EKONOMİ
Dönemin "Haşhaşi Örgütü"
-
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim için dönemin Başbakanı diyen dönemin haşhaşi örgütünü de inşallah kısa süre zarfında hiç kimse hatırlamayacak" dedi.
İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Wyndham Hotel'de düzenlenen DEİK Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, 2002 sonundan bugüne gelen sürecin "dikensiz bir gül bahçesi" olmadığını dile getirerek, neler yaşandığını, ülkenin ve milletin hangi badireleri atlattığını herkesin gördüğünü ifade etti.
Darbe senaryoları yazıldığını, bazı senaryoların uygulama planına dahi geçtiğini, şahsına, arkadaşlarına tehditler yapıldığını, hatta suikast girişimleri olduğunu, iktidardaki, milletin sandıkta verdiği oylarla işbaşına gelmiş bir siyasi partinin, parlamentonun yüzde 65'ine sahipken kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlatan Erdoğan, sokakların hareketlendirildiğini, içeriden ve dışarıdan siyasete yönelik, milli birliğe, ekonomiye yönelik çok sayıda operasyon yapılmak istendiğini söyledi.
Erdoğan, geçen yıl "17-25 Aralık darbe girişimi" yaşandığına değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bütün bu saldırıların bütün bu operasyonların herhangi birinde eğer boynumuzu eğseydik, diz çökseydik, tuzağa düşseydik inanın bugünlere ulaşamazdık, bugün burada 2023 vizyonundan bahsedemezdik. Darbenin sonucu konusunda kendilerinden o kader eminlerdi ki darbe sonrasında kullanmak üzere iddianameyi hazırlamışlar ve o iddianameye 'Dönemin Başbakanı' ifadesini koymuşlardı. 'Dönemin Başbakanı' diyenler, şimdi dönemin haşhaşi örgütü oldular. Merhum Menderes'e, devran aynı, 'Sabık Başbakan' diyenleri hiç kimse hatırlamıyor. Aynı. Hatırlayanlar da hayırla yad etmiyor. Bizim için 'Dönemin Başbakanı' diyen, dönemin haşhaşi örgütünü de inşallah kısa süre zarfında hiç kimse hatırlamayacak, hatırlayan da hayırla yad etmeyecek.
Ancak şunu hiçbir zaman unutmayacağız ve unutmamalıyız, eğer bir maşa kullanılamaz hale gelirse, bu üst akıl gider kendisine başka bir maşa bulur. Bunu unutmayalım. Bir senaryo çökerse, giderler başka bir senaryo yazarlar çünkü 12 yıldır bunu yapıyorlar. 12 yıldır renk değişse de görüntü, maske, kılıf değişse de oyun değişmiyor, senaryo değişmiyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düne kadar birbirlerine demediklerini, yapmadıklarını bırakmayanların bugün kucaklaştığını ifade ederek, "Niye? Çünkü üst akıl, öyle emrediyor, öyle istiyor. Düne kadar birbirlerini hasım görenler, bugün artık ortak hareket ediyorlar. Niye? Çünkü patron öyle istiyor. Üst akla, patrona da itiraz edemezler, itaatsizlik edemezler çünkü aldıkları sözlerin diyetini ödemek zorundalar. Bunların tabuları o. Şimdi tabular yıkılıyor. Mesele burada. Onun için bu dönem farklı bir dönem. Hamdolsun Allah'a, bizim ödenecek bir diyetimiz yok, onun için bu kadar cesaretle bu kadar bu noktada kavi hareket ediyoruz. Biz yetkiyi, emaneti birilerinden almadık, biz yetkiyi milletten aldık, hesabı da sadece millete veririz."
