Abdurrahman Dilipak
Mektepliler daha mı cahil!
Hemen herkes memleketin temel sorununun eğitimsizlik olduğundan söz ediyor da, bana kalırsa tam aksi, “cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür..” Eğitim yolu ile insani bir sağduyu, refleks olan feraset denilen şey eğitimle yok edilince geriye bir canavar kalıyor..
Kur’an-ı Kerim “cahil” diye eğitimsiz kişilerden sözetmez.. Belki onlar “Ümmi”dirler.. Ümmi olduğu halde, mesela “Sinan Ümmi” “Ümmi Kemal” gibi nice feraset sahibi insanlar vardır.
Amr bin Hişam veya bilinen adıyla Ebû Cehil, “Ebul Hikem” adıyla da anılır. Zamanının ilim, siyaset, ticaret, sanat ve edebiyat alanının önde gelen isimlerinden biri idi. İslam geleneğinde bu adamın sıfatı “Ebu Cehil”dir.. İslami kaynaklarda cehalet hakikatin bilgisinden yoksun olmak şeklinde tanımlanır.. Kur’an-ı Kerim’de doğrudan Ebu Cehil adı geçmese de ona gönderme ve işaret vardır.. Mesela Firavun, Bel’am gibi bir takım kınanan örnek insanlar da zamanın bilgisine sahiptiler..
Kitap, bilip de yapmayanlar ile ilgili Beni İsrail topluluğu üzerinden ve Tevrat örneği ile “Kitap yüklü eşek” benzetmesi yapar. Cuma/5: “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”
Ve Bel’am tanımlaması. Asıl adı Belam-ı Baura. Rivayet edilir ki, Hz. Musave Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilen kişilerden biriydi.Hz. Musa zamanında yaşamıştı. Âlim olarak bilinirdi. Şeytan da bu anlamda bilgili biri idi biliyorsunuz.. Belka şehrinin valisi,Hazret-i Musa’nın askerlerinin şehre girmemesi için, dua etmesini ve Hz. Musa’yı ne pahasına olursa olsun durdurmasını istedi. O da ölüm korkusu ile, Musa (AS)’ya muhalefet etti ve gücünü kullanarak ona karşı çıktı. Çıkan çatışmada mü’minler tarafından öldürüldü. Müminlere beddua ettiği için ilahi gazaba uğradı. Kitapta onun hakkında şöyle buyurulur: “O, dünyaya meyletti ve nefsinin hevâsına uydu. Onun ibret verici hâli, üstüne varsan da, kendi hâline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzer” Araf 175-176. Alim biri idi mürted olarak öldü.. Vahyi kendi heva ve hevesine göre yorumluyordu.. Belki de şöyle düşünüyordu, “Ben çok akıllı ve bilgili bir insanım, herkes bana itibar ederken ve ben bunca servetin sahibiyken, niye Peygamberlik bana değil de, O’na geliyor ki!”
Belam bin Baura veya Bel’am İbn Eber’in, İsrâiloğulları’ndan, Yemen diyarından veya Kenan ilinden zengin olmadan önce alim ve zahid biri olduğunu söyleyenler de vardır. Bel’am’la ilgili ayetlerin meâlleri şöyledir: “… Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz âyetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin olayını anlat. Dileseydik, onu âyetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hâli böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler.”
Ayetleri çok iyi bildiği halde ilmiyle amel etmeyen, Şeytana uyarak azan, güç ve iktidar (dünya) hırsı gözünü kör etmiş, heva ve hevesine kapılmış, güç ve menfaat sahiplerine yaltaklanan “Köpek tıynetli” her “din alimi” bu çerçevede Kur’an tarafından lanetlenmektedir.
Konu ile ilgili bir çok rivayet vardır. Bu rivayetlere göre, bir alimin lanetlenmesine kadar uzayan serüveninde kırılma noktası şöyle hikaye edilir: “Mûsa (a.s.), Ken’âniler’ in Şam’daki topraklarına girmişti. Bu sırada Bel’am, el-Belkâ köylerinden Bal’â’da bulunuyordu. Ken’âniler’den bazıları Bel’am’ın yanına gelerek: “Ey Bel’am, Mûsa İbn İmrân İsrâiloğulları’nın başında olduğu halde bizi yurdumuzdan sürmek ve öldürmek üzere geldi. Bizim ülkemize İsrâiloğulları’nı yerleştirecek. Senin kavmin olan bizlerin ise yerleşecek bir yerimiz yok. Sen duâsı kabul edilen bir kimsesin. Onları defetmesi için Allah’a duâ et”, dediler. Bel’am: “Yazıklar olsun size! O Allah elçisidir; melekler ve mü’minler de onunla beraberdir; onlar aleyhine nasıl duâ edebilirim! Bildiğimi bana Allah öğretti” diye red cevabı verdi. Kavmi duâ etmesi hususunda ısrar ettiler. Bel’am bin Baura’ya hediyeler getirip birçok dünyalık vad ettiler, bir yandan tehdit ettiler. Karısı da tehditte bulundu. Zalim hükümdar da beddua etmediği takdirde onu idam edeceğini söyleyerek idam sehpası kurdurdu. Bütün bunlar karşısında Bel’am bin Baura’nın gönlünde dünya malına ve servetine karşı meyl belirdi.” Sonrası hüsran..
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” da, bilip yapmayınca bir başka felaket. Hele bilip de aksini yapanlara gelince! Bilmediği halde yalan yanlış şeyleri hakikatmiş gibi söyleyenler yok mu, bir de onlar. Bakın kulaktan dolma bilgilerle din öğrenilmez. Bu bir, yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder, derler bu doğrudur. Bu da ikii. Sakın Şeytan sizi Allah’la aldatmasın, bu üçç. Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin, biri size bir şey söyler de siz o şey üzerinde düşünmeden o şeye inanıverirseniz bu sizin helakiniz için yeter de artar bile.. Bu dört, Beş:Bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin, kafanızı kiraya vermeyin. Altı: Allah’ın ayetlerini dillerinizin ucuna geçirerek Allah’ın ayetlerini savaştırmayın, dinde tartışmaya girmeyin, sizin gibi düşünmeyenleri tekfir etmeyin.. Allah’ın emrine uymayanlar haram, resulün sünnetine uymayanlar mekruh işlerken, “benim gibi düşünmeyenler dinden çıkar” demeyin.
Eskiden biz okuyacak dini muhtevalı kitap bulamazdık, bugün 400’e yakın meal var.. Muhkemleri bırakıp, müteşabih olanlar ile ilgili sanki o ayetlerin mümkün olan tek yorumu kendilerininki imiş gibi bir iddiaya kalkışmıyorlar mı? Her duyduğunuza, her okuduğunuza hemen inanmayın.. Tevhid ve ümmetin birliği konusunda zaaf gösterenlere itibar etmeyin.
Bilmeyenler bir dert, bilip de nefislerine yenilenler bir başka bir dert. Bu gün yeryüzünü fesada verenler sadece bilgisizler değil, belki ondan daha fazla bilip de bildiklerinin aksini yapanların eliyle oluyor.. Aman dikkat dikkat. Müfsitler, bilgisizlerden daha tehlikelidir.. Komünizm, Faşizm, Siyonizm, Kapitalizm, Masonlar, Tapınakçılar, Haçlılar, mafya babaları, Soğuk Savaşın öncü kadroları, darbeciler, hepsi okumuşlardı.. Okumamış kendi ve çevresine zarar veriyor, okumuş cahiller yeryüzünü ifsat ediyorlar. Selam ve dua ile..