Abdurrahman Dilipak
Hoş geldin ey şehr-i ramazan
Bekliyorduk, geldi. Bizi içinde Kadir gecesi olmayan bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran bir ay’a kavuşturan Allah’a hamdolsun.
Siyasi hava kurşun gibi ağır. Dünya göz göre göre bir savaşa doğru sürükleniyor.
FETÖ, PKK, DAEŞ ve PYD dipsiz bir kuyu gibi insan yutmaya devam ediyor.
Her Ramazan olduğu gibi, korkarım yine bu Ramazan da Siyonistler bir bahane uydurup Kudüs’e, Müslümanlara, Filistin halkına saldıracaklar..
İslam adına birileri Avrupa ülkelerinden, Amerika ya da dünyanın bir başka yerinde bir yerlere saldıracaklardır. Buna hazırlıklı olalım..
27 Mayıs’ta Ramazan başlıyor. Ramazan Bayramı 25 Haziran’da. Ağustos’da askeri şûra var ve tabii 15 Temmuz’da darbe girişiminin yıldönümü. 1 Eylül’de Kurban Bayramı var. 12 Eylül’de 80 darbesinin yıldönümü. Biliyorsunuz 12 Eylül davası henüz bitmedi, dosya Yargıtay’da. Bu arada sanıkların tamamı öldü. İlk derece mahkemesi, sanıkların ölmüş olması sebebi ile davayı düşürmüştü.
Ramazan sonrası yaz tatili başlayacak. Zaten bu arada okullar da tatil oldu.. Siyasi hava daha bir süre sıcaklığını koruyacak gibi. En azından uyum yasaları çıkana kadar siyaset sıcaklığını koruyacak.
Suriye’de savaş ve terör tatil yapmayacak gibi. PYD’ye gönderilen silahlar, bölgedeki ABD üslerindeki kayıp 1 milyar dolarlık silah skandalı sürerken, haziran ayı içinde yeniden çok daha büyük bir parti silahın PYD’ye gönderilmesi sözkonusu ise, bu silahları bugünlerde sevk edenlerin başka hesaplarının olması gerek.
Bölgemizdeki devletler hızla silahlanıyor. Silah pazarı oldukça hareketli, silah üreticisi ülkeler yüz milyarca dolarlık satış anlaşmaları imzalıyorlar..
Ramazan’a bu şartlarda giriyoruz..
Öyle anlaşılıyor ki, Ramazan boyunca da FETÖ, PKK-PYD, DAEŞ’e yönelik operasyonlar sürecek. Sınır hatta askeri güvenlik konusunda teyakkuz durumu devam edecek.
ABD’nin PYD aşkını bir kenara not edin.. Burada aslolan bağımsız bir Kürdistan kurulması değil, Kürt görünümlü bir Hristiyan ordusu kurmak. Kürtleri Hristiyanlaştırıp, bölgedeki bütün gayrimüslim unsurları bu yapıya sahil etmek..
Kürtler üzerine oyun oynayanlar bunun cevabını yine Müslüman Kürtlerden alacak.. ABD öyle bir kısım solcu Kürtleri, Kürt devleti diye kandırıp kendi emperyalist heveslerine alet edecek, Hristiyanlaştırılmış, Yahudileştirilmiş kripto beyaz Kürtleri paravan olarak kullanıp bölgede bir haçlı ordusu kurmaya çalışacak, buna önce o aldatılmaya çalışılan Müslüman Kürtler izin vermez. Bu silah geri teper. 15 Temmuz gibi bu bomba ellerinde patlar.. Anlaşılan bir 15 Temmuz da Suriye ve Irak için gerekiyor. Kürt halkının da Haçlı ittifakının kirli oyununa bir “One minute” demesi gerekiyor.
