Abdurrahman Dilipak
Bir hafta kaldı
Bir hafta sonra Trump koltuğuna oturacak.. Tabi oturabilirse..
Son dakikaya kadar o koltuğa oturup oturmayacağı konusunda bir endişe taşıyacağım.
Varsayalım oturdu. Görev süresinin sonuna kadar o koltukta kalıp kalmayacağı konusunda bir endişem olacak..
“Trump’un koltuğa oturup oturmaması bizim için niçin bu kadar önemli” diye akla gelebilir..
Evet önemlidir.. ABD kendinden ibaret bir devlet değildir. Görünen Amerika’nın dışında derin bir Amerika var ve o her ülkenin derin yapıları ile iç içe..
15 Temmuz’da ABD vardı. Gülen dediğiniz adam bir CIA Ajanı! Trump’un geleceği Gülen’in geleceği ile de ilgili aynı zamanda.
ABD, NATO demektir. ABD, Kapitalizm demektir. ABD, BM demektir.. ABD aynı zamanda Almanya demektir..
Darbenin arkasında ABD var, terörün arkasında ABD var. PYD, ABD’den uçaksavar alıyor. Belçika’dan tüfek, İtalya’dan mayın geliyor. NATO ülkeleri PKK’yı iki yılda silaha boğdu. Almanya’dan Milan füzeleri geliyor.
Bize silah satışı kongrenin iznine bağlı. Peki, bu silahlar için izni kim veriyor. Bizimle sıkı bir pazarlığa giriyorlar. PKK’ya bedava! Bu nasıl “dostluk”, bu nasıl “ittifaklık”!
Bu nasıl bir akıl. Örgütü ülkeye tercih edeceksin! Tamam FETÖ’ye, PKK’ya arka çıkın. DAEŞ’e sahip çıkın! Bizi bize kırdırarak, soğuk savaş taktikleri ile mevzi kazanmaya çalışın..
Yeni video kayıtları yok mu? Bülent Ulusu kesmedi, arşivleri karıştırın. Mesela Eşref Bitlis kaseti işe yarar mı? Ya da Muhsin Yazıcıoğlu! Özal da olur..
Sahi nereye kadar deneyeceksiniz, bu aşağılık yolları..
Biliyoruz; Almanya’nın Peşmerge’ye verdiği silahlar da PKK’ya gitti. ABD’li “dostlarımızın” bundan haberi vardı. Zaten eğitim de aynı kadrolar tarafından veriliyordu.. Tanklarımızı vuran füzeler Alman füzeleri değil mi idi?
ABD’nin, İngilizlerin, Almanların, İsrail’in PYD’ye verdiği silah, mühimmatlar PKK üzerinden Türkiye’ye girdirildi.. Mağaralarda ele geçirilen Belçika yapımı silah ve İtalyan yapımı mayınlar oraya nasıl ve kim tarafından getirildi..
İyi ki, DAEŞ bahaneniz var. İçerideki STK, medya, akademisyen, siyasetçi kılıklı ajanlarınız, PYD ile olan mücadeleyi, DAEŞ’in emeline hizmet etmek olarak yorumluyor.. ABD, DEAŞ’la mücadele ediyormuş gibi yaparak PYD’lilere havadan uçaksavarlar, bombaları ve mühimmat taşıdı. Bunlar Mehmetçik’e karşı kullanıldı.. Son Reina saldırısında da seri numarası silinmiş Amerika menşeli patlayıcılar kullanılmadı mı? PKK’lıların elinde her çeşit ve her ülkeden silah var. İngiliz yapımı M4A1 de var, Rus yapımı PKMS tipi makineli tüfek de. Zaten Kalaşnikof her yerde. Mağaralarda ele geçirilenler arasında Belçika yapımı FN’ler de var.
ABD ve NATO ülkeleri ile artık gizli-görünmez bir savaş değil, adeta ilan edilmemiş, açıkça dolaylı bir savaş var.
