İşte o yazı:
Yıllardır, 3 büyük inanç sisteminin kıyamet teolojisi üzerine çalışıyorum.. Doğrusu içinden çıkamıyorum rivayetlerin. Birbirini nakzeden bir sürü rivayet var..
En çok, Mehdi, Mesih, Deccal, Anti Chirist tartışılsa da, Melheme-i Kübra, Armagedon tartışılsa da Kur’an-ı Kerim’de kıyamete ilişkin, mahiyetini tam olarak bilemediğimiz 3 şeyden söz edilir.. Biri Yecüc Mecüc. Hristiyanlar buna Gog - Magog diyor.. Müfsit bir topluluk.. Zülkarneyn kıssasında demir-bakır / tunç bir perde ile perdelenmiş, yeraltına hapsedilmiş bir yaratıktan söz edilir.. Sed’din arkasında kıyamet gününün öncesi huruç edecekleri günü beklemektedirler..
Bu olay Ergenekon destanındaki demir dağı eritme hikayesine benzer. Tarih-i Taberiye göre Büyük İskender Zülkarneyn (AS)’dır. Buna göre de bu olayın MÖ 350’lerde gerçekleşmiş olması gerekir.. Yeraltına hapsedilen topluluğun cinni bir topluluk ya da cinlerin hulul ettikleri başka bir yaratık olması da mümkün.
Cinlerin insanlardan önce dünyada maddi varlıklar olarak yaşadıklarını söyleyenler de vardır. Hz. Nuh (AS)’a kadar bu böyle devam etmiştir.. Hz. Nuh döneminden sonra büyük ölçüde maddi varlıkları ya da insanlarla doğrudan teması engellenmiştir..
Mesela Luther’e göre Nuh (AS)’ın oğullarından Yafes’in eşlerinden biri bir Cin/Peri imiş ve ondan Gog ve Magog isimli iki çocukları olmuş. Anneleri olan Peri çocuklarını alıp, Doğuya gitmiş ve orada çoğalmışlar.. Biliyorsunuz Yafes Türklerin atası kabul ediliyor. Ötekiler Ham ve Sam.
Burada tartışılan bir diğer bir konu bu Seddin nerede olduğu? Genel, yaygın kanaat, Çin ve bugünkü Moğolistan civarı gibi. Bana göre Sed Kaf dağının arkasında olabilir. Kaf dağı nerede derseniz, Kafkasya, Trans Kafkaslar.. Yani Gürcistan’ın, Ermenistan’ın arkası, burnumuzun dibi.. Bu arada Yunan mitolojisi diye bildiklerinizin çoğu Kaf dağı hikayesi. Cinnî hikayeler.. İskandinav ülkelerinin Pagan hikayelerinin arkasında da Kaf dağı hikayeleri var.
Çinlileri Yecüc-Mecüc gibi görmek çok gerçekçi olmasa gerek. Bugün Çin’de 100 milyona yakın Çinli Müslüman var. Hui Müslümanları Hicretten önce yani Medine’nin İslamlaşmasından önce Müslüman oldular.. Türk topluluklarla Hind, Moğol ve Çin halkları ile tarihi, yakın bağlar var. Yine Çinlilerle Hind ve Moğol halkları arasında derin bağlar bulunuyor.. Zaten sonuçta hepimiz Hz. Adem’in çocukları değil miyiz? İnsanlığın Anadolu’ya yayıldıkları yer de Anadolu coğrafyası değil mi?
Dabbetül Arz, diğer dinlerde yok. Bu hayri bir yaratık olacak.. Bunun zuhurundan sonra zaten artık imana erme dönemi bitiyor. Bunun da mahiyetini bilmiyoruz. İyi ve tek kişi olduğunu biliyoruz ama mesela Yecüc-Mecüc çok ve müfsit bir topluluk. Bir diğer alamet ise Sekine/Tabut diye anılan, akasya ağacından yapılmış, Süleyman mabedinin minberinde muhafaza edilen, içinde, Kalem suresinde söz edilen, evamiri aşerenin bulunduğu iki tablet ve diğer vahiy tabletleri ile Hz. Musa’nın asası, Hz. Davud’un Kılıcı, Hz. Süleyman’ın yüzüğünün içinde olduğu bir sandık.. Mukaddes Emanetler sandığı.
Bu sandığın nerede olduğu bilinmiyor. Nebukadnezar’ın mabedi yıkmasından sonra mabedin harabesinin altında kaldığını söyleyenler var, Hadramudda diyenler var, Eber gölünün kenarında diyenler var, Şam’da, Hatay’da diyenler var, göğe çekildi diyenler var, Yer yuttu diyenler var, 7 muvahhid tarafından emanetin sahibi gelene kadar yeryüzünde dolaştırılacak diyenler var. Tabii o zaman sormak gerekiyor: Bizdeki emaneti mukaddesedeki Hz. Musa’nın asası ya da Hz. Davud’un kılıcı ne oluyor? Tabletler ve Süleyman aleyhisselamın yüzüğü nerede?
Mehdi, Mesih ve Deccal konusunda Kur’an-ı Kerim’de açık bir hüküm yok. Ama işaret olduğuna dair çok fazla rivayet var. Şia da Mehdi konusu nerede ise bir iman meselesi.. Sufi gelenekte ise hadislerdeki tevatürlere dayanılarak izah edilmeye çalışılıyor. Bu rivayetleri zayıf bulanlar da var. Yahudilikte Meşiah konusu var, Hristiyanlıkta Mesih konusu, Anti Chirist konusu var.. Şia’daki Mehdi’nin kim olduğu belli, İmam Hasan el Askeri’nin oğlu. Kayıp Mehdi. Çocukken kaybolmuş. Şia’nın son imamı.. Sünnilerin Mehdisi, Fırka-i Naciye’den, yani ehli sünnet biri. O kendini bilmeyecek, ona daha sonra bu görev verilecek.. Hz. İsa’nın nüzulü de tartışılan bir konu. Yeni bir risalet yok. Yani yeni bir kitap gelmeyecek. Hz. Muhammed (SAV) son peygamber, Kur’an-ı Kerim son kitap..
Sonuçta, Müslüman, Hristiyan ve Yahudiler arasında bu konu derin farklılıklar taşıyor.. Her inanç topluluğunun kendi içinde de bu konuda derin ihtilaflar var..
Bakın bunları tartışmanın kimseye bir faydası yok.. Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz, ama bu konuda gelecekte neler olacağını bilmiyoruz. Öte yandan elimizde kıyamete kadar geçerli bir rehberimiz var. O da Kur’an-ı Kerim.. Kendisi hakkında fazla bilgi verilmeyen bir konuda gereksiz bir şekilde tartışmaktan uzak durmak daha iyi olur diye düşünüyorum..
Biraz sabırlı olacak olursak, bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecektir.. Muhkem ayetler dururken müteşabihler konusunda, zanni yorumlarda bulunarak emin olmadığımız bilgiler çerçevesinde tartışmanın kimseye bir faydası olmayacaktır..
Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati bize öbür dünyada gösterilecektir. Bu dünyada bize hayır gibi gözüken şeylerde şer, şer gibi gözüken şeylerde hayır olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir.
Selâm ve dua ile.