Abdurrahman Dilipak
Batı panikledi
Musul operasyonunda da, Halep konusunda da bir ilerleme yok. Türkiye’nin desteklediği gruplar El Bab önünde bekliyor..
Asıl sorun ne biliyor musunuz! Peki, Musul’u, Halebi DAEŞ’ten kurtardınız, sonra ne olacak?. Bu soruya verilecek net bir cevap yok..
DAEŞ niye istenmiyor. Kan döküyor diye değil mi? DAEŞ olmayacak ama, DAEŞ’ten sonra daha çok kan dökülecek.
DAEŞ’i Musul’dan çıkarttınız, sonra! Nereye gidecek bu insanlar. Rakka’ya mı, El Bab’a mı! Oradan da çıkartacaksınız. Sonra gidecekleri bir yer var mı!
Esed, DAEŞ daha vahşi. DAEŞ’in yerine Irak ve İran Şii yönetiminin silahlandırıp eğittiği Heşdi Şağbi daha vahşi.. Bir yandan Esed, bir yandan bunlar, “biraz da bunlar Sünni kessinler” mi diyeceksiniz!
Bu millet oynanan oyunun farkına varmaya başladı. Döner sizi vururlarsa sürpriz olmasın.
Batılılar bugün için de, yarın için de ne yapacaklarını bilmiyorlar.. Batılı ülkeler hem kendi içlerinde hem birbirleri ile aynı noktada buluşamıyorlar. Artık demokrasi, insan hakları, hukuk devletini filan unuttular..
Bu saatten sonra bölgeden gidemezler de, bölgede kalamazlar da.. Bizde “ölümlerden ölüm beğenmek” diye bir söz var.. Okyanus ortasında, çalkantılı bir denizde rüzgârını ve pusulasını kaybetmiş bir yelkenli gibi kala kaldılar.
Bölgede yaşananlar Amerikan seçimlerini etkiliyor. Dünya dengelerini etkiliyor. Dünyanın geleceğini etkiliyor. Ekonomiyi etkiliyor..
Batılı aydınlar, batı medyası, sivil toplumu henüz bölgede ne olup bittiğini anlayamadı. Sorular cevapsız kalıyor. İslam korkusu, terör endişesi, göç kaygısı, savaş riski onların uykusunu kaçırmaya devam ediyor. Batının bu kadar gücüne rağmen bu sorunun çözümü konusunda acziyetine bir anlam veremiyorlar.. Bunu kabullenemiyorlar. Aşırı özgüven yerini korkuya bırakıyor. Türkiye’nin çıkışından rahatsızlar. Kötü örnek olduğunu düşünüyorlar..
Düşünsenize, sözde batı ile müttefiğiz ama bu “kötü komşu”, bize paramızla bile silah, mühimmat satmıyor, satış kongreye takılıyor. Astronomik fiyatlarla satıyorlar ama öte yandan, bize karşı kullanıldığını bile bile PKK’ya ihtiyacı olan silahları bedava veriyorlar. Şimdi bu işi PYD üzerinden yapıyorlar.. PKK’ya verdikleri silahın parasını da bize fatura ediyorlar sanki..
Bu rezaleti nasıl açıklayacaksınız. Sizin cemaziyel evvelinizi, soğuk savaş yıllarını da biliyoruz. Yetmedi mi? Sahi kalkıp üstümüze saldığınız, içimizdeki adamlarını kışkırtarak sebep olduğunuz mukalata sebebi ile utanmadan bir de bizi suçluyorsunuz..
Bütün saldırganlıklarına rağmen İsrail’e verdiğiniz desteği nasıl açıklayacaksınız?
Sisi’ye verdiğiniz desteği nasıl açıklayacaksınız.
Suudilerin bankalarınızdaki parasına hangi makul gerekçe ile el koyabiliyorsunuz?
DAEŞ’in arkasında olduğunuzu biliyoruz. Artık bu gerçek iç politikanızda da sorun haline geldi. Bir de utanmadan bizi suçluyordunuz.
Bize karşı FETÖ’ye destek verdiğiniz de gün gibi ortada.. Adamı hâlâ himaye ediyorsunuz!
Batılı ülkeler de hâlâ FETÖ’cüleri korumaya devam ediyor. Sabancı’nın katili DHKP-C’li Fehriye Erdal da himayeniz altında.
Batı’nın maskesi düştü. Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti filan, hepsi makyaj malzemesi idi değil mi? “Tavşana kaç, tazıya tut dediniz” değil mi?
İlkeleriniz değil, çıkarlarınız önemli idi sizin için. “Bir damla kan, bir damla petrol” kafası devam ediyor.. “Kan”la gözyaşı ile, çalınan alınterleri üzerine kurduğunuz bu düzen çatırdıyor.
Zulm ile abad olunmaz. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denmiştir.. Batıdaki vicdan sahibi erdemli insanlar bu durumu görüp halklarını kurtarmak için bu gidişe bir dur demek zorundadır.
Bölgemizdeki krizin temelinde, arkasında batının, kapitalizmin, uluslararası düzenin krizi yatıyor.. Kriz örgütleniyor.. Önce mikrop saçıyorlar, sonra aşı ve ilaç satmaya çalışıyorlar.. Sağlıkta da, siyasette de yaptıkları aynı. Islah ediciler gibi geliyorlar, bozgunculuk yapıyorlar..
Batı canlı bomba ya da bomba yüklü bir araç gibi. Bizi patlatmaya gelirken, kendilerini de patlatıyorlar. Besledikleri kargalar kendi gözlerini de vuracak. Terör bir Bumerang gibi dönüp başlarında patlayacak. Sömürü çarkının yoksul bıraktığı halkların isyanı onları da yakacak.
Batı aslında her yangına körükle giderken, aslında kendi cehennemine kendi sırtında odun taşıyor.
İsrail aklını başına almalı. Kendi kıyametini hazırlıyor.
AB, Vatikan, Hristiyan dünyası bu çılgın gidişten vazgeçmeli. Yokuş aşağı koşar gibi gidiyor. Geri dönüşü olmayan bir girdaba sürükleniyor adeta. ABD ve NATO, BMGK kendilerini de yakacak olan cehennemin kapısını aralamaya çalışıyor. Felaketten önce son çıkışa yaklaşıyoruz sanki.
Batılıların yalanına inanan, onların Truva atı, işbirlikçisi terör örgütleri de bu amaca hizmet ediyor. Efendileri ile birlikte aynı akıbeti paylaşacaklarının farkında değiller gibi sanki.
Birileri de bulanık suda balık avlamaya, krizden nemalanmaya çalışıyor.. Onlar da yakında nasıl bir felaketle hemhal olacaklarını görecektir herhalde bu gidişle..
Kader ağını örüyor. Aslında kim ne yaparsa kendi için yapıyor.. Herkes için yaptıklarının karşılığını görecekleri gün yaklaşıyor. Tik tak, tik tak..
Allah bir şeyi dilerse onun esbabını da halkeder.. O kadir-i mutlaktır. Görür, duyar, bilir ve hüküm sahibidir. O “ol”der ve o şey olur. Amenna ve saddakna. Selam ve dua ile.