"Yeni bir yapılanmanın içerisine girebilirler"
Türkiye'nin uluslararası itibarı için "Şöyle oluyor, böyle oluyor" diyenlerin olduğunu, Türkiye'nin itibarına hiçbir şey olmayacağını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin, uluslararası itibarını manşetlerle sahte raporlarla Avrupa Birliği'nin (AB) açıklamalarıyla elde etmiş bir ülke olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin güçlü ekonomisiyle mazlumların sesi olarak zaten itibarlı olduğunu vurgulayarak, "Türkiye barışa sahip çıkan, mazluma, mağdura, hakka sahip çıkan dış politikasıyla zaten itibarlıdır. Türkiye itibarını önce vicdanından, ardından tarihinden, ecdadından, milletinden ve bayrağından alan ülkedir. Biz öyle sahte raporlarla sipariş üzerine hazırlanmış raporlarla siyasi, ideolojik nitelikli raporlarla yanlı notlarla kürsülerden yapılan paralel destekçisi açıklamalarla kendisine istikamet belirleyecek ülke değiliz" diye konuştu.
"Şu ana kadar 1 milyon 700 bin göçmen, mülteci, sığınmacı aldık"
Gezi olaylarında Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlık binalarına saldırı düzenlenirken AB'nin sustuğunu anımsatan Erdoğan, "Hiç sesi çıkmıyor. 17 - 25 Aralık'ta, ülkenin seçilmiş hükümetine darbe girişiminde bulunulurken bu AB, yine susuyordu. Mısır'da darbeye sustular. Hani demokrasi, nerede demokrasi? Ey AB, ileri demokrasi diyorsunuz, demokrasiye niye sahip çıkmıyorsunuz? Seçilmiş insanlara niye sahip çıkmıyorsunuz da darbe yapanlara sahip çıkıyorsunuz. Aynı şekilde Ukrayna'da da sustular. Suriye'de de sustular. Bize bol bol Suriye'de nasihat veriyorlar" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de 300 bini aşkın insanın öldürüldüğünü hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu ana kadar 1 milyon 700 bin göçmen, mülteci, sığınmacı aldık, bunlara biz bakıyoruz. Şu anda 5,5 milyar dolara yakın harcamamız var. Bize Avrupa'dan gelen 200 milyon dolar. Dünyanın değişik yerlerinden gelen 200 milyon dolar ve tüm Avrupa'da şu anda sığınmacı sayısı 130 bin. Bize nasihat vereceğinize gelin de bu attığımız adımlara destek verin. Söyledikleri ne? 'Bu ev sahipliğinizden dolayı sizleri tebrik ederiz.' Yani en irisinden en cılızına kadar hepsinin söylediği bu. 'Çok farklı bir önderlik yapıyorsunuz, bu kadar insanı hakikaten burada barındırıyorsunuz. Kamplarınızı gezdik, gördük. Dünyanın hiçbir yerinde böyle kamplar yok, çok güzel kamplar yaptınız. Evlerde barındırıyorsunuz, her türlü takdirin üstünde bu yaptıklarınız.' İyi güzel de biraz katkıda bulunun, hadi siz de bir şeyler verin. Yok. Paraya gelince onların tanrısı o. Ama biz öyle de olsa böyle de olsa o bombaların altındaki insanları biz o bombalara teslim etmeyeceğiz. Bize sığınıyorlar mı, biz alacağız."
"Kuzey Suriye'de yeni bir yapılanma mı, yeni bir eyalet mi oluşturuluyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kobani, Kobani, Kobani" diyenlerin uçaklarla oraya mühimmat indirdiklerini belirterek, "Nereye gitti o mühimmat, bir kısmı terör örgütü DEAŞ'a gitti, bir kısım da PYD'ye gitti. Bu ikisi de zaten terör örgütü. Al birisini vur öbürüne. Birbirlerinden farkı yok" dedi.
