Abdurrahman Dilipak
Güle güle sana!
Obama artık gün sayıyor..
8 yıl önce geldiğinde durum bu kadar kötü değildir. Son bir yılı kadar kötü bir dönemi olmamıştı. Final felaket. Çok iyi bir Amerika devralmadın ama Trump’a daha kötü bir Amerika devrediyorsun. Utanmalısın..
Utanmalısın, çünkü, ellerini kokla, Suriyeli çocukların kanının konusunu duyacaksın.
Utanmalısın, Amerikan polisinin öldürdüğü zencilerin kanının kokusu var ellerinde..
Utanmalısın, çünkü teröre arka çıktın. İttifaka ihanet ettin. PYD ve FETÖ ile kol kola girdin..
Sen, Tom amca, beyaz efendilerine sadakat göstereceğim diye mazlumların anasını ağlattın..
Afrikalıydın, adın Hüseyin idi, ama insanların beklediği gibi çıkmasın. Hele o son yılın yok mu!
Ne kendi eyledi rahat, ne aleme verdi huzur. Ve sonuçta çekti gitti nihayet..
Suriye’de, Irak’ta ve dünyanın daha birçok yerinde arkasında kan ve gözyaşı bırakarak gidiyor Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. Başkanı Barack Hüseyin Obama. 2006’da çıkan “Umudun Cesareti” sadece bir reklam spotu imiş.
Dürüst olamadın bayım. Tamam Amerikan ekonomisinde bir iyileşmeden söz edilebilir.. Ama bunun dünyaya faturası çok ağır oldu. Tamam devletin sosyal sorumluluk politikalarında iyileşme var, ama hepsi bu kadar.. Hem partisinden, hem de kendinden çok daha yüksek bir beklenti sözkonusu idi. “Dağ fare doğurdu”..
11 Eylül İkiz kuleler saldırısının faili olarak El Kaide’yi gösterdiniz ve özel bir operasyonla Ladin’in öldürüldüğünü açıkladınız.. “Harika!” bir operasyonla, tam Amerikan filmlerindeki gibi. Sahi senaryoyu kim yazdı! O İHA’nın düşmesi hiç iyi olmadı ama! Kimi kutlayacağız ya da suçlayacağız bu işten dolayı, sizi mi, Pentagon’u mu, CIA’yı mı?
Sahi Ladin’i ne yaptınız?
İkiz Kuleler konusunda Suudi Arabistan’ı suçlayıp, Suudilerin ABD bankalarındaki paralarına el koymak harika bir fikirdi! Bu fikir sizden mi çıktı. Adamları bir anda yoksul duruma, maaş ödeyemez duruma düşürdünüz ama, daha insaflı olamaz mı idiniz?
11 Eylül İkiz Kuleler saldırılarının arkasında Amerikan derin devleti içindeki bir iç hesaplaşma olduğunu da iyi gizlediniz ama..
Hepsi tamam da, şu DAEŞ işine nasıl karar verdiniz. PYD ile nasıl bu kadar içli dışlı oldunuz!
1928’den bu yana Küba’yı ziyaret eden ilk ABD Başkanı unvanı almanız iyi bir PR’dı doğrusu. Halkla ilişkiler uzmanınızı ödüllendirmeniz lazım.. Adalet, Barış, Özgürlük üzerine güzel sözler söylemek her zaman işe yarar bir politikacı için..
İran ile aranızda esen soğuk rüzgarları kaldırmanız da “iyi” bir manevraydı.. Her şey bir anda oldu. Böylece İran’ın Türkiye’ye ihtiyacı kalmadı ve İran, Irak’ta ve Suriye’de Sünnilerin karşısına dikilebildi. Türkiye’nin Güney sınırına bir Şii bir de Kürt koridoru açma fikri kimin fikri idi aceba..
Hani şu 17-24 Aralık’a geleceğim ama, FETÖ’yü başkaları pişirdi-şişirdi, olay sizin elinizde patladı.. Çeyrek asırlık bir projeydi bu. FETÖ ve Kesdizani hareketi Amerikan derin devletinin en önemli iki projesi idi..
