Abdurrahman Dilipak
Fransa ölümü gördü hastalığa razı oldu!
Fransız halkı % 40 faşizme EVET demeye hazırlanıyor! İlk sonuç bu.. Bunun sonucu dün piyasada Dolar TL karşısında % 2’ye yakın değer kaybetti ve 3,5 lira seviyesine geriledi.. Euro % 0.5, Frank % 1,3 ve Sterlin de % 1 dolayında değer kaybetti. Altın da öyle.
Referandum tek kale oynanan bir maç gibi idi. Le Pen’e EVET diyenler ve HAYIR diyenler. Macron’un kendi oyu % 15 civarında tahmin ediliyor.. Macron’u devletin başına taşıyan irade Le Pen’e HAYIR diyen iradedir.. Macron ilk turda kendi oyunu % 23’e yükseltirken, diğer 11 adayın tabanından da oy aldı..
Fransa’dan seçim sonuçları ile ilgili ilk veriler Yürüyüş Hareketi’nin lideri, eski Soyalist, yeni dönemde merkezde yer alan Emmanuel Macron % 23.7 ve Ulusal Cephe Partisi’nin lideri Marine Le Pen ise % 21.7 oy alarak 2. tura kaldı. İlk turda elenen Sosyalist Parti’nin adayı Benoit Hamon % 19, Cumhuriyetçiler Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı François Fillon da % 19 oy aldı. Katılım % 80 civarında. AGİT çevrelerinden Erdoğan kazanınca yüksek perdeden konuşanlar, Fransız seçimleri sonucu dillerini yuttular..
Sokaktaki insanlara göre kazanan yok, kaybeden Fransa oldu. Yani Fransız halkı, ölümü gördü ve hastalığa razı oldu.. İktidardaki Sosyalist Partinin eski Ekonomi Bakanı olan ve partisinden ayrılarak merkezde bir oluşum kuran Macron’un başarısı aslında medyanın başarısı.. Bu saatten sonra seçim sağ-sol hesaplaşması şeklinde olacak, solu artık solcu olmayan bir isim Macron temsil ederken, sağı aşırı sağ bir isim, Le Pen temsil edecek.
Aslında ılımlı ve merkez sağ gruplar da Macron’u destekliyor. Başbakan Cazeneuve, Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, Sosyalist Parti’nin adayı Benoit Hamon, Cumhuriyetçiler Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı François Fillon, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, eski Başbakan Manuel Valls, Macron’a oy verme konusunda çağrı yapan siyasetçiler arasında. Buna rağmen Le Pen’in 2. turda % 40’a yakın oy alması bekleniyor..
Macron, kendisini ekonomide “liberal”, sosyal konularda “solcu” olarak tanımlıyor. Böylece her kesimden oy almayı hedefliyor..
Şimdi gözler 7 Mayıs’ta.. Kimin başkan olacağına Cumhuriyetçiler, Sosyalistler ve sandığa gitmeyenler karar verecek.. İlk ikidekilerin toplamı ancak % 40 civarında bir toplama ulaşıyor. Ama % 20 Cumhuriyetçi, % 20 Sosyalist ve % 20 daha önce sandığa gitmeyen var. Ve tabi 7 Mayıs’ta, 23 Nisan’da sandığa gidip, 2. turda sandığa gitmeyecek olanlar da olacak.. Bu da “X faktörü”.. Sonuçta kim seçilirse seçilsin, bu sonuç kimseyi memnun etmeyecek.. Çünkü % 80’in içine sinen bir sonuç olmayacak bu sonuç.
Bu sonuç, bugüne kadar ülkeyi yöneten ve ana muhalefeti oluşturan Sosyalist-Sol kadrolarla, Cumhuriyetçileri devre dışı bırakıyor.. Bu Fransa için yeni bir durum.. Bu sonuç bile kendi başına Fransa’da bundan sonra işlerin çok da yolunda gitmeyeceğinin ilk işareti sayılabilir..
Fransa artık dünyaya akıl verme yerine kendi içine dönebilir. Çünkü tepede toplumsal desteği olmayan bir lider olacak. Tabi bunun parlamento seçimlerine nasıl yansıyacağını bilmiyoruz, ama Le Pen’in ağırlığı ve gölgesi, siyaset ve toplum üzerinde bundan sonra daha çok hissedilecek. Fransız halkı artık umutları ile değil, korkuları ile hareket edecek. O zaman derin Fransa, dikkatleri dışarıya çekmek için farklı bir politika izleyebilir..
