Abdurrahman Dilipak
Hollanda’da seçim sonuçları belli oldu!
Hollanda seçimlerinden çıkan sonuç: Demokrasi öldü, yaşasın Wilders! Avrupa için sonun başlangıcı.. Ha! Bu arada Avrupa Demokrasisi öldü de “canlı” taklidi yapıyor, ya da öldüğünü bilmiyor olabilir!? Buna rağmen birileri ölü yüzü pudralamaya devam edeceklerdir..
Bu arada Almanya Türkiye’ye karşı Hollanda’ya desteğini sürdürüyor. Nazi suçlamasından rahatsız. Kendilerine göre “örnek alınacak bir demokrasi”leri var. Hatta kendilerine yabancı politikacıların siyasi kampanyalarını sınırlandırma seçeneğini el altında tutuyorlar..
Bu arada Almanya’da yapılan kamuoyu araştırmalarına göre Almanların üçte ikisi Türkiye ile üyelik müzakerelerinin durdurulmasını, beşte dördü de Alman askerlerinin Türkiye’den çekilmesini istiyor. Aslında geç bile kaldılar.. Bild gazetesinin bir araştırma şirketine yaptırdığı ankete göre yaklaşık % 12’lik bir oran aksi görüşte. % 24’lük kesim ise fikri yok ya da kararsız.
Bakın, bu Alman yöneticilerin çoğunun ABD, İngiltere, İsrail, Vatikan ve Fransa’ya gücü yetmez. Hırsını bizden almaya kalkmasının böyle bir anlaşılır yanı var.
Hollanda seçimlerinin sonuçları büyük ölçüde belli oldu. 12.7 milyon seçmenin oy kullandığı, 28 partiden 1114 aday 150 sandalyeli parlamentoya girmek için yarıştı. Sonuç kimseyi tatmin etmedi. Seçimlerden birinci çıkan parti Mark Rutte’nin partisi oldu. Sandalye sayısı 41’den 33’e düşse, %17.8 oy alarak 9 milletvekili kaybetse de, 3. defa birinci. Onu 18 sandalye ile Wilders izliyor. Wilders sandalye sayısını 3 artırarak 18 sandalye kazandı. Seçimlere katılım oldukça yüksek oranda gerçekleşti. %82.
Sonuçta AB yanlısı Demokratlar, D66’da milletvekili sayısını 6 artırarak 18 milletvekili kazandı, İslam karşıtı Hristiyan Demokratlar da sandalye sayısını 12 artırarak 25 milletvekili çıkardı ve 2. oldu..
Aslında seçimin asıl galibi, Türk kökenli Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün kurduğu DENK Partisi. İlk seçimde bütün olumsuz şartlara rağmen 3 sandalye kazandı. Diğer partilerle birlikte meclise giren toplamda 7 milletvekili var. En büyük kayıp ise hükümet ortağı İşçi Partisi’nde. 2012’de kazandığı 38 milletvekilinin 29’unu bu seçimde kaybetti ve 9’a geriledi. Göçmenler onda umduklarını bulamadılar. Oysa Maliye Bakanı, Avro Grub başkanı onlardandı. Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebu Talip de onlardandı, Türkiye’nin AB üyeliğinin askıya alınmasını talep eden Avrupa Parlamentosu Raportörü Kati Piri de onlardandı. AB Komisyonu 1. Başkan Yardımcısı Frans Timmermans da onlardandı.
Yeşil Sol 4’den 13’e çıkarken, Sosyalist Parti 14’den 13’e gerilemiş.
Ötekilere gelince, Hristiyan Birlik 5, Hayvanlar Partisi 5, 50+ Partisi 4, Toplumcu Reform Partisi 3, Demokrasi Forumu 2 milletvekili çıkararak DENK’in gerisine düştü. Bu 50+ Partisi de ilginç, Kadınlar, Çevreciler, Gençler gibi bir de Yaşlılar partisi var. Bunlar Geriatrik risk taşıyan emeklilik yaşına gelenlerin haklarını savunan bir grub.
