DÜNYA
Başbakan'dan can alıcı sorular!
-
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin 'ilişkimiz yok' beyanına rağmen uluslararası basının aksi yönde propaganda yürüttüğü IŞİD örgütüne ilişkin çarpıcı sorular sordu:
-
"Bağdadi nereden geldi?
-
Bana bir isim versinler, hangi IŞİD lideri Türkiye’den çıktı?
-
Ebu Gureyb Türkiye'nin kontrolünde oldu mu hiç?"
- 6-7 Ekim olaylarıyla Türkiye'ye dayatmaya çalışılan neydi?
Filipinler'deki temaslarını tamamlayan Başbakan Davutoğlu, Türkiye'ye dönerken uçakta önemli açıklamalar yaptı. IŞİD, Suriye, Kobani, çözüm süreci ve Alevi açılımı gibi konulara ilişkin Başbakan özetle şunları anlattı:
Yeni hükümet kurulunca çözüm süreci mekanizmasını hemen kurduk. Sancılı bir yıl geçirdik. Gezi olayları, 17 Aralık peşpeşe geldi. Tüm bu olayların arkasına baktığımızda hep toplumsal bir zemine dayanma çabası var. Gezi’nin şehirli bir zemine dayanan bir görüntüsü vardı, 17 Aralık dini görünümlü idi, Kobani etnik görünümlü idi. Bu tarz mayınlar çözüm sürecinin önüne çıkartıldı. Çözüm sürecinde ne zaman ilerleme kaydetsek bir şekilde sabote ediliyor. Özal zamanından bu yana durum böyle. HAZİRAN AYINA KADAR DİKKAT Haziran 2015’ten önce bir olumsuz gelişme ile karşılaşma ihtimali var. Biz herkesin kriz beklediği süreçleri yani cumhurbaşkanlığı seçimi, başbakanlık seçimi gibi süreçleri başarı ile atlattık. Ama yolumuza bu tarz mayınlar çıkabilir düşüncesi ile tedbirimizi alıyoruz. Bunun için 3 tedbir aldık: 1-Çözüm süreci mekanizmasını kurumsallaştırdık. 2-İç güvenlik reformu paketi hazırladık. 3-Orta vadeli ekonomik programı açıkladık. YABANCI GÖZ OLMAZ! (Süreci izlemeye yönelik 3. göz iddiaları) Yabancı göz yani üçüncü göz diye bir şey sözkonusu değil. Çözüm süreci demokratikleşme sürecinin doğal bir sonucudur. Akil insanlar var zaten. Dışarıdan bir göz olamaz. Zaten Oslo’da denedik. Oslo aracılı yürütülen bir süreçti ve sonuçlarını gördük. Yürümedi. Bu mesele Türkiye’nin meselesidir. Türkiye’nin vatandaşları arasında konuşulması gerekir. TALEPLER KARŞILANDI (Kürt vatandaşların talepleri) 10 sene önce Kürt sorununun sembolü olan ve Kürtlerin haklarını savunan isimlere sorsaydınız. “Ne istiyorsunuz, sıralayın” deseydiniz, şunları söylerlerdi: Olağanüstü hal kalksın, Kürtçe müzik, hapishanelerde Kürtçe serbest olsun, Kürtçe ders olarak okutulsun, Kürtçe siyasi propaganda serbest olsun, Kürtçe TV yayına başlasın. Oldu mu bunlar? Evet oldu... Bu devletin kendine güvendiğini gösteriyor. Devlet kendine güvenince gerisi geliyor. Biz bunları sadece Kürtlere değil gayrimüslimlere de Alevilere de verdik. HALK DÜZEN İSTİYOR (Kobani bahaneli provokasyon) Araştırmalar yaptırdık, Güneydoğu halkı 6-7 Ekim olaylarını benimsemedi. Halkın kamu düzenini istediği ortaya çıktı. Bir çatışma olursa bunun devlet ile bir grup arasında olmayacağı da ortaya çıktı. Şiddete başvurmak için bir sebep yok. Şiddet yöntemi halk tarafından reddedilecek. 6-7 Ekim olayları ile ‘burada siyaseti ben konuşurum’ mesajı vermek istediler. AK Parti binaları yakıldı. Bu, PYD’nin diğer partilere müsaade etmeyen tutumuna benziyor. IŞİD LİDERİ GUREYB’DEN GELDİ (IŞİD’e destek propagandası) Türkiye IŞİD’le ilişkisi olmadığını defalarca söyledi, buna rağmen uluslarası medya böyle bir ilişkiyi dillendirdi. IŞİD’in hiçbir lideri Türkiye’den gitmedi. Hükümeti zaafa uğratmak için bir propaganda yapıldı. Uluslararası medya her gün Kobani’den canlı yayın yaptı. “Türk tankları duruyor, Kobani vuruluyor” diye haber yaptılar. Peki soruyorum; IŞİD’in lideri Ebubekir El Bağdadi nereden geldi? Bağdadi Ebu Gureyb’den geldi. Yani Irak’tan çıktı. Bana bir isim versinler, hangi IŞİD lideri Türkiye’den çıktı veya Türk sınırından geçti? IŞİD liderlerinin çıktığı Irak ve Ebu Gureyb, Türkiye’nin kontrolünde oldu mu hiç? Militan kadroların önemli bir kısmı Suriye hapishanelerinden salınmıştır. Bunlar Suriye’de konuşlu idi ve Esed koruması altında idi. Hatta Maliki bunun bilgisini bana daha önceden vermiş ve Esed ile ilişkilerimizin olduğu dönemde Türkiye’den yardım istemişti. 7000 MİLİTANIN GİRİŞİ ENGELLENDİ Önemli bir Avrupa Dışişleri Bakanı iki sene önce bana “Tedbir alalım” dediği zaman “Peki, siz bu kişileri biliyorsanız bu kişileri ülkenizden çıkarmayın” dedim. O da “Biz demokratik bir ülkeyiz, suç işlememiş birisinin seyahat özgürlüğünü engelleyemeyiz” dedi. Ben de “Biz demokratik bir ülkede değil miyiz, biz de turist olarak gelmiş kişileri suç olmaksızın engelleyemeyiz” dedim. Bu konuşmadan sonra bize yabancı devletlerden listeler gelmeye başladı. 7000 ismin Türkiye’ye girişini engelledik."