Le Pen rahat durmayacak. AB’yi, Euro’yu konuşmaya devam edecek. İslamofobik ve yabancı düşmanı mesajlar vererek tabanını provoke edecektir.. 2. tur seçimlerden 1. parti olarak çıkmasa bile, artık ülke gündeminde ikinci sırada bir ağırlığa sahip.. Önümüzdeki 15 günlük süreç, kendi sesini tabanına duyurmak için iyi bir fırsat olacak. Bundan sonra da, basının ve toplumun gündeminde olmaya devam edecek.
Yolsuzluk iddialarına rağmen Cumhuriyetçilerin adayı, eski başbakan, François Fillon oylarını belli bir seviyede tuttu. Ama bu sonuçta bir işe yaramadı ve ilk ikiye giremedi. Radikal solcu Jean-Luc Melenchon Le Pen ile aynı dünya görüşüne sahip olmasa da, Fransa’nın AB üyeliğine en az Le Pen kadar karşı. Yani Fransa’nın AB üyeliği konusunda tek sorun Le Pen değil.. Bunun anlamı şu: Fransa’da tek başına bir AB oylamasında Faşistler ve Sosyalistler koalisyon kurabilirler ve bunun sonucu da Hayır çıkması sürpriz olmaz.
Fransa’da başkanlık seçimine 11 aday katıldı, ama bunlardan sadece ilk dördü ciddi bir ağırlığa sahip. 2 yeni ve 2 eski isim var. İlk 5’de ise şu partiler yer alıyor: Marine Le Pen (48), Ulusal Cephe, Emmanuel Macron (39) Yürüyüş Hareketi, François Fillon (62) Cumhuriyetçiler Partisi, Jean-Luc Mélenchon (65) ‘Başkaldıran Fransa’ ve Sol Cephe. Bu parti, sol, sosyalist, komünist bir koalisyon görünümünde aslında. Benoît Hamon (49) Sosyalist Parti. Demokratik sol bir çizgiyi benimsiyor ama tabanda pek bir gücü yok.. En genç isim Macron. En yaşlı Sosyalist Melenchon. İlk beş içinde en genç iki isimden biri Macron, diğeri Le Pen.
Şimdi batılı aydınlar “Fransa’da Sosyalistlerin kalesi aşırı sağa nasıl kaydı?” bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor. Daha önce sosyalist partilere destek veren eşcinsellerden bir grubu artık Le Pen’i destekliyor. Bu seçimle birlikte Fransa tarihinde bir ilk yaşandı ve merkez sağ, merkez sol yarış dışı kaldı. Cumhuriyetçi Fillon (solda) ve Sosyalist Hamon ilk turda elenen Cumhurbaşkanı adaylarındandı. İki ana akım partinin ikisi de daha ilk turda saf dışı kaldı. Fransa tarihinde bir ilk gerçekleşti ve merkez sağ ve merkez solun adayları cumhurbaşkanlığı yarışından elendi.
Hamon gelinen noktada Macron’a desteğini açıkladı. Oyların yüzde 7›sini alıp elenen Hamon Macron’u desteklese de, oyların % 19’unu alan sosyalist Jean-Luc Melenchon 2. turda kimseye destek vermeyeceklerini açıkladı.
Bir diğer cevabını arayan soru da şu: Macron’un seçim tecrübesi yoktu, parti desteği almıyordu. Cumhuriyetçilerin, Sosyalistlerin hatta Ulusal Cephe’nin elindeki teşkilata benzer bir yapısı da yoktu. Bu nasıl oldu. “Basın” desteğinden, genç seçmeden söz edenler de var. Bir diğer iddia da, halk eskilerden bıktı. Le Pen’in karşısında yeni bir isme oy verdi. Yani BBC Paris muhabirinin dediği gibi “Fransa bilinmeyen denizlere açıldı”. Ya da Fransız halkı rulet çevirdi, bir kumar oynadı. Gençler ve eskilerden umudunu kesen halk şans çarkını çevirdi. Makron çıktı.. Merak edilen bir başka soru şu: Partisi olmayan Macron halk ve parlamento desteğini nasıl sağlayacak? Fransa’nın parlamento seçiminde kendi siyasi hareketi ‘En Marche’ (Yürüyüş) adaylarını meclise göndermeyi başarabilecek mi? Bakalım bu iş nasıl sonuçlanacak. Kimbilir, belki de Fransa’da 5. Cumhuriyet başlıyor. Sahi, Türkiye’deki referandumu tartışanlar, Fransa’daki bu durum karşısında bakalım nasıl bir yorum yapacaklar. Selam ve dua ile.