Abdurrahman Dilipak
Haddinden fazla şiddet..
Hollanda’nın yaptığına bakar mısınız? Ne yapmak istiyor bunlar? Batı Mediası referandum öncesi topyekûn saldırıya hazırlanıyor ama bilmiyorlar ki, halk düşman oklarının hedefindekinin yanında yer alacaktır. Ve onlar da bu hezeyanları ile gerçek yüzleri ile suçüstü olacaklardır.
Evet, haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder.. CHP’nin “keskin sirke” politikası daha şimdiden küpüne zarar vermeye başladı bile. Be kardeşim, eleştir, eleştirmesine de, biraz da insaflı ol! Yapılanları da gör, inkar etme..
Öfkeden aklını zail etmeyen, her insan sahibi insan bu kadar eleştiriye isyan edecektir..
Hayırcı’ların sesi çok çıkıyor gibi gözükse de boş tenekenin sesi çok çıkar. Halk deyimi ile “caz yapıyor”lar. “Cazgırlık” yapıyorlar.. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden işler..
Hani konuşmasınlar da demiyorum. Konuşsunlar.. Halk da konuşuyor, bu iddialara partililer, sokaktaki insan da cevap vermek zorunda kalıyor.. CHP’nin bu tavrı referandum sürecini hareketlendiriyor.. Bu süreçte AK Parti kadar olmasa da CHP’nin bu işi boş eleştirileri de işe yarıyor.. Fazla “gaf” yapmak istemeseler de, konuştukça batıyorlar..
Şu Merkel’in çıkışı, Erdoğan ve AK Parti’nin eline eşsiz bir fırsat verdi. Sadece Almanya değil, Avrupa değil, Türkiye’deki seçmenler üzerinde de son derece olumlu bir etki yaptı. AK Parti Merkel’e para verse bu kadar faydası olmazdı söyleyeceklerinin. Onun için AK Partililerin Merkel’e bir teşekkür mektubu ve çiçek göndermeleri gerek. Ben olsam “Teşekkürler Merkel” diye AK Parti gençliği adına gazetelere ilan verirdim..
Türkiye’den Bakan gitmeyince Baykal da gitmedi. Bu da o kadar önemli değil,. CHP’nin gerçek kanaatini Can gibilerin ifade etmesi gerek..
Merkel’i PEGİDA’cılar mı kandırdı Siyonist Lobi mi, PKK’lılar mı, FETÖ’cüler mi? Bu kadar kolay mı bu işler. Bu ülkede herkese akıl veren o vakıflar, stratejistler, akademisyenler, tecrübeli politikacılar nerede.. Meğer hepsi pamuk şekermiş. Çok tatlılar, kocaman, rengarenk ama tuttun mu eline yapışan boyalı şekerken başka bir şey yok..
Rahmetli Aytunç Altındal yaşarken bir gün Almanya’da bir panel sonrası konuşuyorduk da, o “bunların kartondan kaplan” olduğunu söyledi. Almanya’nın nasıl bir polis devleti olduğunu, Baader Meinhof örgütünün başına gelenleri anlattı. O tanıdığı-tanımadığı herkese tebessüm eden ve “günaydın” diyenlerin çıkarlarına dokunduğunuzda nasıl dişlerini gösterdiklerini anlattı. O okudukları kitapların, fal kitapları, pembe diziler, sağlıklı yaşam ve turizm rehberleri olduğunu, okudukları dergilerin çoğunun magazin ve promosyon dergileri olduğunu anlattı.
Şimdi bakıyorum da, bizde de benzer bir süreç yaşanıyor.. Muhtevanın derinliği yok..
STK’larda da durum çok farklı değil. Çoğalınca değeri azalıyor sanki. Bu “tekasür” konusundaki ilahi uyarılara kulak vermemiz gerek..