Kobanilileri Avrupa mı korudu?
6-7 Ekim olaylarıyla Türkiye'ye dayatmaya çalışılan neydi? Suriye’yi de Türkiye'yi de eleştiren gösteriler düzenlendi. Esed’e karşı duruşumuzu eleştirdiler. Bunlar normaldir. Ama 6-7 Ekim olaylarında sanki Kürtlere zulüm yapan bir tarafımız varmış gibi gösterildik. İşte bu anormal. Biz ‘Türkmenler gelsin Kürtler gelmesin’ dedik mi? Biz herkese kapımızı açtık. Acaba PYD Suriye’deki Kürtlerin haklarını korudu mu? PYD’nin Suriye rejimi döneminde Suriyeli Kürtlere ilişkin bir çalışması olmuş mu? PYD’nin Kürtlerle ilgili sicili temiz mi? Esed Suriye’deki Kürtlere kimlik vermedi. Öcalan’ı desteklerken ve elindeyken bile Kürtlere hiçbir hak verilmedi. Esed ile ilişkimizin iyi olduğu dönemde 'Kürtlere kimliklerini verin' dedik ve biz kartları verdirdik. PYD ne yaptı? Esed ile işbirliği yaptı. Kürtleri Esed öldürürken PYD oradaydı. Kobanilileri Avrupa mı korudu, biz koruduk.
Atlanta'nın nüfusunca insan geldi
Biz şu an Atlanta Boston Philadelphia nüfusu kadar kişiyi mülteci olarak aldık. Son yüzyılın en başarılı mülteci kabulü Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin IŞİD’e hiçbir desteği olmamıştır. Biz BM heyetiyle Harran’da kamplarda dolaşırken dünya tam olarak bu konuları konuşurken Cenevre-2 öncesi MİT TIR’larına operasyon yapıldı. Ve bir manipülasyon ile “Türkiye oraya insani yardım yapmıyor, IŞİD’e destek veriyor” propagandasına başladılar. TIR olayı ne ise Kobani eylemleri olayı da Türkiye’nin imajını bozmaya yönelik adımlardır. Suriye’deki yangını Türkiye’ye sıçratmak istiyorlar. Meseleyi Suriye meselesinden çıkarıp Türkiye meselesi yapmaya çalıştılar.
Aleviler nasıl CHP’li olur
(Alevi açılımı) Hacı Bektaş’ta Alevi-Bektaşi kavramları üzerinde konuştum. Bu özgün bir gelenektir. Türkiye’nin zenginliğidir. Bu gelenek 12’nci yüzyıla kadar gider. Çok kuvvetli bir kültürel damardır. Bu geleneğinin temel kavramlarına ve erkanına bakıldığında İslam medeniyetinin bir ifade ediliş biçimidir. İslam ile Alevilik çatışmaz. Buna karşı bir şey söylediğinizde ya Aleviliğin içini boşaltacaksınız ya da İslam’ı değiştireceksiniz. ‘Din dersi olmasın’ lafını Aleviliği savunmak için söyleyemezsiniz. Din dersi ile Aleviliğin korunması arasında bir bağlantı yok. Kılıçdaroğlu, “Alevilik daha çok dersin içinde olsun” deseydi daha doğru olur. Hatta Aleviliğin ayrı bir dersi olsun da diyebilirdi. ŞAŞIRIYORUZ İkinci Mahmut Yeniçeri ve Bektaşi ocaklarını kapattı. Modernleşme amacı ile bu yapıldı. İkinci karşı adım ise tek parti döneminde oldu. Bu da modernleşme adına yapıldı. Bunun sorumlusu AK Parti mi? Kılıçdaroğlu cevap veriyor bana. Sen önce Kahramanmaraş’ın ve Madımak’ın hesabını ver diyor. Maraş’ta Ecevit başbakandı ve CHP iktidarda idi (1979). Madımak’ta DYP-SHP iktidarda idi, başbakan yardımcısı da İnönü’nüydü. Bütün bunlarla bizim ne ilgimiz var? Biz iktidarda değildik. Bu şartlarda Aleviler nasıl CHP’li oluyor şaşırıyoruz.
Kararlıyız
Filipinler’de temaslarını tamamlayan Başbakan Davutoğlu, dönüş öncesi yaptığı açıklamada, çözüm sürecinde kararlılık mesajı verdi. “Bizim çözüm süreci konusundaki kararlılığımız kesindir. Süreç devam edecek. Bunu başarma konusunda tereddütsüz her türlü adımı atacağız. İnşallah güzel gelişmeler olacak. Bunu kararlılıkla sürdüreceğiz” diyen Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarının bazı çevrelerce hem hükümete dönük bir hamle hem de çözüm sürecini provoke girişimi olduğunu dile getirdi.