’e bildirilen rakamlar hormonlanmış ve makyajlanmış. Davudoğlu’nun “Organik aydın” deyiminden yola çıkarak “organik media” istiyoruz mu diyeceğiz şimdi. Geçen hafta ulusal basın 205.578 tiraj kaybetmişti. Bakalım bu hafta durum ne olacak. Bugün 17.00’den sonra Google’dan aratın “gazete tirajları” diye görürsünüz. Selâm ve dua ile..