Şimdi herkes, böyle bir meclisten nasıl bir hükümet çıkacağının hesabını yapıyor. Bu tablodan ancak bir YAMALI BOHÇA hükümeti çıkar. 1977’de 208 günde hükümet kurulabilmiş, 2012’de 54 günde ancak kurulabilmiş bir hükümet ki, tablo bu kadar kötü de değildi..
Rutte hükümete yakın gözükse de, başka alternatifler de mümkün. Rutte için de tek alternatif yok, ama uzlaşı o kadar da kolay gözükmüyor.
Sonuçta demokratlar kaybetti, radikaller, ırkçılar kazandı.. Bu renkli parlamentoda bugün uzlaşı, düne göre daha zor gözüküyor..
Yarışta öne çıkan diğer partiler Avrupa yanlısı Liberal, Demokratlar 66 Partisi (D66) ve çevresi Yeşiller Sol Parti (GroenLinks) ve Sosyalist Parti’nin (SP) bu parlamento dengesi içinde nasıl bir rota izleyecekleri merak konusu..
Hollanda ülke çapında tek bir seçim bölgesi. Seçim nispi temsil sistemine göre yapılıyor.. Bir parti oyların % 9’unu alıyorsa Hollanda Parlamentosu’ndaki sandalyelerin de % 9’unu elde ediyor..
Hollanda seçimini yaptı. Şimdi uzun bir istikşafi görüşmeler süreci başlıyor, hükümeti kurmak için.. Resmi sonuçlar 21 Mart’ta açıklanacak ama bundan sonrası ile ilgili tartışmalar bitmeyecek. Hollanda seçimlerinin Almanya ve Fransa seçimlerine yansıması tartışılacak.
Hollanda’da nüfusun yaklaşık % 30’u göçmen. Bu sonuçlar Bu insanları da yakından ilgilendiriyor. Onun için özellikle yabancılar politikası Hollanda da ciddi bir gündem oluşturacağa benziyor.
Bu yıl içinde Fransa’da nisan ve mayıs aylarında Cumhurbaşkanlığı seçimi var, eylül ayında ise Almanya’da genel seçimler yapılacak ve yeni hükümet belirlenecek. Hollanda seçimleri her iki ülkedeki seçimlerde de yol ve yön gösterici olacak..
Faşizan yönelimler içindeki merkez sağın lideri Rutte, hükümet kurmak için ilk önce herhalde Demokratlar 66 (D66) ve Hristiyan Demokratların (CDA) kapısını çalacaktır. Bu iki parti de İslam, Türk, yabancı ve göçmen karşıtı sert politikaları savunan partiler. Özgürlük ve demokrasi bunlar için sadece dil alışkanlığı yoksa işin muhtevası ile ilgili değil. Ya da özgürlük ve demokrasi oltalarına taktıkları yem, zehire kattıkları bal hükmünde bir şey.. İnsan Hakları İzleme Örgütü Hollanda Direktörü Anna Timmerman, “Rutte, sanki ‘light’ PVV/Wilders gibi davranıyor” diyor.
Rutte geçen seçimlerde %27, İşçi Partisi Asscher %25, Wilders %10, Sosyalist Roemer %10, Hristiyan Demokrat Buma %8, Yeşil Sol Klavet %2, oy almıştı.. İşçi Partisi çöktü, gençlerin oy verdiği Yeşil Sol yükseldi.. 1. değişmedi, ama 3. Parti olan Wilders’in partisi yine 3. oldu. İşçi Partisi gitti, yerine Hristiyan Demokratlar geldi.
Sonuç: Rutter 33, Hristiyan Demokrat 25, Wilders 18, AB Yanlısı Demokratlar, D66’da milletvekili sayısını 6 artırarak 18 milletvekili, Yeşil Sol 13, Sosyalist Parti 13, Hristiyan Birlik 5, Hayvanlar Partisi 5, 50+ Partisi 4, Toplumcu Reform Partisi 3, DENK 3, Demokrasi Forumu 2 milletvekili çıkardı.
Selâm ve dua ile..