Bir müttefikinizi bırakıp o müttefikinize karşı FETÖ-PKK-PYD yanında yer aldınız. Yetmedi o müttefiğinize karşı darbe planına destek verdiniz. O da yetmedi, adamları hâlâ koruyor, teröre yardım ve yataklık ediyorsunuz.. Biliyoruz artık, suçüstü oldunuz, DAEŞ de, FETÖ de, PKK da, PYD de sizin gayrimeşru çocuklarınız.. Onların İslamcılığı da, Marksistliği de, Kürtçülüğü de hepsi birer kandırmaca!
Bush dönemi sonrası Obama öylesine büyük bir beklenti içine sokmuştu ki insanları, “diplomasinin ve halklar arasında uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi için sarf ettiği olağanüstü çaba” sebebi ile Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesi sürpriz olmadı. Ama bu beklentinin bir serab olduğu kısa süre sonra görüldü.. Obama çakma bir Müslüman, çakma bir Demokrat ve hatta belki de çakma bir siyahdı..
Onun döneminde insanlar artık ırk ayrımının sona ereceğini düşünüyordu. Olmadı. Hatta patladı. O bir Afro-Amerikandı ama nefsini beyaz efendilerine satmış vicdanını köleleştirmiş bir Tom amca idi. Fotoğraf gerçeği yansıtmıyordu. BLM (Black Lives Matter) hareketinin Obama’nın döneminde ortaya çıkması, bu anlamda tesadüfi olmasa gerek. Bu durum Obama’ya duyulan güvensizliğin bir ifadesidir.. Daha fazla” zenci polis” aslında bu “pislik herifleri(!?)” birbirine kırdırma taktiği şeklinde anlaşıldı geniş kesimlerde, bu arada.
İşsizlik oranının beyazlara oranla iki kat fazla olduğu Afro-Amerikanlar açısından Amerikan cephesinde değişen bir şey olmadı onun zamanında! Barack Obama, Irak ve Afganistan’da yakaladığı, “radikal İslamcı terörist” tanımladığı herkesi topladığı Guantánamo kampını kapatma sözü vermişti. Ama sözünde durmadı. Ebu Gureyb’i kapatırken bu kez bütün suçluları ve DAEŞ militanlarını ortalığa saldı.. Musul’un işgaline giden yolu açtı..
“Ortadoğu” politikası tam anlamı ile iflastı. Amerikan askeri Irak’ta sokakları 2011’de terk edip, kendi askeri kamplarının yüksek duvarları arkasına çekilirken, peşinde büyük bir enkaz ve dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik bir sürü kavga bıraktı. Şii-Sünni, Selefi, Kürt-Türk çatışmasının ötesinde, aynı zamanda herkesin kendi içinde ayrıştığı bir çatışma ortamından söz ediyoruz.. ABD bu süreçte NATO ittifakına da ihanet etti. BM’yi işlevsiz hale getirdi.. Sadece Suriye’de ve Irak’ta değil, BOP çerçevesinde sınır, rejim ve iktidar yapılarını yeniden dizayn etme hayalleri kurduğu tüm ülkelerde krizlere sebeb oldu. Afganistan, Pakistan ve Somali’ye sonra Mısır, Libya ve Yemen’e yayıldı kriz.
15 Temmuz darbesi ve PKK terörüne verdiği destek zaten en kötü finaldi. Mısır darbesi karşısında darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemeyen bir Amerika var.. Obama yönetimi tutarsız, çelişkili bir yönetimdi. Havana’ya yakınlaşırken, Küba’nın en yakın ilişkide olduğu Venezuela’daki rejimi muhalefete destek vererek yıkmakla meşguldu. Son olarak da giderayak Trump’a ve Rusya’ya karşı takındığı tavır tam bir rezaletti..
Obama’yı FETÖ’ye, PKK ve PYD’ye verdiği destekle hatırlayacağız. DAEŞ’in örgütlenmesindeki karanlık planları ile 15 Temmuz’la hatırlayacağız ve en son da dolar operasyonu ve ABD’li politikacılar, Amerikan Mediası, Gezi’deki takındıkları tavır, ABD’den gelen akademisyen ve STK temsilcisi kılıklı heriflerin karanlık planları ile hatırlayacağız.. Gözleri var görmüyordu, kulakları var duymuyordu, kalbi var hissetmiyordu. Ötekiler gibi bu da İsrail’in zulmüne karşı seyirci kaldı hep..
Obama’yı nasıl bilirsiniz derseniz, işte böyle biliriz. Ne kendi eyledi rahat, ne aleme verdi huzur, çekti gitti nihayet.. Selâm ve dua ile.