DÜNYA
İsrail'in servet teklifini reddetti!..
İsrail, Filistinli İmad Ebu Hatice'nin dükkanı için açık çek verdi. Osmanlı Bakiyesi olduğunu söyleyen Ebu Hatice ise 'Ben Allah'a söz verdim' diyor.
Filistinli İmad Ebu Hatice, işgal altındaki Doğu Kudüs'te tarihi bir bakkal dükkanının sahibi. İsrail, Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinde yer alan dükkan için Ebu Hatice'ye önce 24 milyon dolar teklif etti. Bu teklif kabul görmeyince de açık çek verdi.
Mescid-i Aksa'nın Silsile Kapısı'na 5 metre, Burak Duvarı'na (Ağlama Duvarı) ise sadece 2,5 metre mesafedeki tarihi mekanı devretmesi için kendisine yapılan baskıları anlatan Ebu Hatice, İsrail'in adım adım uygulamaya koyduğu Kudüs'ü Yahudileştirme planının en son ve bariz örneğinin kendisi olduğunu ifade etti.
'ALLAH'A SÖZ VERDİM'
İsrail'in, Eski Şehir bölgesinde yaşayan Filistinlileri çeşitli bahanelerle yerlerinden etme, evlerine ve taşınmazlarına el koyma yoluna gittiğini dile getiren Ebu Hatice, "Burayı onlara devretmem için önce 24 milyon dolar, sonra da açık çek teklif ettiler. Bana, 'Nerede yaşamak istersen sana orada yaşaman için imkan sağlarız, ne istersen yaparız.' dediler. Ancak ben Allah'a söz verdim, ant olsun ki; sokakta işportacılık da yapsam burayı onlara bırakmayacağım." dedi.
'ÇALIŞMA BAHANESİYLE KAPATTILAR'
Bakkal dükkanı olarak işlettiği, babadan kalma tarihi yapının "arkeolojik çalışma" bahanesiyle kapatıldığını belirten Ebu Hatice, "Üç yıl önce burada, kendi mülkümüzde çalışmamızı yasakladılar. Herhangi bir restorasyon çalışması yapabilmemizi de İsrail Arkeoloji Çalışmaları İdaresi'nin gözetimi ve iznine bağladılar." diyerek durumunu şöyle anlattı:
'TEK BİR DELİL GÖSTERSİNLER, MEKANI TESLİM EDECEĞİM'
"İşgal gücü burayı 'tarihi eser' gerekçesiyle ele geçirmek istiyor. Evet doğru burası tarihi eser, ancak Yahudi değil İslam kültürüne ait bir tarihi eser. Buradan, sizin aracılığınızla işgale ve onun kurumlarına meydan okuyorum, bana buranın Yahudilere ait olduğunu ispat edecek tek bir somut delil göstersinler, mekanı derhal onlara teslim edeceğim."
MADDİ VE MANEVİ BASKILAR
İsrail'in bu yapıyı kendisinden tamamen almak için her yolu denediğini, maddi, manevi her türlü baskı ve şiddete maruz kaldığını anlatan 57 yaşındaki Ebu Hatice, "Baskı yaptılar, fiziksel şiddete başvurdular, gözaltına aldılar, para cezası kestiler, ağır vergiler koydular. Fakat bütün bu yaptıklarına rağmen, burayı kendilerine vermeyeceğimi, onlarla mücadelemden vazgeçmeyeceğimi söyledim." şeklinde konuştu.
MASRAFI DA EBU HATİCE'DEN ALMIŞLAR
Bakkal dükkanını üç yıldır işletmesine izin verilmediğini, üstüne üstlük burada yapılan arkeoloji çalışmaların masraflarının da kendisinden alındığını söyleyen Ebu Hatice şöyle devam etti:
"Burası Beyt'ul Makdis'ten (Mescid-i Aksa) sadece birkaç metre uzakta, Yahudilerin Ağlama Duvarı olarak nitelendirdikleri Burak Duvarı'na ise sadece 2,5 metre mesafede. Bunun için ellerindeki bütün imkanlarla buradan ayrılmam için baskı yapıyorlar. Şu anda buradaki Yahudi arkeologların günlük bin 60 şekellik (yaklaşık 280 dolar) masrafını bana ödetiyorlar. Harcadıkları su ve elektriğin faturasını da bana kesiyorlar. Artık gücüm kalmadı. Bütün bu yaptırımların tek bir nedeni var: Pes edip burayı onlara terk etmem."
'TEK HAYALİM MÜSLÜMANLAR'IN HİZMETİNE SUNMAK'
İsrail'in tüm imkanlarını kullanarak el koymaya çalıştığı tarihi yapıya ilişkin hayalini ise Ebu Hatice, "Bu mekana dair tek bir hayalim var, o da ecdadımızın bize mirası bu tarihi mekanı yeniden restore edip Müslümanların hizmetine sunmak ve İslam kültürüne ait bir yapı olduğunu insanlara göstermek." sözleriyle anlattı.
