Abdurrahman Dilipak
Kim dün neredeydi, bugün nerede?
Erdoğan, AK Partiyi kurduğunda artık “Milli Görüş” gömleği ile değil, aynı hedefe farklı bir gömlekle, yeni, çoğulcu merkez parti şeklindeki yeni oluşumla yola devam edeceğini açıkladığında SP’liler kıyameti kopartmıştı. Ama zaman içinde büyüyen, güçlenen Erdoğan’ın yeni partisi oldu. Milli Görüş Partisi % 1’in altına düştü ve bugün HAYIR cephesinde yer aldı.
Muhsin Yazıcıoğlu hep Erdoğan’a yakın durdu, ona düşmanlık yapanların karşısında yer aldı. Kendinden sonra partisinin genel başkanlığını üstlenen kişi Yalçın Topçu, Erdoğan’ın yanında, ama BBP’nin yeni genel başkanı EVET veya HAYIR demek için istişare yaptığını açıkladı. Sanki Temel Karamollaoğlu ve SP ile ortak hareket edecekler gibi anlamıştım son açıklamadan ama parti yönetimi henüz bir karar vermediklerini açıkladı. AK Parti, dün MHP’ye mesafeli dururken, Bahçeli dün Anasol-M’de yer alırken, Ergenekon’un avukatlığına soyunurken, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına karşı kendi bir aday gösterirken bugün AK Parti ile MHP EVET cephesinde yer alıyor..
Refah-Yol’un Meral Akşener’i, Abdullatif Şener’i, bu gün karşı safta..
DYP, ANAP, Liberal Parti ve tabi FETÖ’cüler, CHP-HDP koalisyonuna destek veriyor..
Bekaroğlu CHP’li oldu, eski Üsküdar Müftüsü İlhan Özkes CHP’ye veda etti. Yaşar Nuri bu dünyadan göçtü gitti.
Numan Kurtulmuş, döndü dolaştı AK Parti’ye katıldı..
Ali Bulaç nereden geliyordu, nereye savruldu..
Düşünsenize, sağa lider olacak adam diye görülen İlhan Kesici CHP ile yola devam dedi..
İdris Naim Şahin dün neredeydi, bugün nerede..
Bülent Arınç düne kadar “ağır abi” idi, o da bitti. Gül artık emekli Cumhurbaşkanı, Davutoğlu’nun başbakanlığı çok kısa sürdü.. Beşir Atalay’dan hiç ses çıkmıyor bu aralar.
Siyaset değirmeni çok insan öğüttü. Ve öğütmeye devam ediyor..
Önümüzdeki dönem daha birçok insan siyaset sahnesinden çekilecek. Ve hemen unutulacak..
Sahi, mesela, İstanbul’un Erdoğan’dan sonra belediye başkanı olan zat kimdi? Şimdi nerededir, ne iş yapar.. Eski bakanlar neredeler. Çok eskileri sormuyorum. 28 Şubat’tan hemen önce ve sonraki günleri hatırlayın, o sıcak günlerin en çok konuşulan isimleri, hepsi buhar olup uçtular..
Bazı isimler oturdukları koltuktan nam alırlar, koltuktan indikleri gün unutulurlar, bazı insanlar vardır, oturdukları koltuğa nam verirler.. Onun için koltuktan nam alanlar koltuğa yapışırlar.. Ondan ayrılmak “ölüm” gibi gelir onlara.. O koltuk için her şeylerini verebilirler.. “Koltuk bağımlısı”dır bunlar.. Orada kendilerini “Rab” ve “İlah” gibi hissederler.. Herkesi terbiye etmeye ve herkes üzerinde hüküm sahibi olmaya çalışırlar. Bürokratlar sanki “kulları”dır. Onlar da zaten kendilerini “üstleri” adına “ali kıran - baş kesen” konumuna getirdikleri için küçük birer Tanrıcık’a dönüşürler.. Altlarını “kul” gibi görürler.. Bürokrasi mitolojik bir dünyaya dönüşür..
Aman ha! Sakın ‘Raina’ demeyin, ‘Unzurna’ deyin. Din ve devlet büyüklerinizi ‘İlah’ ve ‘Rab’ edinmeyin! Sonra dininizi de dünyanızı da kaybedersiniz.. O taşlanmış, hilekâr, yalancı Şeytanın sözüne inanmayın, o size “yeryüzünde bir cennet” ve sanki “ölmeyecekmişsiniz” gibi, size ölümü unutturarak, sanki ebediyen yaşayacakmışsınız gibi bir hayat vadeder.
Şeytanın “yaşam” koçluğuna aklınızı teslim ederseniz, sizi dönüştürürler.. Kalkancı’ya mı, FETÖ’cüye mi köle ederler bilmem..
İktidar ve servet çok sinek toplar. Bunlar “yalaka” ve “hain” tiplerdir. Müfsittirler. Çıkarları için her şeyi yapabilirler.. Kimse kendinden çok emin olmasın. Şeytan nasıl nefis taşıyan her canlıda kendine bir yer bulmak ister ve nefs şeytanın hilelerine karşı gaflet içinde olur, Nefs terbiyesi gerekirse, Allah’tan “Bizi nefsimizle başbaşa bırakmaması” için dua edersek, tüzel nefsler, nefs taşıyanlara karşı da, risaletin masumiyeti dışında, hiç kimseye mutlak güven ve teslimiyet yoktur, olamaz. Masiyette itaat yoktur. Onun için “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” denmiştir. “Kula kulluk yoktur”. Nefsine güven duyanlara gelince onlar gaflet içinde olanlardır..
Boşuna günde 40 kez “Rabbim bana hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmamızı nasib eyle” diye dua etmiyoruz!
Bakın! İnsanlar kötü iken iyi olabileceği gibi, iyi iken kötü de olabilir.. Aslında insanlar çocukken hep iyidirler. Sonra kötü olurlar. Para, şehvet, güç, şöhret ve makam insanın aklını çeler. Zayıf karakterli insanlar kolayca, bunlar karşılığında dinlerinden taviz verirler..
Kimilerinin aklı gider-gelir. Bunlara karşı dikkatli olmak gerek.
Kimileri güce ve paraya tapar. Sizde onlar varken sizinle beraberdirler. Onları kaybettiğinizde size sırtlarını dönerler.. Asker, sivil, siyaset adamı ya da bürokratlar bunu çok yaşarlar. Ama gerçeğin farkına vardıklarında vakit çok geçtir..
Eskiden “Ahiretlik” derlerdi. “Kara gün dostu” derledi.. AK Partililer, ak gün dostlarına dikkat etmeli.
Evet, referandumda EVET demek aslında özünde bir çok HAYIR’ı barındırıyor.. EVET diyerek FETÖ’ye, CHP’ye, teröre, PKK’ya ve türevlerine HAYIR demiş oluyorsunuz. Eğer HAYIR derseniz, uluslararası sisteme EVET demiş oluyorsunuz..
Koalisyon dönemlerinin sona ermesi, iktidarı halkın doğrudan kendisinin belirlemesine, milli iradenin, doğrudan demokrasi yolu ile kendi tercihini ortaya koymasından yana iseniz EVET diyeceksinizdir.. Kendi iradenizi başkalarının iradesine tabi kılmak, 2. elde siyasete müdahale etmekten yana iseniz, yani kendinize güvenmiyorsanız HAYIR diyeceksiniz..
Karar sizin.
Selam ve dua ile..