Bunu Amerikaya ifade ettiklerini, Kobani'nin içinde şu anda sivil halkın olmadığını anlatan Erdoğan, 200 bin insanı Türkiye'nin aldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda orada son haliyle 3 bin kadar savaşçı var. Bunlar DEAŞ ile savaşıyor. Peki Halep ile niye ilgilenmiyorsunuz? Asıl önemli olan orada Halep. Kobani'nin stratejik önemi yok. Birileri için var. Ben şimdi düşünüyorum. Arkadaşlarıma da diyorum ki; yoksa burada Kuzey Suriye'de yeni bir yapılanma mı oluşturuluyor? Yeni bir eyalet mi oluşturuluyor? Çünkü Esed'in böyle bir derdi yok. Üç kantonu birleştirmek suretiyle burada yeni bir yapılanmanın içerisine girebilirler. Bu ülkem için bir sıkıntıdır, bir tehdittir. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Peki Halep'e niye gelip de sahip çıkmıyorsunuz? Halep'de 1 milyon 200 bin insan var. 1,5 milyon insan var. Onlarla bizim diyaloglarımız Kobani'den daha az değil. Orada bir ekonomi var, orada bir kültür var, orada bir medeniyet var, orada bir tarih var. Niçin Halep'e sahip çıkmıyorsunuz? İşte koskoca bir soru işareti bu. Biz biliyoruz, sabırlıyız ama bütün gerçekleri görerek adımlarımızı atıyoruz."
"2023'e kadar dikkatle hassasiyetle sabırla ve dirayetle yürüyeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin en büyük işkence iddiaları karşısında da ağızlarını açmadıklarını, televizyonlarda yayınlanan işkence manzaralarına karşı seslerinin çıkmadığını belirterek, Guantanamo'da olanları, diğer cezaevleri ve hapishanelerde olanları izlediklerini ifade etti.
Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi:
"Türkiye'deki bir cezaevinde böyle bir şey olsa acaba bunlar bu şekilde dururlar mı? Dünyanın altını üstüne getirirler. İş aleyhlerine dönünce paralel yapının inlerine girilmeye başlanınca, hepsinin dili çözüldü. Tekrar söylüyorum o günler geçti. Türkiye, AB'nin önünde kapıkulu değildir. Türkiye, bırakın boynunu eğmeyi, bırakın geri adım atmayı asla ve asla azarlanacak, tedip edilecek, kendisine gündem belirlenecek, istikamet çizilecek bir ülke hiç değildir. Biz ne itibarımızdan ne gücümüzden ne de büyümemizden bir şey kaybederiz. Hiç merak etmeyin. Ben inanıyorum ki şurada bulunan bütün iş adamlarımız, girişimci kardeşlerim bir defa bu azminden bu kararlığından hiçbir şey kaybetmesin. İnanın bizi tutan olmayacak. Biz yine azimle kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Sahte rapor hazırlayanlar, bırakın onlar sahte rapor hazırlamaya devam etsinler. İftiralarla yalanlarla yanlı açıklamalarla tarafgir kredi notlarıyla üzerimize gelenler, itibarlarından kaybettiler ve daha da kaybedecekler. İşte bunun için dikkatli olacağız. 2023'e kadar dikkatle hassasiyetle sabırla ve dirayetle yürüyeceğiz. Onlardaki yıkma, bozma, yıpratma azmini görecek biz onlardan çok daha azimli, kararlı, çok daha cesur olacağız."
