Abdurrahman Dilipak
Dikkat, dikkat!
Dikkatli olalım, hem de çok dikkatli. Okçu tepesindekiler mevzilerini terk etmesinler. Sabırlı olacağız..
Bütün kurumların, sadece bakanlıklar değil, yerel yönetimler, odalar, holdingler genel sekteterlik kadroları, özel güvenlik ve korumalarını, mali işler, bilgi işlem, personel birimlerini, görevde olan babasının oğlu da olsa tepeden tırnağa gözden geçirmesi gerekir. “Fitne zamanlarında şüphe ile kendinizi koruyacaksınız!”
Hiçbir ihbarı, “imkansız” diye reddetmeyin. “Olmaz, olamaz” demeyin, “olmaz olmaz”.. Sonra ağır bir bedel ödersiniz.. Ama her iddiaya da inanmayın, bunlar iftira da olabilir, çoğu gerçek de olmayabilir.. Ama bir kenara not edin ve bir daha gözden geçirin.. Bu iddiaların muhatabı babanız da olsa! Bu konuda kendi nefsinize de fazla güvenmeyin. En büyük düşmanımız nefsimiz, onun işbirliği içinde olduğu Şeytan ve Şeytan’ın dostlarıdır.. “Güvenmek güzeldir, ama kontrol etmek daha da güzeldir.”
Öfkeyle kalkmayın, zararla oturursunuz. Acele etmeyin, geç de kalmayın. Sabırlı olalım..
Kahinlere ve kehanetlere iltifat etmeyelim. İhtimalleri ve muhtemel gelişmeleri not edelim. İstişare ve şûra yapalım.. Olay çıkarsa yatıştırıcı olalım. Sosyal mediayı kullanalım ama her habere inanmayalım.. Sosyal media “bulanık su” gibidir.. “Bataklık gülü”dür. Bataklık güllerinden kaçınmak gerekir.
Çevrenizdeki şüphelileri ve şüpheli olayları yetkili mercilere bildirelim. İhkak-ı hak, cürm-ü meşhud ve nefsi müdafaa dışında yok.
Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Eski hesapla biz 10 yılda bu beladan kurtulamazdık. Şimdi bu iş çok kısa bir sürede tasfiye edilebilir.. Bu vesile ile uluslararası sistemin karanlık planları da deşifre oldu.
Bir yandan def-i mazarrat politikası uygulanırken, öte yandan celb-i menafi devam etmeli.. Yeni yapılacak işler güne yönelik değil, kalıcı, efradına cami, ağyarına mani işler olmalı..
Paralelden kurtulalım derken başka “cemaat” kisvesine, ya da sureti haktan gözükerek başka kisvelere bürünmüş paralellerin oyununa gelinmemeli. Sonra yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz.. Formül açık, basit ve net. İşi ehline vereceksiniz. Ehliyet ve liyakat şart. Ehliyet ve liyakat imandan da önce gelir.. Mezhep, tarikat, örgüt, ideoloji, kabile milliyetçiliği yapmayacağız.. Ve haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız.. Bir kavme olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek..
Keşke kamu güvenliği müsteşarlığı yapılacak atamalar ya da görevden alınacak konusunda ciddi bir çalışma yapsa.
Bu arada Milli Eğitim’de kapsamlı bir eğitim reformu ve İçişleri Bakanlığı’nda Polis teşkilatı ile kapsamlı bir reform yapılsa..
Her boşluğu doldurmamız gerekmiyor. Zaten bürokraside bir şişkinlik vardı. Bir de açıklar dışarıdan ikame yöntemi ile değil, içeride şişkinlik olan alanlardan görevlendirme şeklinde olamaz mı?
Mesela trafik polisini, turizm polisini, çocuk polisi gibi birtakım birimleri yerel yönetimlere devredebiliriz. Bütün yöneticiler tepeden atanır. Ama alt kadrolar yerel yönetimlere bağlı olarak çalışır. Zabıta da lağv edilerek ŞEHİR POLİSİ’ne dönüştürülüyor. Zaten Jandarma ASKERİ POLİS / KIR POLİSİ’ne dönüştürülecek gibi sanki. Hatta genç koruculardan durumu uygun olanlar da polis teşkilatına aktarılabilir.. Jandarma ile Polis arasında da geçişler yapılabilir..
Eğitimde öğretmenlerin ve öğrenci velilerinin ortak ve sahibi olacağı KOOPERATİF OKUL’lara da kapı aralanır. Sendikalar da bu tür kooperatifler kurabilmeli. Sanati siteleri ve ticaret siteleri, kendi mesleklerine dönük meslek okulları açabilmeli kooperatif şeklinde.
HOME SCHOOL dedikleri mini okullar niye açılmasın.. Dernek ve vakıf bünyelerinde bu tür okullar E-OKUL’lar açılabilmeli.. COMMENWALTH SCHOOL Türkiye’de geçerli. İngilizler yapınca geçerli oluyor da, biz niye kendimiz bu tür okulları örgütlemeyelim..
Yapacak, söyleyecek o kadar çok şey var ki! İş çok, zaman dar. İnsanlar da maalesef genelde göründüğü gibi değil..
FETÖ çetesi panikledi. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Suçüstü oldular.. Özellikle meclisin bombalanması içeride ve dışarıda tepkiye sebeb oldu. Meclisteki bombalanan mekan bir müzeye dönüştürülecek. Şehidlerin isimleri meydanlara, tesislere veriliyor.. Anıtlar dikilecek. Yani bugün yaşanan ihanet asırlarca sürecek bir lanete dönüşecek ve bu yapıyı himaye eden, destek verenler de bu lanete ortak olacak.. Gülen, New York Times gazetesinde çıkan yazısında, ABD yönetimine çağrı yaparak, “Türkiye’ye gönderilmesi durumunda adil yargılanmayacağını”, “darbe girişiminin arkasında olmadığını“, “Batı’nın ılımlı Müslüman seslere ihtiyacı olan bu dönemde kendisi ve arkadaşlarının Batı’nın hizmetinde olduğunu” söylemişti.
Onlar da artık yolun sonuna geldiklerinin farkındalar. Batı da bu durumda bu çeteyi daha fazla savunamayacak. Batı mediası bu durum karşısında sesini kıstı.
Batılılar halkın bu darbe karşıtı direnişini hâlâ tam olarak anlayabilmiş değiller.. Şimdi, durumu kurtarmak için çözüm arıyorlar..
Keşke birileri bu durumu görüp daha fazla direnmeden teslim olsalar.. Bu yara daha fazla derinleşmese.. Çünkü zararın neresinden dönülürse kârdır. Kaçmak, direnmek suç ve cezalarını daha da artırmaktan başka bir işe yaramayacak.
Selâm ve dua ile..