Abdurrahman Dilipak
Kılıçdaroğlu’nun Kemal’i CHP’nin zevali mi?
Eğriye eğri, doğruya doğru, yanlış bir iş yapsa da, ters yöne gitse de, yaptığı işin kendisine, ülkesine, hizmet ettiğini sandığı çevrelere bir faydası olmasa da, iyi bir performans ortaya koydu..
6 ay bir güz gidip, bir arpa boyu yol almadı aslında, esrik başın cezasını sadece ayakları çekti. Ramazan-bayram demedi, yürüdü. Sadece yürüdü, ama varmak istediği hedeften bugün çok daha uzak. Çünkü yürüdükçe kendinden uzaklaşan bir hedefe doğru yürüdü. Çünkü ters bir yönde ilerliyordu.
Dağlara tırmandı, yamaçlardan indi, güneş altında, yağmurda yürüyüşünü sürdürdü. Ve İstanbul’a geldi. Hoş mu geldi, safa mı getirdi göreceğiz.
Gideceği yeri bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz. Kılıçdaroğlu şimdi ne yapacak. Partisinden aykırı sesler yükselmeye başladı bile. Artık mızrak çuvala sığmıyor. İstanbul’a yaklaştıkça oynanan oyunun çirkin yüzü daha belirgin bir hal alıyor.
Geçen gün G20’leri yazdım. Almanya’daki karşı gösterilerden söz ettim. Almanya demokratik bir ülke değil mi? Muhalefet nasıl cesur bir şekilde sesini yükseltti değil mi?
Bunlara kanmayalım. Bunların büyük çoğunluğu kontrollü hareketler. Bir muhalefet gerekiyorsa onu da kendileri örgütleyeceklerdir. CHP’nin kendi içinden seçtikleri adamlara CHP’yi kurdurması gibi bir şey bu.
Filistin davasını Hamas’a kadar kim sahipleniyordu, solcular değil mi? Peki solcular İsrail’e karşı Filistin halkının lehine hangi kazanımları elde ettiler? Yok bir şey! Ama böylece Müslümanlar bir yandan Filistin davasına uzak dururken, öte yandan orada kontrollü Marksist örgütler kurup bölgeye terör ihraç ettiler, soğuk savaş döneminde!
İsrail başlangıçta Hamas’ın kurulmasına niye göz yumdu. Laik-solcu Arap milliyetçisi Filistinlilerle Hamas’ı çatıştırmak istiyordu. Filistinlileri Filistinlilere kırdıracaktı, Soğuk savaş takdikleri ile Laik-İslamcı, Sağ-Sol, Milliyetçi çatışması ile kendi rahata erecekti. Tabii, Allah’ın yardımı ile evdeki bu hesap çarşıya uymadı.
Bu işler böyledir. Daha önce Dev-Genç nasıl Dev-Yol, Dev-Sol diye bölündü. Böl ve yönet!
G20’leri protesto edenler, Erdoğan’ın “Dünya 5’den büyüktür” çağrısına niye destek vermezler. Niye bunların İsrail’e karşı sesi çıkmaz. Niye bunları kalıcı, uzun soluklu, çözüm üreten çalışmalar yapmazlar ve sadece protesto edip, sonra evlerine giderler.
Kılıçdaroğlu için de aynı çevreler seferber olmuş vaziyetteler. Bu kez Kılıçdaroğlu protesto etmek için değil, onu desteklemek için.. Hiçbir solcu, özel bir bankaya yönetici tayin eden bir parti nasıl olur, bu parti nasıl solcu olduğunu iddia eder diye sormayacaktır. Tek adam rejimi ile demokrasiyi nasıl telif ettiklerini sormayacaklardır Kılıçdaroğlu’na. Resmi ideolojinin resmi sözcüsü bir siyasi hareketin liderinin peşine takılıp yürüyeceklerdir. Ve tabii arkalarında tüm Gezi bileşenleri, FETÖ’nün kripto elemanları.
Avrupa Parlamento’sunun AB için Türkiye il ilişkilerin dondurulması yönündeki çağrısı ve bu çerçevede ileri sürülen görüşlerin Kılıçdaroğlu’nun talepleri ile büyük ölçüde benzerlik gösteriyor olması dikkat çekici. Kılıçdaroğlu kendini Türkiye’nin Sisi’si gibi görüyor ve bir bakıma sanki Türkiye’ye karşı bir koalisyon oluşturup, Türkiye’yi Katar’a benzetmek istiyor.
Ha! Bu arada, hani şu Adalet Bakanlığındaki kadrolaşma çabaları ile ilgili video kayıtları ekranlarda dönen Moğultay bugünlerde ölmesin mi? Adalet talep eden Kılıçdaroğlu’nun geldiği yer ve dayandığı çevrelerin ne kadar adil, ne kadar barışçı, ne kadar onurlu olduğunu bu süreçte bazı kanallar, dün ve bugüne ilişkin belgelerle, bu vesile ile bir kez daha ortaya koydular, gün yüzüne çıkardılar.
Kılıçdaroğlu bir ay kendinden söz ettirdi ve parti içi muhalefeti susturdu. Ve şimdi yolun sonuna geldi.. Bundan sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz..
15 Temmuz’a giden yolda, Kılıçdaroğlu’nun söz ve hareketleri, AK Partililer için iyi bir vesile oldu. Kılıçdaroğlu mutlu gözüküyor. Her gün bir gazetede, televizyonda haberi çıkıyor. Ama bunun kendisine bir faydasının olmadığı gözüküyor. “Eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil” kabilinden, “dostlar alışverişte görsün” diye düşünülmüş bir eylem sanki! CHP %48 hayali ile çıktığı yolda, yaklaşık bir ay süren uzun bir yolculuğun ardından siyasi olarak kat ettiği mesafe ortada. 30 gün 30 gece yollarda yattı-yürüdü, ama bir arpa boyu bile yol kat edemedi. Bana kalırsa Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olan adamın haline benziyor hali.. Bu tavrı ile ulaşmak istediği hedeften daha da uzaklaştı.. Kılavuzu ya da akıldanesi kimse, işte sonuç ortada!
Selâm ve dua ile..