Abdurrahman Dilipak
Böyle müttefik olmaz olsun!
İstanbul, Kayseri, Ankara. Olanları görüyorsunuz. Peki, bütün bu olanlar karşısında ABD, AB ve NATO nerede duruyor?
ABD’nin başkenti Washington merkezli Heritage Vakfı Douglas ve Sarah Allison Dış Politika Merkezi Direktörü Luke Coffe, Barack Obama yönetimini eleştirerek, “YPG’yi eğiterek, silahlandırarak ve fonlayarak ateşle oynuyoruz” itirafında bulundu. Garp cephesinde de yavaş yavaş itirazlar yükselmeye başladı.. Hele bir hafta sonra ne olacak bir görelim.
Böyle müttefik olmaz olsun.. NATO ittifakı fiilen kendi içine çöktü..
NATO ülkelerinin hemen hepsi Türkiye’ye karşı PKK ve FETÖ’nün yanında.. PKK deyince PYD’si, KCK’sı hepsi dahil..
ABD şimdi de PYD’ye Stringer füzesi vermiş.. Asker de veriyor, istihbarat da, para da veriyorlar, eğitim de, mühimmat da..
ABD ideolojik, politik, felsefi, vicdani açıdan iflas etti.. Beraberinde BM’yi ve NATO’yu da sürüklüyor. Almanya ve İngiltere ile birlikte Avrupa’yı da bu kirli işlerine alet ediyorlar..
Esed, Halep’te katliam yaparken ABD, AB, NATO nerede idi..
Türkiye El Bab’a girerken de ortada yoktular..
PKK İstanbul’da saldırı düzenliyor, bizim müttefiklerimiz PYD ye Stringer füzesi veriyor!
FETÖ teröristbaşı ABD’nin himayesinde.
Fehriye Erdal Belçika’da. PKK’lılar, FETÖ’cüler Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, Vatikan’ın himayesinde her yerdeler. Kanada’dalar, Avustralya’dalar, Avusturya’dalar, Letonya’dalar..
AB güya PKK’yı terör örgütü kabul ediyor, Salih Müslim Avrupa Parlamentosu’nda konuşuyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halka hitap etmesine engel oluyorlar ama PKK’lıların meydanlarda gösteri yapmasına engel yok..
Canları cehenneme.. Artık maskesiz dolaşıyorlar..
ATV muhabiri soruyor, Avrupa Parlamentosu sözcüsü topu taca atıyor.. Gösterdiği adresteki sözcünün de söyleyecek sözü yok.. Bir bahane ile kaçıyor. “Ben yaptım oldu” havasındalar. Şimdiye kadar hiç kimse kendilerine hesap sormamış, hayır dememiş, itiraz etmemiş, susmuş ya, bu tür karşı koymalara alışık değiller..
Sahi; İngiltere ve Fransa, Suriye’de nerede duruyorlar.. İran orada, Rusya orada, Esed rejimi kan döküyor, BM’den, NATO’dan ses yok. Güvenlik Konseyi zaten meflûç. O zaman niye varlar ki..
Batılılar şunun farkında; Esed giderse iktidarın tek adayı var Sünni Müslümanlar. Onlar da bunu istemiyorlar. O zaman Esed’e razılar. Esed’in ayakta kalması için İran’a ambargoyu da sanki biraz da bunun için kaldırdılar, İran’ın Irak’a, Suriye’ye girmesine göz yumdular.
Rusya zaten Tartus bahanesi ile Esed’in yanında.. Onlar orada diye kendileri de o bahane ile oradalar. DAEŞ bahanesi ile oradalar. Şimdi DAEŞ’i bıraktılar, PKK-PYD’ye destek veriyorlar..
Batı ateşle oynuyor.. Kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyorlar..
Soğuk savaştan sonra, çeyrek yüzyılın belki de en zor günlerinden birini yaşıyor dünya..
PYD, Esed’le aynı cephede bugün.. Batı kirli, tehlikeli bir oyuna alet oluyor.. Bu işten en çok Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya zarar görür..
ABD’nin bundan sonra izleyeceği yol, Ocak sonunda netleşir..
25 Aralık bunların Noel’i. Tatile çıkacaklar.. Bütün melanetlerini o güne kadar sergileyip sonra da gidip günah çıkartacaklar!. Ardından vur patlasın, çal oynasın yeni yıl kutlamaları.. Ayıkmaları bir hafta alır.
2016 sürecin kuluçka dönemi idi, 2017 bir kırılma noktası olabilir.. Ne olacaksa olacak. Eğer mevcut politikalar aynen devam edecek olursa inceldiği yerden kopabilir bu işler.. Çünkü bıçak kemiğe dayandı..
Batıda bu tehlikeli gidişin farkına varan isimler, kuruluş sözcüleri tek-tük de olsa seslerini yükseltmeye başladılar..
Bu gidişatın sonu uluslararası hukuk, örgüt ve düzenlemelerin yeniden yapılandırılmasıdır. Bu böyle gidemez. Savaş ya da barış.. Ne olacaksa olacak.. Teslimiyetin faturası savaştan daha ağır olur.. Kızılderililerin ya da Karaderililerin başına gelenlerin kendi başlarına gelmesini istemeyecektir kimse..
Dünya eski dünya değil.. Eğer batılılar gözlerini karartırlarsa, dünya bir cehenneme dönebilir ve bu işin galibi olmasa da batının sonu olabilir. Böyle bir savaşın galibi olmaz.
Neden herkes hakkına razı olmuyor ki. Adaletten, barıştan hürriyetten yana niye bir düzen kurulmasın. Niye insanlar diktatörlerin zebunu olsunlar..
Böyle bir dünya sürdürülemez.. Yeni bir dünya kurulacak. Birileri istemese de..
Savaş ya da barış yolu ile varılacak yer burası.. Bu düzen böyle devam edemez. Yeni bir dünya mümkün..
Savaş, darbe ve terör istemiyor insanlık. Bu işlerin arkasında bu düzeni sürdürmek isteyenlerin olduklarını biliyoruz artık..
Demokrasiniz, liberalizminiz, uluslararası düzeniniz yerin dibine batsın! Bunlar makyaj malzemesi ya da oltaya takılan yem hükmünde.
Son pişmanlık fayda vermez.. Böyle giderse siz de boğulursunuz. Döktüğünüz kanda boğulacak olsanız da, sonuçta boğulursunuz.. Göreceksiniz, faşizmin, komünizmin başına gelenler, kapitalizmin ve Siyonizmin de başına gelecek. 19. yy sonunda oluşan kavram ve kurumlarla 21. yüzyılı açıklamak mümkün değil, ama yeni bir dünya mümkün..
Adaletten, barıştan, Hürriyetten yana, herkesin inandığı gibi yaşadığı, düşündüğünü özgürce ifade edebildiği, mal, can, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetinin güvende olduğu, katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir dünya neden mümkün olmasın! Selam ve dua ile..