Abdurrahman Dilipak
Hayat devam ediyor
İşimize, gücümüze dönüyoruz. Göz ucu ile memlekette olup bitenleri takip ediyoruz. Söylentilere kulak asmıyoruz. Uzun soluklu bir mücadeleye hazır olacağız. Bu iş bugünden yarına bitmeyecek.. Memleketimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Milli birliğimizi koruyacağız. Bu bir kuva-yı milliye, müdafayı hukuk hareketidir..
Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız. Biz tarih yapıyoruz.
Gelişmeler doğru yönde ileri doğru.
Darbecilerin, darbenin gerçekleşmesi halinde kimi Cumhurbaşkanı yapacakları, Başbakanın kim olacağı, MİT’in başına kimin geçeceği, bakanlar kurulunun kimlerden oluşacağı ve ilk işlerinin ne olacağı henüz belli değil. Belediye başkanları, sıkıyönetim komutanları belirlenmiş.. Muhtemelen darbe başarılsaydı, bu listeler bir kurye ile ABD’den gönderilecek veya hoca efendi (!) beraberinde getirecek ve hemen uygulamaya geçirilecekti.
Türkiye işte tam da “küçük Amerika” olacaktı. ABD fiilen Türkiye’ye yerleşecekti. 52. Eyalet olacaktık anlayacağız.. İstanbul’da hoca efendi Mehdi / Mesih / Halife olarak İslam dünyasını yönetecek, ruhani konsey ise dinler arası diyalog şemsiyesi altında bütün inananları kontrol altında tutacaktı. 3. Merkez Adana-İncirlik. ABD oradan Ortadoğu’yu yönetecekti..
Ha, bu arada Fetullahçı Terör Örgütü mensupları Mısır’da toplanmaya başlamış. Gülenist’ler Kahire’yi bölge karargahı olarak kullanmayı planlıyorlarmış. İslam ülkelerinde çok aktifler.. Kendilerinin, İslami bir devrim için harekete geçtiğinde Erdoğan’ın ABD ile anlaşarak hareketi bastırdığını anlatıyorlarmış. Erdoğan başlangıçta Hocaefendi’nin sadık bir talebesi iken, daha sonra kontrolden çıkmış. Hocaefendi de bu durumda artık ABD’den ayrılmayı düşünüyormuş filan. Arap dünyasında buna inanan alim, siyasetçi, gazeteci dediklerinden insanlar da var.
İyi, demek Kanada da bu pisliği ülkesine kabul etmiyor. En iyisi Mısır. Sisi’ye de yakışır..
Cemaat’in “Hira” isimli bir dergisi var. Orada kendi komplo ve yalanlarını yaymaya devam ediyorlar. Ziyaretler, konferanslar, basın açıklamaları ile her gün bir yerdeler.. Fas’da bunların önemli bir merkezi var. Fas’ın bölünme planlarında da cemaat ABD’ye ve AB ülkelerine taşeronluk yapıyor ve o ülkelerin istihbarat örgütlerinden büyük destek görüyor.
Şimdi bakmak gerek, bu durumda ABD Gülen hareketi üzerinden planladığı işleri bundan sonra nasıl yapacak? Gülen’i ne yapacak? Nereye gönderecek!?
Gülen’in eski sağ kolu Hüseyin Gülerce köşesinde Fetullah Gülen’in kendisini ‘Mehdi’ sandığını, hap kullandığını halüsinasyonlar gördüğünü, gördüğü halüsinasyonları ‘Peygamber ile görüştüm’ diye sunduğunu, “FETÖ’nün kıyametinin, Gülen’in Mehdi olmadığının, ‘Beklenen Salih Zat’ olmadığının Gülenistler tarafından anlaşılmasıyla kopacağını söylüyor.