Ne pahasına olursa olsun burayı terk etmemekte kararlı olduğunu dile getiren Ebu Hatice, "Bu davanın benimle son bulacağını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Ölebilirim ama benim bu tavrımı oğlum sürdürecek, kardeşlerim sürdürecek." dedi.
'BİZ OSMANLI BAKİYESİYİZ'
Türkiye ve diğer İslam ülkelerinden bu konuda kendilerine yardım eli uzatılmasını istediklerini kaydeden Ebu Hatice şöyle konuştu:
"Biz Osmanlı'nın bakiyesiyiz. Bu topraklarda halkı kucaklayan ve onlara insanca muamele eden son devlet Osmanlı idi. Osmanlının yeniden dönmesini ne kadar temenni ettiğimizi anlatmam imkansız. Türkiye devleti, Filistin halkını kucaklamalı ve onlara sahip çıkmalı."
'DAYANMA GÜCÜM BİTTİ'
Osmanlı'dan bahsederken göz yaşlarını tutamayan Ebu Hatice, "Yemin olsun ki bunlara karşı verdiğim mücadeleden yoruldum. Dayanma gücüm bitti. Hayatım boyunca burada kalmanın, bu tarihi mekana sahip çıkmanın, İslam'ın mukaddesatına gözüm gibi bakmanın mücadelesini verdim, vermeye devam ediyorum." diye konuştu.
ÜMMETE ÇAĞRI
Mescid-i Aksa'ya yakın bölgede yaşayan Filstinlilerin maruz kaldıkları baskıyı, yaşadıkları mağduriyeti dünyaya anlatacak bir medya olmayışından yakınan Ebu Hatice şunları kaydetti:
"Benim bu yaşadıklarım, Mescid-i Aksa'nın çevresinde yer alan Eski Şehir'de yaşayan Filistinlilerin büyük çoğunluğunun ortak sorunu. Buradan tüm insanlığa ve ümmete 'İslam'ın mukaddesatlarına sahip çıkmayı görev edinenlere, Mescid-i Aksa'yı korumak isteyenlere ve bana yardım etmeleri' çağrısında bulunuyorum. Bu yardımı kendi şahsıma değil, İslam tarihinin bir parçası olan bu mekana sahip çıkılması adına istiyorum."
'ALLAH'A NASIL ANLATACAĞIM'
Ebu Hatice, İsrail makamları tarafından kendisine teklif ettikleri 24 milyon doları neden kabul etmediğini de gözyaşları içinde şöyle anlattı:
"Burası benim namusum, şerefim. Ben 24 milyon doları ne yapacağım, yarın öldüğümde, Rabbimin huzuruna çıktığımda Müslümanların topraklarının bir parçasını anlamsız birkaç kuruş için sattığımı, hem de Allah'ın düşmanlarına sattığımı nasıl anlatacağım?"
'BULDUKLARI OSMANLI VE BİZANS PARALARI'
Tarihi yapıda çalışma yürüten İsrailli arkeologların Yahudi tarihine ilişkin hiçbir bulguya rastlamadığını ifade eden Ebu Hatice, "Şu anda burada çalışma yapan İsrailli arkeologlar yaptıkları bütün kazılara rağmen kendilerine ait, kendi tarihlerine ilişkin tek bir parçaya ulaşamadılar. Yaptıkları kazılarda buldukları sadece Osmanlı, Bizans ve Haçlı dönemine ait paralar oldu." dedi.
Ebu Hatice, İsraillilerin Mescid-i Aksa çevresindeki Eski Şehir'de varlıklarını kanıtlayabilmenin çabasını verdiğini vurgulayarak, "Ağustos 2016'nın ilk gününden bu yana burada arkeolojik kazıya başladılar. Beş aydan bu yana durmadan çalışıyorlar. Bir gün onlara gelip, 'Tamam ben dayanamıyorum bıktım artık, ne istiyorsanız alın bana da önerdiğiniz parayı verin çekip gideyim buradan' dememi bekliyorlar." şeklinde konuştu.
TÜRKİYE HALKINA SESLENDİ
Türkiye halkına ve devletine, Mescid-i Aksa'nın çevresinde yaşamaya çalışan Filistinliler'e sahip çıkmaları çağrısında bulunan Ebu Hatice, "Çünkü bugün buradaki varlığımız büyük bir tehdit altında, İsrail'in tehditleriyle karşı karşıyayız. Yardım eli uzatmalarını istiyoruz, burada yaşamaya tutunma çabamız tıpkı bir kor ateşi elinde tutmak gibi." dedi.
'SİZİ KORUYACAK ALLAH'TIR'
Kendisine yapılan tüm bu baskılara katlanma çabasından dolayı eşi ve çocuklarının da üzüldüğünü söyleyen Ebu Hatice, "Ben onlara 'Üzülmeyin, çünkü sizi koruyacak olan Allah'tır, buranın korunmasını Allah bana emanet etti.' diyerek onları teskin etmeye çalışıyorum." ifadelerini kullandı.