Abdurrahman Dilipak
Eyvallah!
Neymiş! Almanya’da toplantı ve gösteri yapmak, merkezi hükümetin ve yerel yönetimin iznine bağlı imiş!
Bizde toplantı izne tabi değildir.. Şartı şu; silahsız ve saldırısız olacak, kamu güvenliği ve düzeni, kamu sağlığı, genel ahlaka aykırı olmayacak, bunlara karşı açık ve yakın bir tehlike oluşturmayacak..
Sahi Europa’ya ne oldu böyle. Bir süre önce Belçika’ya gittim, orada toplantıyı son anda iptal etmeye kalktılar. Paralelciler; radikal İslamcı, antisemitik olduğumu söylemişler, ama belediye başkanı da, başkan yardımcısı da daha önceden beni tanıyordu. Onlar araya girdiler ve engel kaldırıldı, ama salonun teknikeri FETÖ’cüymüş, ses sistemini bozdu. Başka yerden seyyar ses sistemi getirildi de konferans gecikmeli olarak yapıldı.
Benim Belçika’daki toplantıma karşı Hollanda’dan Wilders’in yardımcısı Twitterden mesaj atıyor.. FETÖ’cüler Hollanda’da Wilders’le işbirliği yapıyor.
Hani, basın özgürlüğünden söz ediyorlar da, sahi ben neyim, gazeteci değil mi! Almanya’da Vakit’i kim niçin kapattı! Terör örgütü PKK’ya gösterilen anlayışı müttefiklerine göstermeyen bir Avrupa var bugün karşınızda. Esrarcılara, homoseksüellere, lezbiyenlere gösterdiği toleransı Müslümanlara göstermeyen bir Avrupa var bugün..
Trump’tan sonra Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya da “yabancı”ları sınırdışı etmeye hazırlanıyor..
Hollanda askeri değil mi idi Bosna’da Müslümanları Sırplara teslim eden, hem de, AB, NATO, BM bayrağı altında.. O günkü bu zihniyet bugün döndü kendi halkını yemeye hazırlanıyor. PEGİDA’lar, Wilders’ler, Le Pen’ler bu bataklıkta, bu zihniyetlerin serasında çimleniyor.. Karga besleyenler, besledikleri kargaların kurbanı oluyorlar. Kazdıkları kuyuya düşüyorlar..
Sahi! Şimdi biz de şu Alman vakıfları dosyasını açalım mı? Mesela Sıvas olaylarını yeniden soruştursak, Hablemitoğlu cinayetini soruştursak.. Merkel ateşle oynuyor.. Şu telefon dinlemeleri konuşsak mesela.. Obama Trump’ı dinlemiş. Aslında herkes herkesi dinlemiş..
Düşünelim bakalım Gülen’in dinleme kayıtları hangi ülkelere servis ediliyordu. Gülen bunları herhalde keyif aldığı için dinlemiyordu..
Bu işlerin suyu çıktı. Baksanıza ABD Dışişleri Bakanlığı’nca yayınlanan 2016 Türkiye İnsan Hakları Raporu’na ilişkin 15 Temmuz darbe girişimi hakkında FETÖ unsurlarının rolüne ve FETÖ lider kadrosunun ABD’de ikamet ettiğine hiç değinilmemiş.. Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı yürütülen mücadele ise ’iç çatışma’ olarak nitelendirilmiş.
Bunlar kendi gözlerindeki merteği görmüyor, bizim gözümüzde çöp arıyor.. Tam da şu sözdeki gibi: Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde..
İyi de, o zaman bizim Dışişleri niye “İnsan Hakları Raporu” yayınlamıyor.. Dışişleri yapmayacaksa Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı yapsın. Alman Anayasa Koruma Kurumunun yaptığı gibi biz de 3 ayda bir ülke güvenlik raporu yayınlayalım.. Meydanı onlara bırakmışız, değneksiz köy bulmuşlar, nara atıp dolaşıyorlar.. Bizim de onların anladıkları dilden konuşmamız gerekiyor anlaşılan..
Almanların son olaylarla ilgili açıklamaları özrü kabahatinden büyük türden.. Türkiye’de basın özgürlüğünden kaygı duyuyorlarmış.. İstiyorlar ki, FETÖ ve PKK’lıları serbest bırakalım. İyi Kandil ve Pensilvenya, her militana bir basın kartı uydursun, bu iş çözülsün.. İstihbarat örgütleri de ajanlarının cebine basın kartı koysun bu iş bitsin..
Bunlar bu işin aslını bilmiyor olamazlar.. Bu tür bir bakış açısı ile de milletin gözünde ne duruma düştüklerinin farkında bile değiller.. Bunlar bu tür tepkileri ile Türkiye’de destek verdikleri dostlarını da zor durumda bırakıyorlar. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder.
Neyse, bütün bunlar iyi oldu. Bazı şeyler gün gibi ortaya çıktı.. Bundan sonrası kolay. Şecaat arz edeyim derken sirkatin söyleyen adamın durumuna düştüler.. Bu sürecin biraz daha devam etmesi lazım.. Batılı akıl ve vicdan sahibi insanların da bu durumu görmeleri gerek. Bu konuda Avrupa’daki Müslümanlara büyük görev düşüyor.. Akıl ve insan sahibi aydınlar, STK temsilcileri, akademisyenler, din görevlileri, sanatçılar, kanaat önderleri, politikacılara ulaşıp bu çelişkiler gösterilmeli.. Dil bilenler de bulundukları yerden bu ülkelere ulaşıp, etkili kişilere ve kuruluşların yöneticilerine mesajlar vermeliler..
Süreç, özellikle “ötekiler” cephesinde benim beklediğimden daha iyi gidiyor.. Allah onların ayaklarını birbirine düşürüyor.. Öyle abuk-subuk işler yapıyorlar ki, bunlar kendi işlerini bitirme konusunda başkalarının yardımına ihtiyaç duymazlar..
Hani derler ya, “dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye. Bunların kim olduklarını biliyoruz, dostlarını da.. Oklarını Türkiye’ye yöneltmiş çevreler ve onlara destek verenlerin okları kimi yönelikse, siz ona karşı çıkın..
Selam ve dua ile..