Abdurrahman Dilipak
“Hasta adam”
“Avrupa’nın derdi, bizi gerdi!”
21.YY’ın “hasta adam”ı Avrupa’dır. Avrupa kendinden ibaret değildir.. Bir Medeniyet Projesi olarak, “emsali görülmemiş bir galibiyet mümessili” olarak “Avrupa (M)edeniyeti” dünyada yaşayan 4 büyük ırktan biri olan Kızılderilileri yok etti, kara derilileri köleleştirdi, sarı ırkı sömürdü ve elde ettiği serveti, yağmaladığı insanlık fikir mirasını ve geliştirdiği tüm aletleri kendi tekeline alarak ve kendi çıkarına göre yeniden yapılandırarak, kendi çıkarlarına hizmet edecek bir şekilde yeniden yapılandırdı. Sahip olduğu servet, bilgi ve teknoloji bu yağmanın sonucu sahip olduklarından ibarettir..
Büyük sömürge imparatorluklarına dönüşmeden kendi aralarında bu yağmanın paylaşımı için 100 yıl süren savaşlar yaşadılar. Sonra ulus devlet projesi. Kilise öncülüğünde elde edilen yağmanın prensler tarafından ele geçirilmesi için başlatılan ulus devlet projesi, Laiklik tartışmaları, Sanayi devrimi, Fransız ihtilali, Kilise hiyerarşisi dışında örgütlenen, yeni Tapınakçıları; Masonların ortaya çıkışı, 1. Dünya savaşı, 2. Dünya savaşı, soğuk savaş, Faşizm, Komünizm ve Kapitalizm, Siyonizm, terör, savaş ve darbeler, kan ve gözyaşı..
Bugün geldikleri nokta ortada.. Dünyanın yıllık gelirinin yarıdan fazlası bunlardan 62 patronun kasasına giriyor.. Patronlar devletlerden daha zengin. 62’nin ilk 7’si diğerlerinden daha da zengin, ilk 7’nin ilk üçü, öteki 4’den daha zengin, tepedeki en zengin, diğer ikisinden daha zengin.. Dolar’ı bunlar basıyor. Karşılığı olmayan büyülü bir kağıt parçası ile dünyayı parmaklarında oynatıyorlar..
Milletlerin inanç, tarih, kültür ve gelenekleri ile dalga geçiyorlar sanki.
BM, NATO, AB bunların emeline hizmet ediyor. Finans dünyası, Media, bilim, sanat birçok tepe kurum bunlara hizmet ediyor.
Geldikleri yer belli.. Artık “Tarihin sonu”na kadar bu böyle gidecek diyorlardı.. “Medeniyetlerarası çatışma” öcüsü ile korkutup, “Dinlerarası diyalog ve işbirliği” projesi ile FETÖ üzerinden İslam dünyasını işgale hazırlanıyorlardı. BOP da FETÖ’nün askeri ve siyasi ayağı olacaktı. Vatikan’ın örgütlediği “Neo İslam” yeni haçlı ordularının Truva atı olarak “The Cemaat/CIAmate” üzerinden İslam ülkelerinin içine sokulacaktı..
Tam sona geldiklerini zannettikleri bir noktada ipler koptu, her şey son anda altüst oldu, tersyüz oldu. “İslam dünyasının Pavlus’u” olma hayali kuran Gülen ve örgütü 15 Temmuz şoku ile neye uğradıklarını şaşırdılar.
Bugün batı ihanet planları ile deşifre oldu. Sevr sonrası, Lozan’la başlayan bir asırlık hayalleri sona erdi. Yarım asırlık FETÖ hiç beklemediği bir durumla karşılaştı. Çeyrek asırlık “Paralel din” senaryosu çöktü. Hâlâ bunun şokunu atlatamadılar.. Hemen yerine koyacakları bir senaryo da yok. Planları ile örgüt ve kadroları ile deşifre oldular..
Batı için bu gelinen nokta bir felakettir. Bugün yaşanan kriz Kapitalizmin krizidir ve bu kriz batı için yolun sonunu işaret etmektedir..
Batının ekonomisi, siyaseti, bilimi, sanatı, kültürü, din algısı, toplum tasavvuru topyekûn berhava oldu. Düşünsenize 5 kişilik ailede en az bir kişi intihar etmiş ve batıda intihar eden insan sayısı doğuda terör ve savaş yüzünden ölenden daha fazla.. 5 kişilik ailede en az bir kişi alkolik ya da uyuşturucu kullanıyor. O ailede en az bir kişi homoseksüel, lezbiyen, biseksüel, ensest ilişki içinde. Kadın, ölen kocasının başka kadından olan kızı ile lezbiyen ilişki yaşıyor, resmi evlilik yapıyor.. Ama başörtüsü yasak bu ülkelerde.. 5 kişilik ailede en az bir kişi psikolojik destek almadan kendini yönetemiyor.. 5 kişilik ailede en az bir kişi, bilinen engelli türlerinin dışında, bunlara ilave olarak geriatrik ve obezite engellisi.
Bilmem farkında mısınız, batıdaki obur ve sağlıksız beslenen ve obez olanların sayısı artık nerede ise açlık ve yoksulluktan ölümü bekleyenler kadar çok. Ya da kanser ve benzeri, sağlıksız beslenmeden kaynaklanan ciddi sağlık sorunları yaşıyorlar..
Böyle bir dünya sürdürülemez..
Türkiye’nin batıya itirazı, sadece bir siyasi rekabet, yağmadan pay isteme ve ulusal çıkar meselesi değildir.. Bizim itirazımız bu yapının kendisinedir ve adalet, barış, özgürlük talebimiz, batılılar da dahil herkes içindir..
Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi, bizim de önerimiz olmayacaktır..
Biz, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir yönetim istiyoruz. Herkesin inandığı gibi yaşadığı, düşündüğünü, özgürce ifade edebildiği bir dünya. İşin ehline verildiği, ehliyet ve liyakatın her şeyden önce geldiği, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana zalimlere karşı olduğu bir dünyadan söz ediyoruz. Evet, haksız babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa, bunu istiyoruz. Bir topluluğa düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli.
“Hasta adam”ın atom bombaları var, her yerde gözleri, kulakları, ajanları var. Hesapsız-kitapsız paraları var. Ama bizim kadir-i mutlak ve bir olan, “ol” diyince olduran, “öl” diyince öldüren, “kadiri mutlak” bir Allah’ımız var. O, kuyudaki Hz. Yusuf’u Mısır’a sultan edendir. O, Firavun’un sarayında Hz. Musa’yı, Hz. Harun’u, Hz. Yuşa’yı koruyandır..
Batılılar bunu ya anlamıyor, ya da anlamak istemiyor. Servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çeviren Allah’ın dilediği olacak, inkarcılar, fasıklar, zalimler, onların peşine takılan, müstevlilerin siyasi emelleri ile emellerini tevhid edenler, onların menfaatleri ile menfaatlerini tevhid edenler, Pensilvenyalılar istemeseler de!
Selâm ve dua ile..