Hz. İsa AS’ın konuştuğu dil olarak Aramice’yi konuşan tek halk bu bölgede. Bu topraklar Arz-ı Mev’ud. Onlara göre Armagedon’un coğrafyası burası. Saul, Şam sokaklarında Hz. İsa ile karşılaştığını söylemiyor mu? Katolizm Şam sokaklarında doğdu. Hristiyanlığı kuran kişi Tarsuslu bir Yahudi. Hristiyanlığın ortaya çıkışı Hz. İsa’dan 50 sene sonra..
Saul, daha sonra Tarsuslu Pavlus olarak tanınan kişi, Pavlik Kiliselerin kurucusu Hristiyan bir misyoner. Aslında Roma hesabına çalışan bir İsevi celladı, avcısı idi. Miladi 1. asırda yaşayan, Tarsus doğumlu Roma vatandaşı Saul, Farisi Yahudilerindendi. Oldukça karışık biri anlayacağınız..
Saul ilk mabedi bugünkü şehir adlarına göre Hatay’da yaptı. Dinini tebliğ için ilk gittiği şehir Konya. 2. Seferini Ankara’ya yaptı. 3. Seferini İzmir’e ve bölgedeki 7 kiliseye yaptı. Ardından Selanik’e gitti. Hatay’a dönüşünde Kayseri’ye gitti. Roma askeri onu Kayseri’de yakaladı. Hatay, Tarsus, Antalya, Muğla üzerinden Rodos’a, oradan Girit’e, ardından Malta üzerinden Roma’ya götürüldü.. Adam sanık olarak götürüldüğü Sarayı ele geçirdi.
Fetullah Gülen aslında İslam’ın Pavlus’u olacaktı, ama olmadı.. O biraz “Oppus dei”, biraz Pavlus, biraz Sabatay Sevi’ye benzer..
Aslında FETÖ de bugün büyük ihtimalle benzer rüyalar görüyordur.. O sadece İslam dünyasını değil, Hristiyan dünyasını da ele geçirme hayalleri kuruyordur.. Onun için zaten İslam, Hristiyan ya da Yahudilik farklı bir anlam taşımıyor..
Batılılar için de ılımlı, alameti farikalarını kaybetmiş bir İslam farklı bir anlam taşımıyordu aslında..
Bir megaloman ve şizofrenin bu kadar taraftar toplaması, sadece onun zekası ile açıklanamaz. Bu aynı zamanda toplumun şuuraltında nasıl bir yabancılaşma ve kopuş yaşandığının bir göstergesidir..
Hani diyorlar ya, “altta ibadet, ortada ticaret, üstte hıyanet” var. En alttaki bu “ibadet”le meşgul olanlar hangi Allah’a, hangi resule, hangi dine itaat ve ibadet ediyordu aceba..
Bakın, bugün 65 tane kendine “Cemaat” diyen grub var, çoğunda, birinin dediği ötekini tutmuyor. 65’den biri olan Risale-i Nur talebeleri 13 fırkaya, Milli Görüş 5 fırkaya ayrılmış..
Allah’ın dini bir tane ve aynı Allah’a, resulüne, kitaba iman edenler tek bir millet, tek bir ümmet, tek bir cemaattir. Müslümanlar kardeştir..
Zaten Selefi, Sufi ve Şiiler büyük ölçüde birbirini tekfir ediyor.. Ne oluyoruz ya hu!
Bari bu Ramazan’ı Allah, resul ve kitapla yüzleşme için bir fırsata dönüştürelim. Kitabı hem yüzünden hem meal olarak okuyalım. Siyer ve hadis okuyalım. Peygamberler tarihi ve İslam tarihi okuyalım. Usul-u tefsir, usul-ü hadis ve usul-ü fıkıh okuyalım.
Dilerim FETÖ’cüler de yaşanan gerçekler karşısında, Şeytanların bağlandığı şu mübarek günlerde yeniden düşünürler ve bu “Şeytani oyun”dan yakalarını kurtarırlar.
Selâm ve dua ile..