Bakın her şey çok açık ve net! Bu da İsveç’ten bir haber! Hem de ne haber! “Maksat düşmanlığımız belli olsun” türünden bir haber.. İsveç hükümeti, hava taşımacılığının neden olduğu karbon salınımını gerekçe göstererek, ekstra havalimanı vergisini meclis gündemine getiriyor. Tasarıya göre AB ülkelerine seyahatte kişi başı 8.5 euro vergi uygulanırken, Türkiye için miktar 29.5 Euro olarak belirlenecek. Bunun anlamı şu Yunanistan, Bulgaristan gibi komşularımıza 8,5, bize 29,5!
İngiliz Times gazetesine göre; Rusya ve ABD Suriye›de el sıkıştı. İki ülke birlikleri birlikte hareket ediyorlar. Bu durum Trump döneminin ABD ve Rusya arasındaki yeni jeostratejik yakınlığı gösteriyor.
Şimdi Rusya bir yandan Türkiye ile öte yandan ABD ve PYD ile aynı zamanda Esed rejimi ile birlikte hareket ediyor.
Peki bu tabloda kim kimdir? Bu ne kadar güven duyulacak bir tablodur.
Peki FETÖ bu işin neresinde? İsrail neresinde, İngiltere ve Fransa neresinde.. İran neresinde..
İşler çok karıştı ve bugünden yarına da çözülmeyecek.
Kimsenin PKK / PYD / HDP’yi ya da FETÖ’yü, Esed’i düşündüğü yok. Bugünkü oyun Türkiye’nin kontrol edilebilmesi için kuşatma üzerine kurulmuş gibi sanki. Ama bu kuşatma, anti Türkiye cephesinin tüm kirli ilişkilerinin ve planlarının gün yüzüne çıkmasına sebeb oluyor.. Bu vesile ile en az Suriye kadar Almanya da zor durumda.. FETÖ, PKK/PYD bir kambur gibi Almanların sırtına yüklendi. Almanya’da bir yandan Neonaziler yükseliyor, öte yandan diğer partiler içindeki yabancı düşmanlığı, İslamifobia yükseliyor.. Almanya’da faşist örgütlenme artık kriminal bir sorun haline gelme noktasında. İntihar ve şiddet olayları tırmanıyor.. Demokrasi, insan hakları, liberal düşünce, çok kültürlülük askıya alındı.. Alkol ve uyuşturucu kullanımında artış var. Neonazi saldırıları son bir yılda %40 artmış. 600 faşist aranıyor. Faşistlerin 2500 aktif üyeye ulaştığı söyleniyor. Almanya Suriyeleşiyor sanki.. Böyle giderse birkaç yıl içinde bu durum sadece Almanya için değil, bütün Avrupa için bir tehlikeye dönüşebilir.. Özellikle de Avusturya, Almanya, Hollanda hattı bir faşist eksen oluşturabilir..
Bunların beynini zehirleyen şey İslamifobia, Türkiye düşmanlığında odaklaşan yabancı düşmanlığı ve doğu sendromu.. Biri din, biri etnik kimlik, ötekisi coğrafya. Etnik kimlik olarak aslında beyazlar dışında herkesi tehdit kapsamında gören bir akıl bu. Hristiyan ve Yahudiler dışında herkes düşman, Batı, ABD ve İsrail kontrolündeki bölgeler dışındaki herkes düşman. Bu Şeytan üçgeninin tepesinde İsrail, siyonizm, kapitalizm, dünya derin devleti, alt iki uçta da AB ve ABD var sanki.
Batı, dünyaya karşı uyguladığı haddinden fazla şiddetin bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecek sanki.. Bekleyecek ve göreceğiz, daha doğrusu, beklemeyecek ve bu tehdide karşı sorumluluklarımızı kuşatacağız. Kim bilir belki bu süreçte, akıl, vicdan ve erdem sahibi Avrupalılar, bu tehlikeli gidişe dur diyecekler ve onlarla birlikte yeni bir medeniyetin inşası için bu karanlığın en koyu anı aydınlığa en yakın zaman olarak yeni bir evreye intikal edecektir.
Selâm ve dua ile..