Abdurrahman Dilipak
Karakas’dan İslamabad’a yol gider!.
Venezüella’da bir süredir olaylar durmuyor. En son muhalefet genel greve gitti. CIA ABD’nin darbecilere destek verdiğini açıkladı. Devlet başkanı halkı Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaptığının benzerini hatta daha fazlasını yapmasını istedi.
Karakas’da sular durulmuyor. Ama bu arada İslamabad’da Panama belgeleri ilk meyvesini verdi. Anayasa Mahkemesi, Başbakan Nawaz ve Maliye Bakanını görevden aldı.
Panama belgelerinde doğrudan Nawaz ile ilgili bir belge yok. Ama ailesi, yakın çevresi içinde suçlananlar var. Bu suçlamalarla ilgili kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok. Ama yine de mahkeme Nawaz için ömürboyu siyaset yasağı getirdi. Üstelik seçimlere bir yıldan daha az bir zaman olmasına rağmen. Aslında Nawaz’ın gitmesi, partisi için siyaset yasağı sonucunu doğurmuyor. Başbakan yine Nawaz’ın partisinden seçilecek.
Pakistan bu yüzyılın başında Hindistan’dan ayrılmıştı. Başlangıçta Pakistan ve Bangladeş tek devletti. Önce bu Birleşik Pakistan’la Hindistan’ın arasında kalıcı bir çatışma konusu olsun diye Keşmir sorunu icad edildi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Kıbrıs sorunu, Ermenistan konusu gibi. Libya ile Çad arasında Auzou sorunu vardı. Sudan’da Darfur konusu gibi.
Sonra Pakistan ve Bangladeş ayrıldı.. Bangladeş ayrılmadan önce Pakistan Hindistan’da İslami bir devlet kurmak için ayrılmıştı. 2016 rakamları ile Pakistan’ın nüfusu 193 milyon, Bangladeş’in nüfusu ise 163 milyon. Yani ikisinin toplamı 350 milyondan fazla. Hindistan’da kalan nüfus ise 250 milyon civarında. Yani Hint kökenli dünyada 600 milyon Müslüman var..
Şimdi karanlık bir el Çin ile Hindistan’ı birbirine düşürmeye çalışıyor.. Bangladeş’i Pakistan’dan ayırdılar, orada laikçi bir diktatörlük kurdular.
Bugün Pakistan’da “Pakistan Müslüman Birliği (PML-N)” iktidarda. Seçime 1 yıldan az bir zaman kala başbakan ve maliye bakanı görevden alınıyor ve siyaset yasağı getiriliyor. Hani Erdoğan’a şiir okudu diye “muhtar bile olamaz” diye mahkeme kararı verildiği günleri hatırlayın. AK Parti için kapatma davasını hatırlayın.
Tehrik-i İnsaf Genel Sekreteri Cihangir Han Tarin, “Bugün Pakistan halkı gerçek adalete sahip oldu. Yeni bir dönem başladı” diyor. Bu adamın kim olduğu belli. Suç kanıtı “Panama belgeleri” Orada Nawaz’dan söz edilmiyor. Çocukları ve yakın çevresinden söz ediliyor. Onlar hakkında açılan dava henüz sonuçlanmamış. 17-25, ya da MİT TIR’ları davası gibi bir dava bu. Ergenekon-Balyoz davası da öyle değil mi idi! Pakistan’da aşağılık bir oyun oynanıyor.
Mahmut Övür Sabah’ta 9 Eylül 2014 de şöyle diyordu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs ziyareti dönüşü yaptığı açıklamada çok önemli bir ayrıntı vardı. Üzerinde pek durulmayan o ayrıntı, Pakistan’da yaşanan son olaylarla ilgiliydi. İlginçtir 14 Ağustos’tan bu yana Pakistan’da tıpkı Gezi benzeri kaotik bir süreç yaşanıyor. Erdoğan şöyle diyordu: «Pakistan’daki olayların bizdeki Gezi olaylarına benzer yanı olduğunu görüyoruz. Pakistan’da da paralel yapıya benzer bir yapı var. O paralel yapı da kendine siyasi bir yapı buldu ve Pakistan’ı karıştırmaya çalışıyor.”