Darbeye karşı çıkan halkın şimdi protesto etmesinin ötesine geçip, ellerindeki bilgi ve belgeleri, şüpheli davranışları polise ve savcıya bildirmesi gerek.. Olay günü olay mekanında güvenlik kamerasına takılan görüntüleri ya da darbe gönü çekilen fotoğraf ve videoları ilgililere iletmesi gerek.
Bu konuda akraba, komşu, yakın çevremizde kim varsa onlara işin aslını anlatmamız gerek. Bu işten geçmişte ve bugün zarar görenlerin suçlular hakkında suç duyurusunda bulunması, dava açması gerekiyor.. Askeri okullardaki Gülen yapılanması tarafından baskı ve işkence gördüğü için okullarını bırakmak zorunda kalan öğrenciler suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyorlarmış. Halkın bu işi sahiplenmesi gerek. Dava sürecine aktif olarak katılması ve bu işin takipçisi olması gerek.. Haberlere göre, 2 bin 500 öğrenciden oluşan Türk Silahlı Kuvvetlerinden Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformu, iade-i itibar da talep ediyor. Bu önemli. Geçmişte paralelcilerden zarar gören, parasını kaptıran kim varsa, örgütü, abisini, ablasını mahkemeye vermeli, verdiği parayı geri istemeli.. Kamudan gasbedilen paralar geri istenmeli, hibe, tahsis, kiralamalar derhal feshedilmeli..
Iğdır’dan önce Konya ve Afyon illerinde görev yaptığı FETÖ/PDY’nin emniyet teşkilatı içinde aktif olduğu belirlenen polis memuru Küçükberber’in, abisinin de TSK’da subay olduğu ve aynı şehirde görev yaptıkları anlaşıldı. Küçükberber’e çeşitli vesilelerle 150 maaş ikramiye verilmiş. Bu paranın büyük bölümü “himmet” adı altında örgüte aktarılmış. Yolsuzluk diye bayrak açanlar deveyi hamudu ile götürmüş, soruları çalıyor, kamu kaynaklarını hortumluyor, dünyanın en büyük soyguncu çetesine dönüşüyor. Sokaktaki insanı da Türkçe olimpiyatları ve dini sohbetlerle oyalıyor.. Bu ahlaksız adamın 28 Şubat’ın “kadrolu şeyh”inden ne farkı var.. Gecekondusunun tepesine Atatürk büstü koyup, Türk bayrağı diken adamdan ne farkı var.. Bu FETÖ’cü polisin abisi eğer darbe girişimi başarılı olsaymış “Iğdır Sıkıyönetim Komutanı” olarak atanacakmış.
Bakın, bu işleri ikbal, siyasi rant ve çıkara dönüştürmek isteyen çevrelere karşı dikkatli olalım. O beslediğimiz sermaye ve makam sahiplerinin çoğu o gece meydanlarda değildi.. Bunu görelim. Birileri bugünleri fırsat bilip köşe kapmaya çalışıyorsa onları da not edelim..
Kriptoların ani dönüşlerine de hemen inanmayın. Bakın bakalım kendi içinde temizlik yapıyor mu, örgütle geçmişten gelen alt-üst ilişkileri nasıl.
Şeytan bizi Allah’la aldatmasın. Aklımızı kiraya vermeyelim.. Din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyelim.. Adamlar hâlâ çıkmış diyor ki, “Bugün hocaefendiye sadakatında tereddüt geçirmeyenlerin isimleri levhi mahfuzda kayıt altına alınacak”. Öteki de diyor ki, “dergaha hizmet edenlerin yaptıkları yardımlar efendi hazretleri tarafından Resulü zişana her cuma arz ediliyor”. Birileri de buna inanıyor. Bu kafa ile giderseniz biri gider, ötekisi gelir. Aman ha!
Süreç devam ediyor. Dikkatli olacağız, akıllı, bilgili, dürüst ve cesur olacağız. Tefrikaya düşmeyeceğiz, fasıkların ifsatlarına da kanmayacağız inşallah. Selâm ve dua ile..