Abdurrahman Dilipak
Bazıları acı sever!
Acı olmasaydı tatlının değeri nasıl anlaşılırdı. Gece olmasa gündüzü bilebilir mi idik. Cehennem olmasa Cennetin ne anlamı olurdu. Ölüm olmasa, hayatın nasıl bir anlamı olurdu bizim için aceba.
Biz ölümlüler için her şey zıddı ile kaimdir ve zıddı ile anlam kazanır..
Onun için Allah bizi, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Hayatı bütün renkleri ile dolu dolu yaşayacağız. Aromalı bir hayatımız olacak. Acılar ve mutlulukları içinde barındıran bir hayat..
Dört mevsimi birlikte yaşayan bir coğrafyanın çocuklarıyız bizler.. Yazı yaz gibi, kışı kış gibi, baharı bahar gibi yaşarız..
Her şey geçicidir. Her kolaylıktan sonra bir zorluk, her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Dağlar, ovalar, vadiler.. Gece ve gündüzün birbiri ardından gelişi..
Gecenin en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır mesela.. En iyi kötünün başlangıcıdır.. Şikayet etmeyin. Nimetlere şükredin, musibetlere sabredin. Hem zaten bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olamaz mı?
Yaşadığımız süreci bir de tevhid penceresinden görelim.. Politik, ideolojik bakışımız olacak elbette, ama tevhidi bir bakış ve duruş da gerekli.
Şöyle olsaydı ya da böyle olmasaydı, şöyle olurdu ya da böyle olmazdı demeyin.. Her şey olacağına varır. Bu şeyler olurken siz neredeydiniz ve ne yapıyordunuz.. Zafer ya da yenilgi bizim elimizde değil. İçimizdeki beyinsizler yüzünden de zarar görenlerden olabiliriz. Unutmayın kaybedilmiş savaşların da kahramanları vardır.. Hz. Lut gibi, Hz. Nuh gibi, Hz. Ali gibi mesela.. Kimse Allah’ı iktidara ya da kıyamete zorlayamaz.. Allah’ın elinden güç, iktidar, bilgi ya da ekmeği çalamaz ve O’nu herhangi bir şeye mecbur bırakamaz. O’nun dışında hiçbir şey ebed müebbed değildir.
Kader, rızık, ecel Kadir-i mutlak ve bir olan Allah’ın iradesi içindedir. ABD de, İsrail de, İngiltere de, Vatikan da, Marks da, Gülen de, Hitler de O’nun iradesi içindedir. Biz ise O’nun rızasını istiyoruz.
“İnsan bu!” Kan dökücü, muhteris. Melekleri de Şeytanları da kıskanır, ekmeli mahlukat, eşrefi mahlukat, veresetül enbiya ya da belhum adal kimliği ile..
İnsanlar parmak uçları gibi birbirinden farklıdırlar. Yüzleri gibi kişilikleri de farklıdır.. Hepsinin ayrı bir dünyası, ayrı bir imtihanı vardır.. Bazıları önce iyi sonra kötüdür, bazıları önce kötü, sonra iyidir, bazıları sarkaç gibi gider gelir.. Adil şahidler olacağız.. Bazıları bazı konularda hataları olabilir.. 9 yanlışı olanın bir iyiliğini görmezden gelemeyeceğimiz gibi, 9 iyiliği olan birinin bir kötülüğünü de görmezden gelecek değiliz.
Darbe girişiminden hemen sonra tuttuğum notlardan birinde şunları yazmışım: “Düşünüyorum da, mesela kaçacak kadar cesareti olmayan birileri, olaydan 48 saat sonra saklandıkları yerden çıkıp ellerine aldıkları bayraklarla meydanlara koşan insanlar var aranızda bugün. En büyük bayraklar onların Center’lerinde, Tower’lerinde asılı bugün.. Dün dündür, bugünse bugün.. Dün darbeyi kutlamak için sipariş edilen bayraklar bugün darbeye karşı çıkanları selamlamak için dalgalandırılıyor.”
Bazıları vardır, ne kokar, ne bulaşır. Çok güzel konuşurlar.. Hemen görüşlerini açıklamazlar. Ortamı koklar, sonra ona göre söylerler söyleyeceklerini. Güzel konuşurlar aslında. Onlara bir iş emanet ederseniz, sadece söyleneni yaparlar, ne bir adım ileri taşırlar, ne de geri götürürler.. Onlar hep kazananların yanındadır.. Kaybedeceği bildikleri ata oynamazlar.. İnsanlara duymak istedikleri şeyleri söylerler. Bu tipler hep “iyi insan”lardır. Bu tiplere karşı dikkatli olun. Herkese dost gözükseler de dostları ya da düşmanları yoktur bunların.. Çıkarları varsa onlardan gözükürler.
Bu olayları bir imtihan vesilesi olarak görelim. Bir ibret dersi olarak görelim.. Bu olaylardan sadece ötekilere öfke duyarak, siyasi sonuçlar çıkarmayalım. Kendi hayatımız için de dersler çıkaralım.. Komşuluk, arkadaşlık, akrabalık ilişkilerimizi gözden geçirelim. Kendi dini çevremizi, “cemaat” ilişkilerimizi gözden geçirelim.. Biz de benzer bir oyunun parçası olabilir miyiz diye bakalım bir de..
Şeytan By-lock kullanmıyor ve o hepimizin nefsine taht kurmuş oturuyor.. Şeytan Hz. Lut, Hz. Nuh, Hz. Yakub aleyhisselamın, Hz. İshak’ın, Hz. Salih’in çevresinde dolanıp durdu hep.. Oralarda fazla mesai yaptı. Hz. Osman’ı, Hz. Ömer’i, Hz. Ali’yi şehid edenlerin yanındaydı. 4 Halifeden 3’ü şehid edildi. Yanlış kişilikler “The Cemaat” ile sınırlı değil. By-Lock kullananlarla sınırlı değil.. Hem zaten By-Lock’u bu bilgisayar içinden çok anlamayanlar kullanıyor, daha kolay olduğu için, asıl kritoplar, kriptolu mesajları DeepWeb üzerinden gönderiyor. Onların yaptıklarından farkı olmayan işler yapan kişiler çevremizde dolanıyor..
Evet, bundan sonra da Şeytan tatile çıkmayacak, fazla mesai yapacak. Bizi evimizde, canevimizden vurmak için planlar yapacak. Onun bir tek FETÖ’sü, PKK’sı yok..
O peşinden gidenlere yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad ediyor. Güç, iktidar ve servet vaad ediyor.. Bunu yaparken kullanmayacağı hiçbir değer yok. “Şeytan ve dostları sakın bizi Allah’la aldatmasın”.. Günaha meylettiğimizde Allah’ı ve ahiret gününü hatırlayalım. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınalım..
Haram hazlar bizi bu dünyada ve ahirette acılarla tanıştırır. “Mütrefinler”den olmayalım. Tekasur suresindeki uyarıları aklımızdan çıkartmayalım. İmtihan oluyoruz.. Allahım bizi affet. Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster. Hakta toplanmayı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Bizi rızana istekli kıl. Selâm ve dua ile..