İslamabad’dan Gezi olaylarına benzer kalkışmalar oldu. Mesela Başbakan Şerif’in istifasını isteyen eylemciler, Başbakanlık Ofisi’ne girmeye kalktı.Pakistan’da ya da Katar’da, Venezüella’daki olayların seyrindeki benzerlik bu kadar değil. Hepsi aynı tornadan çıkmış gibi. “Paralel yapı”ların örgütlenme, eylem, söylem, yöntem, yükselme, diyalog ve ittifak yapma biçimleri aynı. Pakistan’daki “paralel yapı”nın imamı Kanada’da yaşayan Muhammed Tahir Ül-Kadiri. Bu adam da dini bir söylemle çıktı ortaya. Bu da diyalogdan söz ediyor. 2012’de ülkesine döndü ve Pakistan Halk Hareketi (PAT) diye bir parti kurdu. Ardından “Pakistan Adalet Hareketi”nin başkanlığını yapan medyatik eski kriketçi İmran Han’la ittifak yaptı. Liberal bir devrimden söz ediyorlardı ama, seçimde bir varlık gösteremediler. Seçimi kaybedince hareketin en önemli isimlerinden Cavit Haşimi darbe planlarını açığa vuran önemli açıklamalar yaptı. “Ordu göreve” dedi. Anayasa Mahkemesini harekete geçmeye çağırdı. FETÖ ne kadar Amerikan ise, Tahir-ül Kadiri de o kadar İngiliz! Türkiye’ye bakarak Pakistan’ı, Pakistan’a bakarak Türkiye’de olup bitenleri anlamak mümkün.
Ha! Bu arada partisi Şerif’in yerine, kardeşini aday gösteriyor.
Kuzey Kore, Pakistan, Venezüella. Peki sıradaki ülke hangisi? İran, Katar, Suudi Arabistan.. Libya’nın, Yemen’in, Mısır’ın işini bitirdiler. Afganistan, Irak, Suriye’nin durumu ortada. “Demokrasi getiriyorlar”. “İslam and Democracy Fondation” boş durmuyor. Bu Baradey ya da Blair’i Sisi’ye danışman yapmalarından belli değil mi!
Sahi bu planları yapanların Türkiye ile ilgili yeni planları, senaryoları yok mu?
1 Nisan 2015’te Venezüella’da artan enflasyon karşısında gelir vergisinde adalet isteyen ulaşım işçileri genel greve gitti, demiryolları kapandı, uçuşlar iptal edildi. Bunlar durup dururken olmuyor. Çevreciler, İnsan Hakları örgütleri, işçiler, kilise LBGT, nerede ne lazımsa birilerinin ellerinin altında bir sürü eleman hazır. Bunların kadrolarında Şeyh de var fahişe de. Marksist de var, Liberal da, Milliyetçi gibi görünen elemanlar da.. PEGİDA’da var FEMEN’de..
Şimdi de “ABD, Venezüella’da ‘darbenin önünü açıyor”.. Habere bakar mısınız: ABD Hazine Bakanlığı Dış Varlıkları Kontrol Ofisi tarafından yapılan açıklamada Venezüella’da kurucu meclis seçimlerinin yapılmasını teşvik ettiği ve bu yolla demokrasinin altını oyduğu veya ülkedeki protestoların şiddetle bastırılmasında rol aldığı iddia edilen 13 eski ve görevdeki üst düzey yetkilinin yaptırım listesine alındığı bildirildi.”
Aylardır devam eden protestolarla gündeme gelen Venezüella’da, Başkan Maduro, ABD’nin kendisine darbe yapmaya çalıştığını belirtmişti. CIA’dan birileri de darbe planlarını doğruladı. Şimdi Venezüella 15 Temmuz’un eşiğinde. Bilindiği üzere CIA Başkanı Mike Pompeo, Aspen Enstitüsü’ndeki konuşmasında, Venezüella’da bir darbe peşinde olduklarını üstü kapalı şekilde açıklamıştı. Böylece dünya üzerindeki askeri darbelerin ardından gündeme gelen «CIA parmağı» iddiası tarihte ilk defa resmi kaynaklar tarafından doğrulandı.
ABD ülkelerin iç işlerine bir biçimde doğrudan ya da dolaylı olarak karışıyor. Arap ülkelerinde, Afrika’da, Asya’da, Güney Amerika’da Şili’den Nikaragua’ya Arjantin’den Haiti’ye kadar birçok ülkede hükümeti değiştiren unsurun ABD olduğu bilinen bir gerçek. Bugün ABD istihbaratının bir numaralı isminin bir açıklaması ile ABD’nin Güney Amerika’daki etkisi gözler önüne serildi. CIA’nin direktörü Mike Pompeo, “Venezüella’da Maduro hükümetini devirmek için iki ülkeyle temasta olduğunu” söylerken, “Venezüella’da bir geçiş olmasını ve CIA’nin oradaki dinamikleri anlamasını umut ediyorum” dedi. Dikkat ederseniz, Venezüella’da yeni anayasayı yazacak Kurucu Meclis’in üyelerinin belirlenmesi için yapılacak seçim öncesinde muhalefetin grev ve eylem çağrıları ne anlama geliyor. Bunlar masum şeyler mi?
Karar sizin.
Selâm ve dua ile.