Bu gerçekler hukuken olmasa da NATO’nun bittiğini gösteriyor. BM de artık sürecin dışında. BMGK aceze bir örgüt konumunda. Kimsenin taktığı yok. Kendi içinde bloke olmuş durumda.
Bu kriz kapitalizmin krizidir.. Bunu görelim. SSCB’nin başına gelen bugün ABD ve AB’nin başına gelmekte.. Anlamsız bir şekilde hâlâ Dolar ve Euro yükselmeye devam ediyor..
Bunlar ve bunların peşine taktiği terör örgütleri “içine cin girmiş domuz sürüleri” gibi intihar etmek için uçuruma doğru dolu dizgin koşuyorlar..
Luka: 8;27 ile başlayan bölümde bir olay anlatılır. Bu “içine cin giren domuz sürüleri” hakkında.. Orada şöyle denir: “Bir zamanlar; İsa, Gerasiniler bölgesinde karaya çıkınca, kentten cine tutulmuş bir adam kendisini karşıladı. Uzun süreden beri ne sırtına bir şey giymişti, ne de bir evde oturmuştu. Barınağı mezarlar arasıydı. İsa’yı görünce ortalığı inleten bir çığlık atarak O’nun önünde yere kapanıp bağırdı: ‘Ey İsa, ne olur, bana eziyet veren işkenceden kurtar!’ dedi. Çünkü İsa, kötü ruhun adamdan çıkması için kesin emir vermişti. Cin sık sık onu çarpardı. Zincirlerle bağlanır, prangaya vurulurdu ama yine de bağlarını koparır, cin tarafından çöllere sürüklenirdi. İsa ona, ‘Adın ne?’ diye sordu. Cin, “Lejyon” dedi. Çünkü adamın bedenine çok sayıda cin girmişti. Cinler kendilerini dipsiz derinliklere göndermesin diye İsa’ya yalvardılar. Oradaki bayırda büyük bir domuz sürüsü otlamaktaydı. Cinler domuzların içine girmelerine izin vermesi için İsa’ya yalvardılar. O da onlara izin verdi. Cinler adamdan çıkıp domuzların içine girdiler. Sürü uçurumdan aşağı denize uçup boğuldu. Olaya tanık olan domuz çobanları çil yavrusu gibi dağılarak olup bitenleri kentte, kırsal alanlarda anlattılar. Herkes olayı görmeye koştu. İsa’nın yanına vardıklarında, bedeninden cinler çıkan adamı giyinmiş, akıllanmış, İsa’nın ayakları dibinde oturur buldular. Korktular. Olaya tanık olanlar, koşup gelenlere cine tutulanın nasıl kurtulduğunu anlattılar. Gerasiniler çevresinde oturanların tümü kendilerini bırakıp gitmesi için İsa’ya yalvardılar..”
Sahi Luka İncili’nde sözü edilen Lejyonlar ile sizin bölgedeki paralı askerler arasında bir bağ olabilir mi?
Bakın, biliyoruz, PKK üzerinden, PYD ile bölgede, hem bölgedeki Hristiyan unsurları, hem de Afrika, Asya, Balkanlar, Kafkaslar, Rusya, Avrupa ve Amerika’dan gelen Christianity Army’nin milislerine eğitim veriyor, onları bölgede ve başka yerlerde kullanmak için Lejyon toplama merkezi olarak kullanıyorsunuz.. “Gizli ordu”larınız için iyi bir insan kaynağı değil mi, bu örgütler..
Suçüstü oldunuz baylar bayanlar. İçimizdeki ajanlarınızla birlikte..
Bu arada; Yunanistan Yüksek Mahkemesi, sığınmacı FETÖ’cülerin bir kısmı hakkındaki kararı 23 Ocak’a erteledi. Anlaşılan ABD’den gelecek habere bakıyorlar.. AB soslu Yunan adaleti böyle oluyor demek ki!
Selam ve dua.