"Zaman zaman şevkimizi kırmaya yönelik saldırılar da olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023'ün sadece Türkiye'nin iktisadi hedeflerini ifade eden bir yıl dönümü olmadığına işaret ederek, şunları söyledi:
"2023, iktisadi olduğu kadar, siyasi, sosyal, özellikle de uluslararası politika hedeflerimizi ifade eden, bu yönde hedefler ihtiva eden bir yıldır. Şunu unutmayınız, 1923, 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'nın bir neticesiydi. 1923 birden bire ortaya çıkmış bir tarih değildi. Öncesinde Sarıkamış, Çanakkale Zaferi, Kut-ül Amare Zaferi, Hicaz, Kanal, Irak, Yemen, Trablus, Kafkasya cepheleri vardı. 1923'ün öncesinde İstiklal Harbimiz vardı. 9 yıl bu ülkenin evlatları, cepheden cepheye koştular. 9 yıl boyunca 1 milyona yakın vatan evladı, bu topraklar için canlarını feda ettiler, üniversite öğrencileri, tıp fakültesi öğrencileri, canlarını feda ettiler. Bütün o fedakarlık, o büyük kahramanlık işte 1923'ün yolunu açtı ve Cumhuriyetin ilanına giden, istiklale giden zemini hazırladı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 deniliyorsa ve 2023'e inanılıyorsa, bunun mücadelesine 2014'ten itibaren başlamak gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Hiçbir zafer, hiçbir başarı kendiliğinden gelmez. Meseleye bir dava olarak bakmadıkça, o davanın uğruna fedakarca ve kahramanca mücadele vermedikçe, Allah'a zaferi müyesser etmez, mukadder etmez. 2023'e giden yol bir gülistan olmayacaktır, bir gül bahçesi olmayacaktır. Bu sürecin zorlukları, sıkıntıları olacak. Zaman zaman bizim gayretimizi, aşkımızı, şevkimizi kırmaya yönelik saldırılar da olacak. Vazgeçersek, yılgınlığa kapılırsak, yeise teslim olursak biz de kaybederiz, millet de kaybeder ülke de kaybeder. Ama ecdadımızdan aldığımız ilhamla ecdadımızın gösterdiği fedakarlığı, kahramanlığı, dirayeti, kendimize rehber edinirsek o zaman da ulaşamayacağımız hiçbir hedef olmayacaktır."
"Gün geldi, hesap döndü"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100 yıl önce Sarıkamış'ta gözleri açık donup kalan onbinlerce Mehmetçiğin, sayısız şehidin gözlerinin üzerilerinde olduğunu belirtti.
Milletin ve dünyadaki mazlumların gözünün üzerilerinde olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizden bekleneni yapmazsak önce şehitlerimize sonra milletimize mahcup oluruz. Bizden bekleneni yapmazsak Türkiye'ye umut bağlamış mazlumlara, mağdurlara sessiz yığınlara mahcup oluruz. Unutmayın maşalar her zaman olacak, tuzaklar her zaman olacak. Dün din alimi maskesiyle vatanına ihanet edenler, yarın başka bir maskeyle ülkelerinin karşısına çıkacaklar. Unutmayın Hasan Sabbahlar hiç bir zaman bitmez, bunlar her zaman olacaktır. Onların bir tuzağı varsa Allah'ın da bir tuzağı var. Onların bir hesabı varsa milletin de bir hesabı var. İşte gün geldi, hesap döndü, ihanet hesabı yapanlar millete hesap vermeye başladı. Şehitlerin izinden yürüdükçe, milletin önderliğinde yürüdükçe biiznillah bu yürüyüşü kimse durduramayacak."
"Pensilvanya ile ittifakın diyetini ödeme gayreti içindeler"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin canlanmasında, güçlenmesinde kilit role sahip olan çözüm sürecinin aynı şekilde kararlılıkla ilerlediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Paralel yapının güç kaybetmesiyle inanıyorum ki çatışma hayalleri kuran, çatışma senaryoları yazan çevrelerde hayal kırıklığına uğradılar. Şu anda sokak çatışması çağrıları yaparak, sokak direnişinin meşru olduğu gibi son derece tehlikeli açıklamalar yaparak, huzuru bozmaya, kaos ortamı oluşturmaya çalışanların hesabı da inşallah tutmayacak. Gençleri sokağa çağıran, gençleri şiddete teşvik eden bu sorumsuz siyasetçiler, Pensilvanya ile ittifakın diyetini ödeme gayreti içindeler. 2023 yılında en önemli, en tarihi ve milli bir projemiz olan çözün sürecini inşallah nihayete erdirecek, 77 milyon huzur içinde, emniyet içinde geleceğe yürüyeceğiz. Umudumuzu yitirmeyeceğiz, heyecanımızı yitirmeyeceğiz. Geçmişte yaptık yine yapıyoruz ve inşallah yapacağız."
Konuşmaların ardından DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir tablo hediye etti. Erdoğan, DEİK yönetim ve icra kurulu üyeleriyle aile fotoğrafı çektirdi.